TMMOB Afet Sempozyumu
Sonuç Bildirgesi
Doğa olaylarının sıklıkla afete dönüştüğü, tarım ve orman alanlarının
rant uğruna talan edildiği, afete hazırlıklı olma konusunda kamu
kurumlarının yetersizliğinin ayyuka çıktığı ve afetlerin toplumsal
sonuçlarının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Bütünlüklü bir afet
yönetimi politikası geliştirilemediği için afetlerle yüz yüze
kaldığımızda geçici, anlık, bireysel tepkilerle süreci yönetmeye
çalışıyoruz.
Deprem, kuraklık, sel, taşkın, çığ, heyelan ve fırtınalar “doğal
olaylar” olup yüzyıllardır dünyanın her bölgesinde yaşanmaktadır ve
dünya var oldukça da yaşanacaktır. Bu doğa olaylarının afete dönüşmesi
ise doğal bir olay değil, insanın doğaya olumsuz müdahalelerinin bir
sonucudur.
Son yıllarda yaşanan afetlerin temel nedenleri, iklim değişikliğinden
ziyade, insan kaynaklı doğa tahribatları, rant politikaları, plansız ve
çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin
gereken yatırımlardan kaçınmasıdır.
Doğa katliamları devam ettikçe, tarım alanlarımız, meralarımız,
derelerimiz, ormanlarımız, kıyılarımız ve kentlerimiz rant ve talan
politikalarına teslim edilerek yağmalandığı sürece, doğa olaylarının
afete dönüşmesi kaçınılmazdır.
Afetler yaşandıktan sonra yaraların sarılması elbette önemli ve
gereklidir ama aslolan afet zararlarını en aza indirgeyen, insan
hayatını korumayı başlıca amaç sayan, tedbire, planlamaya ve risk
yönetimine dayalı bir afet ve kriz yönetimi politikasının
oluşturulmasıdır.
Mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak bizler insanların ve
toplumun sorun ve ihtiyaçlarına, bilimsel yöntem ve teknikleri
kullanarak çözümler sunan kişileriz.
Mühendis, mimar ve şehir plancılarının anayasal örgütü ve kamu kurumu
niteliğindeki bir meslek kuruluşu olan TMMOB, yakıcı ve yıkıcı etkileri
olan afetler konusunda mesleki bilgi ve birikimlerini kullanarak birçok
kurum ve kuruluşla iş birliği içerisinde geçmişten bu yana pek çok
etkinlik düzenlemiş, raporlar hazırlamış ve çalışmalarını kamuoyuyla
paylaşmıştır.
Bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin uyarılarının dikkate
alınmadığı, TMMOB ve diğer meslek örgütlerinin sistematik olarak
dışlandığı bir dönem yaşıyoruz. Bilim insanlarının, TMMOB ve odalarının
uyarılarına kulak asmadan yapılan her uygulama, felaket olarak bize geri
dönmektedir. Bu felaket kimi zaman durduk yere yıkılan bir apartman,
kimi zaman sular altında kalan bir yerleşim yeri, kimi zaman yanan
ormanlarımız olmaktadır.
TMMOB olarak, yaptığımız basın açıklamalarında, düzenlediğimiz kongre
ve sempozyumlarda, hazırladığımız raporlarda sürekli olarak kamu
yararının, kamusal varlıkların, kamucu bakış açısının öneminin altını
çizmeye çalışıyoruz.
Bugüne kadar, Birlik ve bağlı odaları olarak özelleştirme
uygulamalarına karşı binlerce dava açtık, çok sayıda bilimsel etkinlik
ve kitlesel kampanyalar düzenledik. Açtığımız bu davalar ve yürüttüğümüz
kitlesel mücadele ile neoliberal saldırıyı durduramasak da, bu
saldırıların tüm toplumu yerle bir eden bir afete dönüşmesine engel
olmaya çalıştık.
Ülkemizdeki doğa olaylarının afetlere dönüşmesinin engellenmesi, risk
değerlendirmesi, afetlere hazırlık ve afet dönemlerinde kriz yönetimi
konularında örgütlülüğü geliştirme amacını taşıyan ve ilki 2007 yılında
yapılan “TMMOB Afet Sempozyumu”, 20-22 Nisan 2022 tarihlerinde Ankara’da
gerçekleştirilmiştir.
Ülkemizde afet denildiğinde akla ilk olarak depremler gelmekte,
sıklıkla karşılaşılan diğer afetler göz ardı edilmektedir. Oysa aynı
oranlarda olmasa bile sel, heyelan, yangın, fırtına gibi doğa olayları
da önemli ölçüde can ve mal kaybına yol açmakta, deprem karşındaki
çaresizliğin bir benzeri, yangınlar, seller ve taşkınlar karşısında da
kendisini göstermektedir.
Sempozyumda afetin depremlerle sınırlı olmadığının altı çizilecek,
farklı nedenlerle kaynaklanan sorunlara, daha geniş bir yelpazede
çözümler aranmıştır.
Sempozyumun hazırlık çalışmaları sırasında afetlere neden olan doğa
olayları temel olarak “jeolojik”, “hidrolojik” ve “meteorolojik” kökenli
doğa olayları olarak sınıflandırılmış; doğa olaylarının birer afete
dönüşmesine neden olan süreçler ve bu süreçlerin insan odaklı biçimde
yönetimi ele alınmaya çalışılmıştır. Afet Yönetimi, Afet ve Acil Durum
Hazırlığı, Planlama, Uygulama ve Denetim, Kurumsal ve Örgütsel
Çalışmalar, Mevzuat ve Hukuksal Boyut, Eğitim, Afetlerin
Ekonomi-Politiği, Afetlerin Sosyal Boyutları gibi çok farklı konu
başlıkları sempozyumun temel konu başlıkları haline dönüştürülmüştür.
Afetlerin çok kaynaklı doğası ve afet yönetim süreçlerinin çok
katmanlı yapısı farklı meslek disiplinlerinin iş birliğini zorunlu
kılmaktadır. Bu işbirliği sadece mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı
ile de sınırlı kalmamakta, arama kurtarma hizmetlerinden halk
sağlığına, eğitim politikalarından sosyal hizmetlere kadar uzanan çok
daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Toplumun tümünün afete hazırlıklı
olması için kurumsal, hukuki ve yapısal düzenlemeleri de içerecek
bütünlüklü bir yaklaşım geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
Bu bağlamda, toplam 6 Panel ve 11 Oturum ile gerçekleştirilen TMMOB
Afet Sempozyumunda, 64 bildiri sunumu ve 11 çağrılı konuşmacı ile
birlikte 24 paneliste yer verilmiştir.
3 gün boyunca yapılan sunum ve tartışmalarla afetler konusundaki yeni
yaklaşımlar, yaşanan deneyimler ve bütünleşik bir ulusal afet yönetim
sisteminin olmazsa olmaz unsurları paylaşılmıştır.
Genel ekonomik yönelim, kamunun küçültülmesi, kamusal harcama ve
yatırımların aşağıya çekilmesi doğrultusunda olduğu sürece, afete ve
afet sonrasına hazırlık süreciyle ilgili kamu yönetiminin sorumluluğunu
yerine getirmesini beklemek hayalcilikten öte anlam taşımamaktadır.
Kamunun tasfiyesi, sosyal devlet uygulamalarının neredeyse sıfır
düzeyine çekilmesi yeni liberal politikaların bir dayatmasıdır ki, ne
yazık ki bugün ülkemizin kaderini bu dayatma belirlemektedir.
Burada ortaya çıkan görüşlerin sadece fikri düzeyde kalmaması, hem
merkezi yönetim hem de yerel yönetimler tarafından projelendirilerek
hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Afetlere karşı gereken önlemlerin alınması, sağlıklı, insanca bir
yaşam ve çevre için, ilgili tüm mevzuatın TMMOB ve bağlı Odalar,
üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla düzenlenmesi gerektiğini
bir kez daha vurguluyoruz.
AKLI VE BİLİMİ DIŞLAYAN UYGULAMALARIN AFETE DÖNÜŞMESİ KAÇINILMAZDIR.