İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret Suna İstanbul Şubemizin “Her Şantiyeye Bir Şef” Basın Toplantısına Katıldı
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi; Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan Şantiye Şefleri
Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik taslağı hakkında,
İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Nusret Suna’ın da katıldığı basın toplantısı
düzenledi.
Odamız tarafından “Her Şantiyeye Bir Şef '' başlığı ile
düzenlenen kampanya kapsamında gerçekleşen basın toplantısı 28 Temmuz 2022
tarihinde İstanbul Şubemizin Konferans Salonunda gerçekleşti. Toplantıya; İMO 2.
Başkanı Nusret Suna, İMO İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer ve Şube Sekreter Üyesi
Evren Korkmazer katıldı.
İMO İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer tarafından okunan
basın açıklaması:
Değerli basın mensupları,
Sayın meslektaşlarım,
Hatırlayacaksınız, 2021 yılı başında TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak
Türkiye’de yapı üretiminin önemli bir başlığı olan şantiyeler konusunda
yetkilileri uyarmak, toplumu bilgilendirmek ve bu alanda çalışan
meslektaşlarımızın haklarını savunmak amacıyla “her şantiyeye bir şef”
sloganıyla bir kampanya düzenlemiştik.
Kampanyamızın gerekçesi yürürlükteki mevzuatın yetersizlikleri ve
uygulanmasındaki denetim eksiklikleri nedeniyle şantiye şefliğinin layıkıyla
yapılmasına olanak vermemesiydi.
Şantiye şefliği;
- bir yapının, veya mühendislik-mimarlık hizmeti gerektiren herhangi bir işin,
- plan, proje ve hesaplarına,
- ilgili fen ve sanat kurallarına,
- teknik mevzuata
uygun olarak yürütülmesi ve denetlenmesi işidir.
İşaret ettiğimiz başlıca sorunlardan biri mesleki eğitim ve tecrübesine
bakılmaksızın herhangi bir inşaat mühendisinin veya mimarın toplamı 30.000
m2’yi geçmeyen 5 farklı yapım işinin sorumluluğunu şantiye şefi olarak aynı
anda üstlenebilmesiydi.
Diğeri ise mevcut şantiyelerde bu işin nasıl gerçekleştirildiği denetlenmediği
için ilgili meslek alanlarında eğitim almamış pek çok kişinin şantiye şefliği
yapmasına göz yumulmasıydı.
Yaptığımız araştırmalar özellikle küçük ölçekli yapım işlerinde şantiye
şefliğinin neredeyse tamamen kağıt üzerinde ve formalite icabı üstlenilen bir
iş olduğunu, ruhsatlarda şantiye şefi olarak gösterilen kişilerin sorumlu
oldukları şantiyelerin yerini dahi bilmediklerini ortaya çıkarmıştı.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu araştırmalarımızı raporlaştırmış,
tespitlerimizi ve çözüm önerilerimizi içeren yönetmelik taslağımızı ilgili
bakanlık birimlerine sunmuştuk.
Bu bilgiler doğrultusunda geçtiğimiz günlerde Çevre, Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan Şantiye Şefleri Hakkında Yönetmelik
taslağı şantiye şefliği konusunu yeniden tartışma gündemine taşımıştır.
Ancak taslağın, nitelikli ve güvenli yapı üretim sürecinde zafiyet yaratan
mevcut yönetmelikte de var olan sorunları gidermekten çok uzak olduğunu ifade
etmemiz gerekir. Maalesef bazı şekli değişikliklerle yetinilmiş, esasa ilişkin
“her şantiyeye bir şantiye şefi” başlıklı kampanyamızın ve kampanya
çerçevesinde oluşturulan görüş ve önerilerimizin dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.
Şu noktanın altını bir kez daha çizmek istiyoruz: Şantiye Şefleri Hakkında
Yönetmelik taslağına ilişkin tartışmalar sıradan bir yönetmelik tartışması
değildir. Güvenli ve nitelikli yapı üretiminin sağlanmasıyla ilgilidir ve
vatandaşlarımızın can ve mâl güvenliğini doğrudan etkileyecek bir içeriğe
sahiptir.
Bizim her şantiyede bir şantiye şefi bulunması ve şantiye şeflerinin tam
zamanlı çalışması yönündeki ısrarımızın üç temel gerekçesi bulunmaktadır.
İlki şantiye şefinin tam zamanlı çalışmasının doğuracağı faydadır. Böylelikle
şantiye şefi sorumlu olduğu inşaatın tüm aşamalarında işin başına olacak,
projenin doğru uygulanmasını sağlayacak, hatalı uygulamalara izin
vermeyecektir. Bu doğrudan güvenli yapı üretimiyle ilgilidir.
İkincisi şantiye şefinin tam zamanlı çalışması, iş kazalarında gözle görülür
düşüşü sağlayacaktır. İnşaat işkolu iş kazaları sıralamasında listenin üzerinde
yer almaktadır. Bunun nedenlerinden biri de şantiye şeflerinin işin başında
olmaması ve işini hakkıyla yapacak zaman bulamamasıdır.
Üçüncü olarak da inşaat mühendislerinin karşı karşıya bulunduğu işsizlik ve
düşük ücretler yer almaktadır. Her şantiyede bir şantiye şefinin
çalıştırılması, inşaat mühendisi ihtiyacını artıracak, böylelikle yüzde 25’ler
bandında bulunan işsizlik aşağı çekilecektir. Varlığı imza ile
sınırlandırılmayan, tam zamanlı çalışan mühendisler emeğinin karşılığını
alacaktır.
Bütün bunları teknik ve sektöre özel sorunlar gibi değerlendirmemek gerekir. Bu
tartışmanın böyle anlaşılması eksik ve yanlış olacaktır.
Çünkü Türkiye bir deprem ülkesidir. Marmara Depremi’nden İzmir depremine kadar
yıkılan binalar incelendiğinde hataların birkaç ana başlıkta toplandığı
görülmüştür. Ya zemine uygun projelendirme yapılmadığı ya projenin doğru
uygulanmadığı ya da yapı malzemelerinin nitelikli olmadığı ve nitelikli
olanların da doğru kullanılmadığı tespit edilmiştir. Yan yana iki parselde
bulunan iki yapının depremde farklı tepkiler vermesinin başka bir izahı yoktur.
Yıkılan ve can kayıplarına neden olan yapı doğru mühendislik hizmeti almadan
üretilmiştir.
Mevcut yönetmelikte bir şantiye şefinin 30 bin metrekareye kadar beş ayrı işin
başına olabileceği hükmü yer almaktaydı. Tabii bunun kabul edilmesi mümkün
değildi. Bizlerin kabul edip etmemesi bir tarafa hayata geçmesi, sağlıklı sonuç
elde edilmesi, nitelikli üretim gerçekleştirilmesi imkânsızdı. Eleştirimizin
odak noktasında bu hüküm yer almaktaydı. Nitekim taslakta bu hüküm kısmi
değişikliğe uğratıldı.
Madde 7’de bir şantiye şefinin 1.500 metrekareyi geçmeyen beş işi, 4.500
metrekareyi geçmeyen üç işi, 7.500 metrekareyi geçmeyen iki işi üstlenebilmesi
öngörülmektedir.
Yönetmeliğin bu şartlarla mevcut olumsuzlukların üstesinden gelebilmesinin,
yapım sürecinde olası hataları engelleyebilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
Hangi işkolunda ya da hangi meslekte bir meslek erbabı aynı anda birden çok
işten sorumlu tutulabilir? Bir cerrah aynı anda birden çok ameliyata girebilir
mi?
Şantiye şefi, şantiyenin başındaki cerrahtır. Bütün dikkatini, enerjisini,
bilgisini aynı işe odaklanmak durumundadır ki yüksek oranda deprem hasarlarına
yol açan hatalı uygulamalarla karşı karşıya kalınmasın.
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin yıldönümüne az bir zaman kala gündeme gelen
şantiye şefliği tartışması umuyoruz ki ihtiyaç duyulan değişikliklerin
yapılması ile sonuçlanır.
Çünkü İstanbul’un yapı stokunun mevcut durumu, yapı üretim sürecindeki
zafiyetlerle birleşince olası İstanbul depreminde nasıl bir tablo ile karşı
karşıya kalınacağını da tahmin etmek zor değildir.
İstanbul’da bir yandan güçlendirme çalışmalarının tamamlanması gerekirken diğer
yandan sağlıklı, güvenli ve nitelikli yapı üretilmesi gerekmektedir. Eğer bu
gerçekleşmezse birkaç on yıl sonra yapı stokunun yine güvenli olmadığı tespit
edilecek, yaşamsal kaygılar yine toplumsal travma halini alacaktır.
Bu doğrultuda Odamız, şantiye şefliği alanının düzenlenmesi ve sağlıklı
işleyebilmesi için temel olarak 5 başlıkta önerilerini tekrar açıklamıştır:
• İstisnai durumlar dışında, her şantiye şefi yalnızca bir şantiyede
görevlendirilmeli ve görevini tam zamanlı olarak yapmalıdır.
• Şantiye şefliğinin üstlenilmesinde; yapım işinin konusunun, niteliğinin,
büyüklüğünün ve ilgili imalatların oranının dikkate alınması, keyfi
uygulamaların sonlandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
• Şantiye şefliği sürekli eğitime ve mesleki tecrübeye gereksinim duyan bir
görevdir. Bu görevi yerine getirecek kişilerin ilgili meslek odalarınca verilen
eğitimlere katılıp belgelendirilmeleri zorunlu tutulmalıdır.
• Gerçeğe aykırı beyanda bulunarak şantiye şefliği üstlenilmesinin önüne
geçilmesi için şantiye şeflerinden Oda Kayıt Belgesi istenmelidir.
• Şantiye şefleri TMMOB tarafından belirlenen mühendislik asgari ücretinin
altında çalıştırılmamalı, hak ve ücretleri yasal güvenceye alınmalıdır.
Tekrarlamak istiyoruz: Şantiye şefliği imzayla sınırlı tutulabilecek bir iş
değildir. Can güvenliğini doğrudan ilgilendiren kritik bir kavramdır. Bu önemin
mevzuata yansıması, yasa ve yönetmeliklerde de görünür hale gelmesi
gerekmektedir.
İnsanın can ve mâl güvenliği ile doğrudan ilintili bir mesleğin mensupları
olarak yıkılan her yapıdan, kaybedilen her candan kendimizi sorumlu
hissediyoruz. Bu vicdani ve insani hassasiyeti yasa yapıcılarının da
anlamasını, hissetmesini ve mevzuatı buna göre düzenlenmelerini bekliyoruz.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu