EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZDE ISRARCIYIZ YAŞASIN 8 MART
İMO 45. Dönem Kadın Komisyonunun, 8 Mart nedeniyle yaptığı açıklama.
8
Mart Dünya Kadınlar gününü bundan tam 161 yıl önce ağır çalışma
koşullarına isyan ederek polis şiddetine maruz kalıp yaşamını yitiren
120 kadın dokuma işçisini anarak selamlıyoruz. New York`taki dokuma
fabrikasında yaşanan grevde yaşamını yitiren tüm kadınların canları
pahasına tarihe düştükleri notun anlamını çok iyi biliyoruz. Biliyoruz
ki kadınlara reva görülen koşulları normalleştirmek isteyenler dün
olduğu gibi bugün de varlar ve itiraz eden her kadının sesini susturmak
için iş başındalar.
Kadınların
eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir simgesi haline gelen 8 Mart Dünya
Kadınlar gününü, ırkçı ve ayrımcı eğilimlerin tüm dünya genelinde
yükseldiği bir çağın içinden selamlıyoruz. Karşılıklı olarak birbirini
besleyen ırkçı ve ayrımcı politikalar sayesinde gerek uluslararası
platformlarda gerekse de iç politikada sürekli bir şekilde "düşmanlık"
üretildiğine ve buna bağlı olarak erkek egemen şiddet dilinin
yaygınlaştığına tanıklık ediyoruz. Mevcut gidişat Dünya Ekonomik
Forumu`nun cinsiyet eşitsizliği raporunda da karşılık buluyor. Bir yıl
öncesinin verilerine göre şu anki gelişme hızıyla devam edilirse
cinsiyet eşitliğindeki uçurumunun kapanması için 170 yıl gerekirken bir
yıl sonra ise bu rakama 47 yıl daha ekleniyor. Eşitsizliğin ve her
geçen gün yaygınlaşan şiddetin bedelini en ağır şekilde ödeyen kadınlar
için bir gün bile hayati önem arz ederken öngörülen zaman 217 yıl ile
ifade ediliyor. Aynı rapora göre ülkemizin durumu ise maalesef neredeyse
istikrarlı olabilecek bir gerileme halinde; 2014 yılında 142 ülke
arasında 125. sırada yer alırken, 2015`te 145 ülke arasında 130. sıraya
ve 2017`de ise 144 ülke arasında 131. sıraya geriliyoruz.
Cinsiyet
eşitsizliğine dayanan erkek egemen sistemin ülkemizde yarattığı
sorunların en başında kadına yönelik şiddetin yer aldığını görüyoruz.
Doğru tespitlere, güncel ve sağlıklı verilere dayanan çözümler
üretmektense hakikatin üstünü örtmeyi tercih edenler için mesele sadece
rakamlarla ilgili olabilir. Hal
böyleyken yayın yasağı getirmek, itiraz eden kadınlara baskı uygulamak
veya kadın örgütlerini kapatmak çare olarak görülse de sorunun boyutları
vicdan ve akıl sahibi her insanı derinden sarsan noktalara ulaşmıştır.
Sayısız
kadının adını ve hikâyesini taşıdığımız 8 Mart alanlarına her sene yeni
adlar ve hikâyeler ekleyen bizler için erkek şiddetinin bedelini
yaşamıyla ödeyen hiçbir kadın bir rakamdan ibaret değildir. Kaldı ki
saldırganlığın ve şiddetin boyutu kamusal alandaki tüm kadınları ve
hatta çocukları tehdit eden noktalara ulaşmıştır. Hiçbiri rakam değildir
elbet ancak 2017 yılının Şubat ayında 30 kız kardeşimiz erkekler
tarafından katledilmişken 2018`in Şubat ayında ise aynı şiddet 47 kadını
yaşamından etmiştir. Kadına yönelik şiddetin ve son dönemde çocuklara
da yönelen erkek şiddetinin meclis bünyesinde araştırılması için verilen
önergelere ret oyu verenler bilmelidirler ki, ne yok sayıldığında
hakikat ortadan kaldırılabilir ne de hakikati dile getirenler baskı ve
zor gücüyle susturulabilir.
Kadınların
istihdam oranının erkeklerin istihdam oranının yarısı kadar olması ve
tüm eğitim düzeylerinde çalışan kadınların erkeklerden daha düşük
ücretler alması cinsiyet ayrımcılığını ve eşitsizliği aleni bir şekilde
savunanlar için elbette bir şey ifade etmeyecektir. Ancak toplumsal
yaşamın her kademesinde işletilen cinsiyet eşitsizliğinin ekonomik
şiddet boyutunu ortaya koyan bu veriler kadınların çalışma yaşamına,
siyasete ve karar alma süreçlerine katılımında neden erkeklerden çok
daha geri bir pozisyona itildiğini de ortaya koyar niteliktedir.
Toplumsal
yaşamın her kademesinde sürekli bir şekilde eşitsizlik üretilirken 8
Mart Dünya Kadınlar gününde söz söylemek isteyen kadınlara alanları
kapatmak, baskı ve zorla susturmaya çalışmak bu tutumda ısrarcı
olunduğunun göstergesidir. Bizlerin de, tüm meslekler için olduğu gibi
inşaat mühendisliği mesleğini de erkek egemen toplumsal cinsiyet kodları
üzerinden okuyan bu erkek egemen akıl ile mücadelede ısrarcı olduğumuz
bilinmelidir.
Yine
bilinmelidir ki gerek özel yaşamlarımızda gerekse de mesleki
yaşantımızda cinsiyet ayrımcılığının birçok biçimiyle karşılaşan bizler,
inşaat mühendisi kadınlar olarak eşitlik ve özgürlük talebimizin
arkasındayız.
Dünya Kadınlar gününü bu ısrar ve inançla selamlıyoruz.
Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz...
Yaşasın 8 Mart
Yaşasın Kadın Dayanışması
İMO KADIN KOMİSYONU