24 HAZİRAN 2018 TARİHİNDE YAPILACAK MİLLETVEKİLİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ İLE İLGİLİ İNŞAAT MÜHENDİSLERİNE MEKTUP GÖNDERİLDİ
24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak olan `Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi` ile ilgili sorunlar ve taleplerimize ilişkin tüm üyelerimize gönderdiğimiz yazı.
Sevgili Meslektaşımız,
24
Haziran seçimlerine az bir süre kaldı. Bu seçim diğer seçimlere
benzemiyor, farklı bir seçim. 2019 yılında yapılması gereken seçim
baskın bir seçime dönüştü. 24 Haziranda geleceğimiz için bir karar
vereceğiz. Ya "Parlamenter Demokratik Rejim" ya da "tek adamın iki dudağı arasına sıkışmış kararlara" göre yönetileceğiz.
24 Haziran`da yapılacak olan seçimler adaylar arasında yapılacak olan bir tercih seçimi değildir. Ülkemizin geleceğini belirleyecek olan bir yol ayrımıdır. İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu yol ayırımında tarafımız, Cumhuriyet değerlerine ve hukukun üstünlüğüne dayalı "Anayasal Demokrasi" olduğunun altını çizmek isteriz.
"Hak,
hukuk ve adalet" talebi, günümüzün en yaygın ve ciddi toplumsal
taleplerinden birisi olarak bizleri de yakından ilgilendiriyor. Bu
bağlamda "yargı bağımsızlığı" ve "hukukun üstünlüğü" ilkesinin koşulsuz olarak hayata geçirilmesi gerekiyor.
Bizler, ülke varlıklarının kamu yararı gözetilerek kullanılmasını sürekli olarak talep eden bir mesleğin insanlarıyız. İnsani
ve toplumsal değerler aşındırılarak bireysel taleplerin ve çıkarların
kamu yararının önüne geçmesini doğru bulmuyoruz ve istemiyoruz.
Ne yazık ki, kısa bir süre önce çıkarılan yasalar bile; "hak, hukuk ve adalet " ölçüsünü yok sayarak çıkarıldı. İmar affı ile ilgili olarak çıkarılan yasa, "yapıların deprem güvenliğini" yapı sahiplerinin beyanına bıraktı. Resmi Gazete`de yayımlanan tebliğ ile yürürlüğe giren TS 8737`nolu
Yapı Ruhsatları Formunda; Proje Müellifi, Şantiye Şefi ve Yapı
Denetçisi mühendis ve mimarların imzalarının yer aldığı bölümler
kaldırıldı.
Bu
iki konu bile, inşaat sektörünü ekonominin başat konusu haline getiren
bir iktidarın tekniğe, teknolojiye ve mühendise nasıl baktığını ortaya
koymaktadır. Bu ve benzeri düzenlemeler meslek insanlarının var olan
sorunlarına ilave olarak ekonomik, etik ve mesleki alanda yeni sorunlar
ekliyor. Yasa yapma tekniğine bile uyulmadan acele ile yapılan düzenlemelerin bugüne kadar bir yararı görülmemiştir.
Yapılarımızın
orta büyüklükte bir depremde bile yıkılmasının ve ciddi ölçüde can
kaybının ortaya çıkmış olmasının temel nedeni mühendislerin kendi
mesleklerini yapamamalarıdır. Bu duruma rağmen, deprem sonrası en çok suçlananlar da mühendisler oluyor.
Bu sürdürülemez duruma ve mühendisi yok sayan anlayışa şiddetle karşı
çıkarak gasp edilen haklarımızı geri almamız gerekiyor. Yapılan
haksızlıklar karşısında sessizliğini bozup sesimize yeni ses katacak
meslektaşlarımızla daha güçlü olacağız. Büyük gücümüzü ve birikimimizi
doğru kullanırsak, el konulan haklarımızı geri alacağımıza tüm
içtenliğimizle inanıyoruz.
Genç
meslektaşlarımızın karın tokluğuna bile iş bulamaz duruma
düşürülmelerini içimize sindiremiyoruz. Buna rağmen, her yıl, var olan
okullara ilave olarak yeni okullar açılmasını ve kontenjanların
artırılmasını doğru bulmuyoruz. Ayrıca, bu öğrencileri sayı ve nitelik
olarak yetersiz bir öğretim kadrosunun eline teslim edip, binlerce
diplomalı işsiz inşaat mühendisi yaratan anlayışı kabul etmiyoruz.
Ayrıca
kaynak sorunu olmayan fakat kaynakları doğru kullanılmayan bir ülkede
yaşıyoruz. Kaynaklarımız doğru kullanılırsa ülkemizde işsizlik sorunu da
olmaz.
Okul sonrası sürekli meslek içi öğretimin öncüsü ve sorumlusu olması gereken Meslek
Odalarını yok sayıp; mühendis ve mimarları haksız bir rekabetin içine
iterek kaliteli bir hizmet üretimini dışlayan, onlardan sadece
formaliteyi tamamlaması istenen bir hizmet anlayışını reddediyoruz.
Teknik
kaygının; her türlü siyaset, ticaret, şirket, cemaat ve aşiret
kaygısının önünde tutulması gerektiğini her koşulda ifade etmeye devam
edeceğiz. Daha kaliteli mühendislik hizmeti üretilmesi için, öncelikle 17 Ağustos 1999 Gölcük ve Düzce Depremleri sonrası yapılan olumlu düzenlemelerin geri getirilmesiyle birlikte, yenidüzenlemelere fazlasıyla ihtiyaç var.
Bizler,
kendi meslek alanımızın sorunlarını; gelişim, dönüşüm ve değişimin
önüne dikilen engellerin neler olduğunu herkesten çok daha iyi
biliyoruz. Uluslararası rekabete hazır olmanın yolu; çağdaş,
demokratik ve bilimsel bir mühendislik öğretiminin yanında, mesleki
bilgi ve becerilerin geliştirilmesi ve yetkinliğin geliştirilmesi için
Meslek Odalarının yetkilerinin artırılmasından geçer.
Mühendisin
aklını, bilgisini, imzasını ve en önemlisi de kendisini yok sayanları
mühendisler de unutmayacak, bu seçimde bir kez daha sorgulayacaklardır.
Yeni seçilecek olan Milletvekillerine ve Cumhurbaşkanı`na saygıyla duyurulur.
21 Haziran 2018
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU