SEL VE SU BASKINLARI BİZE, PLANLAMA VE MÜHENDİSLİK HİZMETLERİNİN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA HATIRLATTI
İMO Samsun Şubesi tarafından Ordu’da yaşanan sel ve su taşkını ile ilgili yapılan basın açıklaması:
Geçtiğimiz
günlerde yurdumuzun çeşitli yerlerinde ve Doğu Karadeniz özelinde önce
Ordu, sonra Rize illerimizde yağan yoğun yağışlar neticesinde meydana
gelen su baskınları ve sel felaketi, can ve mal kayıplarına neden
olmuştur.
İMO
Samsun Şubesi olarak; şubemiz çalışma alanı içerisinde yer alan Ordu
ilimizde yaşanan felaket sonrası, inceleme ve izlenim amaçlı olarak afet
bölgesi ziyaret edilmiştir.
Yaşanan felaketler, yılların ihmalinin, kural tanımazlığın sonucudur.
Öncelikle
sel felaketini yaşamış bölge halkımız olmak üzere, tüm yurttaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Henüz,
yağan yağmurun miktarı, oluşan sellerin sonuçları, zarar ziyanlarıyla
ilgili elimizde net bir veri bulunmamaktadır. Gerçek olan, düzensiz ve
aşırı yağışların, tedbirsizlik ve ihmaller sonucu afete neden
olduğudur.
Aşırı
yağmurların yağması, önüne geçilemez bir doğa olayıdır. Ancak, bu doğa
olayının afete dönüşmesi bilimsel yaklaşımlarla önlenebilir.
Yağmur,
kar, dolu ve deprem gibi doğa olaylarının felaketlere dönüşmemesi için
İnşaat Mühendisleri Odamız ve TMMOB`ye bağlı diğer odalarımız olarak;
sürdürülen politikaları, yapılan uygulamaları ve alınması gerekli
önlemleri defalarca dile getirmiş olmamıza rağmen, maalesef doğa
olaylarının felaketlere dönüşmeye devam etmekte olduğunu üzülerek
görmekte ve yaşamaktayız.
2007
yılında Samsun`da yapılmış olan "Sel-Heyelan Çığ Sempozyumu"nda bölgeye
özel ve genel olarak, olası riskler ve alınması gereken önlemler
sunulmuş, tartışılmıştır.
Bu
sempozyumdan çok kısa bir süre sonra, aynı yıl içerisinde Samsun
ilimizde aşırı yağışlar nedeniyle su baskınları yaşanmıştır. 2012
yılında yine Samsun`da yaşanan yoğun yağış, sel felaketine dönüşerek,
13 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, bazılarının yaralanmasına ve
önemli ölçüde maddi hasara neden olmuştur. Yaşanan bu felakete ilişkin,
tespit ve eleştiriler de İMO Samsun Şubemiz tarafından kamuoyu ile
paylaşılmıştır.
Karadeniz
bölgemizde, son yıllarda Temmuz ve Ağustos aylarında yoğun yağışlar
meydana gelmektedir. Bilinen ve mevsimsel olarak beklenen bu yağışlar,
ihmaller sonucu maalesef felaketlere dönüşmekte ve maddi-manevi
kayıplara neden olmaktadır.
İMO
Samsun Şubesi olarak, sel felaketinin yaşandığı Ordu ilimizde yapılan
incelemeleri ve edindiğimiz izlenimleri kamuoyunun bilgisine sunmak
isteriz.
Yaşanan sel felaketi neticesinde;
• 8 Köprü yıkılmış,
• Yollarda çökme ve göçmeler meydana gelmiş,
• Çok sayıda ev, işyeri, tarım ve yaşam alanlarında su baskınları meydana gelmiş,
• Ünye başta olmak üzere, birçok ilçede önemli hasar ve kayıplar meydana gelmiştir.
KRİZ MASASI YERİNE, RİSK MASASI
İklim
değişikliklerinin yaşanmaya başladığı son yıllarda,
düzensiz-sert-sürekli-sağanak (bölgesel) yağışlar görülmeye başlandı.
Nedenleri ve bu konuda alınabilecek önlemler, ayrı ayrı tartışılabilir
fakat bu yeni duruma göre veri hazırlamak, afet planları hazırlamak ve
önlem almak da mümkündür. Ülkemizin, bu konuda yetişmiş insan gücü ve
ekipmanının mevcut olduğu kanaatindeyiz. Yerel ölçekte ve daha geniş
kapsamlı planlamalar yapılmalı, afetten sonra "Kriz Masaları" oluşturmak
yerine, afetlerden önce "Risk Masaları" oluşturmak çok daha pratik,
sağlıklı, ekonomik ve kalıcı olacaktır.
Tüm
bu planlamalar, ülkemizi ve kentlerimizi yönetenlerin vizyon ve
yaklaşımları sayesinde yapılabilir. Teknik konular, uzmanlarına
bırakılmalı, popülist yaklaşılmamalıdır. Gerekli planlamalar ve
uygulamalar yapılmadığı takdirde, bundan sonra da benzer felaketlerin
yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Doğal
bir iklim olayı olan aşırı yağışın afete dönüşmesinin ve maddi- manevi
zararların büyük olmasının en temel nedenleri olarak aşağıda belirtilen
faktörlerin etkili olduğu gözlemlenmiştir:
-Yıkılan
köprülerin bir kısmının geometrilerinde uygunsuzluk olduğu,
bazılarının yer seçimlerinin yanlış yapıldığı, bir kısmının da kenar
dolgularının hatalı yapıldığı tespit edilmiştir,
-Yıkılmış
olan köprülerin tamamında, yerinde dökme ve yeterli derinlikte olmayan
yüzeysel temellerin bulunduğu, suyun etkisi ile temellerde oyulma ve
kenar dolgularında sürüklenmeler olduğu, yıkılmaların da bunlardan
kaynaklandığı görülmüştür.
-Yıkılan
köprülerin yüksekliklerinin yetersiz olarak imal edildiği, mevcut
köprü, menfez vb. sanat yapılarının bakım onarım ve temizlik
faaliyetlerinin yetersiz yapıldığı,
-Bazı
bölgelerde, dere yataklarına dökülen inşaat artığı ve diğer atıkların
kesit daralmasına ve suyun akış yönünün değişmesine yol açtığı,
-Eğimli
arazilerde bulunan riskli alanların tespitinin tam olarak yapılamadığı,
bu alanlarda gerekli koruma ve rehabilitasyon tedbirlerinin alınmadığı,
yine bazı bölgelerde, mevcut doğal yapının tahrip edildiği, ağaçların
kesilmesi, yol ve arazi açma çalışmaları gibi müdahalelerin olduğu,
-Bazı
riskli bölgelerde kontrolsüz ve kaçak yapılaşmaların olduğu, bu
yapılaşmalar neticesinde doğal yapısı bozulan dere yatağında, aşırı
yağışın etkisiyle heyelan, kaya düşmesi gibi etkenlerle oluşan aşırı
rüsubatın yollar üzerinde ve civarlarında bulunan köprü, menfez, drenaj
kanalları vb. sanat yapılarının tıkanmasına sebebiyet vererek, su
akışına engel teşkil ettiği,
-Yıkılan köprü, menfez vb. yapıların oluşturdukları molozların da su geçişlerine engel olduğu,
-Riskli
bölgelerde bulunan dere ve ırmakların büyük bölümünde ıslah
çalışmalarının yapılmadığı veya tamamlanmadığı görülmüştür. Sel felaketi
sonrasında, kamu kurumlarına ait araçların dere yataklarında temizleme
ve düzenleme çalışmaları yapmakta olduğu görülmüştür,
-Mevcut
köprülerin bir kısmının; DSİ ve TCK`den gerekli bilgi ve destek
alınmadan, koordinasyon sağlanmadan, istatistiksel veriler gereği gibi
dikkate alınmadan, vatandaşların ulaşım, talep ve baskılarını karşılamak
için alelacele, uygunsuz bir şekilde yapıldığı kanaati oluşmuştur
-Bilim
ve tekniğe uygun olmayan şekilde, yeterli mühendislik hizmeti almadan,
acele kararlarla, kontrolsüz ve kalitesiz olarak inşa edilen köprüler,
yollar ve yapıların varlığı,
gibi nedenlerle, mevsimsel ve doğal olarak beklenen bir olay olan aşırı yağmur,
maalesef afete dönüşmüştür.
Benzer
iklim ve coğrafi özelliklere sahip pek çok ülkede, zaman zaman aşırı
yağışlar oluşabilmektedir. Ancak, kentleşmelerini planlı ve mühendislik
biliminin gereklerine uygun yapan, doğayı bilinçsizce tahrip etmeyen
ülkelerde yağışlar felaketlere dönüşmeden atlatılabilmekte, bizim
ülkemizde olduğu gibi önemli ve öngörülebilir riskleri göz ardı eden,
rant uğruna doğaya olumsuz müdahalelerde bulunan, araştırma ve planlama
süreçlerini gereği gibi yapmadan, aceleci ve günübirlik siyasi
kararlarla kentleşme, ulaştırma ve enerji politikalarını yürüten
ülkelerde ise maalesef yağmur, kar, çığ, deprem gibi doğa olayları
felakete dönüşebilmekte, her geçen gün daha da büyük oranda can ve mal
kayıplarına neden olabilmektedir. Gerekli önlemler alınmadığı sürece
olmaya da devam edecektir.
Oluşan
felaketler sonrası yaraları sarmak, maddi kayıpları telafi etmek
elbette ki devlet olmanın gereği ve sorumluluğudur. Ancak, bu gibi doğa
olaylarının felaketlere dönüşmesinde ihmal, kusur ve sorumluluğu
olanların tespiti ve cezalandırılmaları da kamu vicdanının
beklentisidir.
Bundan
sonraki süreçte, benzer olayların yaşanmaması veya daha hafif
kayıplarla atlatılması için yukarıda sıraladığımız ve daha fazlasını
defalarca seslendirdiğimiz görüş ve önerilerimizin dikkate alınarak
gereğinin yapılması hususunu, ilgili ve sorumlu mevkide bulunanların ve
de kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
16.08.2018
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
SAMSUN ŞUBESİ