KÜRT SORUNU KENDİ DEMOKRATİK MECRASINDA ÇÖZÜLMELİDİR
İnşaat Mühendisleri Odası olarak, insana, insan hayatına verdiğimiz önemden hareketle, açlık grevinin, aslında çaresizliğin, çözüm yolunun açılamayacak derecede kilitlenmiş olmasının bir sonucu olarak gündeme geldiğini, bu durumda bile, insanın “ölümü seçmesinin” kabul edilemez görüldüğünü belirtmek istiyoruz.
Belki de son söylenmesi gereken ilk başta ifade edilmelidir.
Gerçekten de, hiçbir neden, hiçbir gerekçe, hiçbir talep insan
hayatından daha değerli değildir.
Bir süredir, ülke cezaevlerinde
yaşanan açlık grevi, 50. güne gelip dayanmış, ölümün kahredici havası
solunmaya başlamıştır. Bu nedenle, İnşaat Mühendisleri Odası olarak,
insana, insan hayatına verdiğimiz önemden hareketle, açlık grevinin,
aslında çaresizliğin, çözüm yolunun açılamayacak derecede kilitlenmiş
olmasının bir sonucu olarak gündeme geldiğini, bu durumda bile, insanın
"ölümü seçmesinin" kabul edilemez görüldüğünü belirtmek istiyoruz.
Yüzlerce
tutuklunun ve mahkûmun başlattığı ve 50. gününü tamamlayan açlık grevi,
biliniyor ki, Kürt sorunu merkezlidir; talepler, anadilde eğitim,
anadilde savunma hakkı gibi, bu sorunun alt başlıklarından bazılarını
oluşturmaktadır.
Sorunun çözüm adresi cezaevi ve yöntemi de açlık
grevi değildir. Sorun kendi demokratik mecrasında çözülmelidir. Kürt
sorununun çözümü için kendisine rol düşen aktörler bellidir; parlamento
bu konu ile ilgili inisiyatifi ele almalıdır. Taraflar ortadadır;
muhataplar hemen her zeminde karşı karşıya gelmektedir.
Son 30
yılda 50 bin insanımızın ölümüne yol açan çatışma ortamını nihayete
erdirerek, barışın ve kardeşliğin tesisini sağlamak, eşit, özgür bir
toplumsal hayatın inşa edilmesi doğrultusunda ilk adımı atmak
parlamentonun muktedir olduğu bir konudur. Parlamento çalışmalarına
meşruiyet sağlayarak rahatlatacak olan toplumsal mutabakat ise,
kardeşlik duygularından beslenecektir.
Barışı hangi gerekçelerle
istiyorsak, genç insanların ölümü hangi duygularla canımızı acıtıyorsa,
cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine aynı hassasiyetle
yaklaşıyoruz.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak hem çağrımız hem de
görüşlerimiz açıktır: İnsanların ölmesini istemiyoruz, siyasi iktidarın
talepleri duymazdan gelmesini kabul edemiyoruz, sorunun şiddetle
çözümünde ısrarcı olanları anlamıyoruz. Sorunun demokratik düzlemde
çözümü için daha neyin beklendiğini merak ediyoruz. Siyasi iktidar
sözcülerinin konu ile ilgili söylemini rahatsız edici buluyoruz. 800
insanı açlık grevine taşıyan nedenlerin görmezden gelinmesini,
Başbakanda ifadesini bulan sert, uzlaşmadan uzak, aşağılayıcı, diyalog
kanallarını kapatan dilin, bırakalım çözümü, sorunun daha da
derinleşmesine yol açacağını görüyor ve bu dilin terk edilmesi
gerektiğine inanıyoruz. 1999`un son aylarında cezaevlerinde yaşanan ve
onlarca insanın ölümüne yol açan olayları hatırlatıyor ve ne yazık ki
iktidar sahiplerinin "hayata dönüş operasyonu" yaklaşımına sahip
olmasından kaygılanıyoruz. Vakit çok geç olmadan, telafi edilmesi mümkün
olmayan sonuçlar açığa çıkmadan kamuoyunun hareket geçmesini talep
ediyoruz.
Bitirirken soruyoruz: 50 bin insanımızın ölmesi yetmedi mi? Kürt sorununun çözümü için daha ne kadar insanın ölmesi gerekiyor!
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu