SAMSUN KAZASI: İHMAL, DENETİMSİZLİK, TAŞERONLAŞMA
Sorun yapısallığa, mevzuata, denetim zafiyetine değil de bireysel hatalara ve takdir-i ilahiye havale edildiği sürece, üzülerek ifade etmeliyiz ki, iş kazalarının ardı arkası kesilmeyecek, yaşanan her facia, kaybettiğimiz her can canımızı acıtmaya devam edecektir. Kazaların son olmasına dönük talep ise temenni olmaktan öte geçemeyecektir.
Eti Bakır`ın, Samsun işletmesinde 22 Kasım 2012 tarihinde, 300 ton
ağırlığındaki amonyak tank kapağının çökmesi sonucu ilk belirlemelere
göre dokuz işçi yaşamını yitirirken 16 kişi de yaralandı. Düşen kapağı
kaldırma çalışmaları henüz tamamlanmadı. Bu nedenle kaygılı bekleyiş
devam ediyor. İnşaat Mühendisleri Odası olarak, kazada yakınlarını ölen
ailelere baş sağlığı diliyor ve sabır diliyoruz.
Kamuoyuna
yansıyan ilk bilgilere göre kaza, her zaman olduğu gibi, denetim
zafiyetine, kuralsızlığa, ihmale ve taşeronlaşmaya işaret ediyor.
Kazanın hemen sonrasında sorumluluğun kime ait olduğuna dair başlayan
tartışma ise taşeronlaşmanın, iş güvenliği konusunun başat sorunlarından
biri olduğunu ve olmaya da devam edeceğini gösteriyor.
Samsun
kazasına ilişkin ayrıntılı bilgiler, kapağın düşme nedenleri ile ilgili
teknik raporlar elbette önümüzdeki günlerde kamuoyuna yansıyacaktır.
Ancak sorun, kazanın neden olduğundan ziyade, bir daha olmamasının
sağlanmasıdır; ne yazık ki ülkemizin bu konudaki sicili hayli
kabarıktır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın
ihtiyacı karşılamadığı, denetim zafiyetinin kazaların başlıca nedenleri
arasında yer aldığı, taşeronlaşmadan kaynaklanan sorumsuzluk konusunun
pek çok olumsuzluğun müsebbibi olduğu hemen her platformda dile
getirilmekte, ancak sonuç alınamamaktadır.
Yaşadığımız her bir
facia, ülkemizin, dünya ölçeğinde iş kazaları listesinin üst sıralarında
yer almasının dayanaksız olmadığını göstermektedir.
Ülkemizdeki
iş kazalarının önü bir türlü alınamamakta, sağlıklı ve güvenli iş ortamı
bir türlü yaratılamamaktadır. Açık ki bunun başlıca nedeni, son
yıllara damgasını vuran özelleştirmeler, denetim sisteminin kamusal
özelliğinin törpülenmesi, yatırımcı ve denetimci kamu kuruluşlarının
yetki alanlarının daraltılması, kamuda çalışan teknik personelin
sayısının, kamusal alanın daraltılmasına paralel olarak azaltılmasıdır.
Bu nedenler çalışma yaşamındaki yapısal sorunlara, siyasi iktidarın
ekonomik-politik tercihlerine işaret etmektedir.
Tam da bu
noktada, "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu"nun piyasacı bir akılla
hazırlandığına dair eleştirilerle beraber, geçen yıl Adana`da meydan
gelen baraj kazasının da aynı şirketin adıyla karşılaştığımızı
hatırlatıp, sorunun kaynağına ve çözümün hangi düzlemde aranacağına dair
işaret edebiliriz.
Sorun yapısallığa, mevzuata, denetim
zafiyetine değil de bireysel hatalara ve takdir-i ilahiye havale
edildiği sürece, üzülerek ifade etmeliyiz ki, iş kazalarının ardı arkası
kesilmeyecek, yaşanan her facia, kaybettiğimiz her can canımızı
acıtmaya devam edecektir. Kazaların son olmasına dönük talep ise temenni
olmaktan öteye geçemeyecektir.
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu