İNŞAATLARDA İŞ GÜVENLİĞİ SORUNLARI ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRİSİ
İnşaat Mühendisleri Odası İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulu tarafından düzenlenen `İnşaatlarda İş Güvenliği Çalıştayı` sonuç bildirgesi yayımlandı.
İnşaat Mühendisleri Odası İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulu
tarafından düzenlenen "İnşaatlarda İş Güvenliği Çalıştayı" 17 Kasım 2012
tarihinde İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Kongre ve Kültür
Merkezi`nde gerçekleştirildi.
Çalıştaya inşaat mühendisleri, iş
güvenliği uzmanları, kamu kurumları temsilcilerinden oluşan 150 kişilik
bir topluluk katıldı. Çalıştayın açılış konuşmalarını, İMO Yönetim
Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ile İMO İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulu
ve aynı zamanda Çalıştay Düzenleme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Uğur Müngen
gerçekleştirdi.
Paneller halinde örgütlenen ve panel sonrasında
katılımcılarla panelistler arasında canlı tartışmaların yaşandığı
Çalıştay`da, hem mevzuattan kaynaklı sorunlar ele alındı hem de
uygulamaya dönük sıkıntılar ve çözüm önerileri dile getirildi; iş
güvenliği bağlamında, İnşaat sektörü paydaşlarının eşit düzeyde temsil
edilmesi, sahici ve bir o kadar da verimli bir tartışma ortamının
oluşmasını sağladı.
Çalıştayın ilk paneli, "İnşaat Sektöründe İSG
Mevzuatında Paydaşların Yükümlülükleri ve Sorumlulukları" konu başlığı
ile; ikinci panel, "Denetim Kuruluşları ve Uygulamacıların Görüşleri"
başlığı ile; üçüncü panel, "İş Güvenliği Uzmanları ve Çalışanların
Görüşleri" başlığı ile; son panel ise "Akademisyenlerin Görüşleri"
başlığı ile düzenlendi. İş Güvenliği Sorunları Çalıştayı`nda dile
getirilen görüşler, tartışmalar, eleştiri ve öneriler şu şekilde
özetlenebilir:
• Ülkemizin iş kazalarındaki sicili hayli
kabarıktır. Dünya ölçeğinde iş kazaları sıralamasında ülkemizin
bulunduğu yer, sorunun köklü olduğunu göstermekte, aynı zamanda çözümün
de ancak inşaat sektörü paydaşların işbirliğiyle yaratılabileceğine
işaret etmektedir.
• İş kazaları, inşaat sektörünün başat sorunlarından biridir; inşaat, en çok iş kazası olan sektörlerin başına gelmektedir.
•
Sorun üzerinde çözüm odaklı araştırma yapabilmesinin olmazsa olmaz
şartı, sağlıklı istatistikî verilere ulaşmaktır. "Teşhis-tedavi"
ilişkisinin sağlanması ancak verilerin eksiksiz olması ile mümkündür.
Bunun için, ilgili kamu kurumları tarafından gerçekleştirilecek merkezi
çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
• SGK`nın dönem dönem
kamuoyuyla paylaştığı iş kazaları verilerinde ciddi hata ve eksiklikler
göze çarpmaktadır. Bu nedenle, Türkiye`deki iş kazalarıyla ilgili tek
sayısal veri kaynağı olan SGK istatistiklerinin hatasız hazırlanmasına
özen gösterilmeli, iş kolu bazında ayrıntılı veriler toplanmalı ve
ayrıntılı kaza analizleri yapılmalıdır. Özellikle büyük ölçekli proje
üreten inşaat şirketlerinin, uygulama alanlarında iş kazaları
istatistikleri tutulmadığı gerçeğinden hareketle, bu şirketler baz
alınarak, iş kazaları istatistiklerinin eksiklikleri giderilmelidir.
•
Yasa ve yönetmelik değişiklikleri ve denetim konusunda geliştirilen
sistemlere rağmen sorun çözülememekte, yaralanma ve ölümler devam
etmekte, mevzuat değişikliklerinin tek başına sorunu çözemeyeceği
gerçeğinden hareketle, sektör bileşenleriyle kamu kurumlarının ortaklaşa
yürüteceği çalışmalar önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, özellikle kamu
kurumları ile meslek odaları arasında kurulacak ilişkinin önemine dikkat
çekilmelidir.
• Tüm sektör bileşenlerini; iş sahiplerini,
mühendisleri, işçileri kapsayan meslek içi eğitim ivedilikle ve büyük
bir hassasiyetle ele alınmalı, iş güvenliği konusu üniversite eğitim
müfredatına dahil edilmeli, iş güvenliği kültürünün oluşması
sağlanmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak, görev ve sorumluluğunun büyük
kısmının ilgili kamu kurumlarına düştüğü belirtilmelidir.
•
Üniversiteler ve TÜBİTAK gibi kurumlar konuya bilimsel araştırmalar
yaparak destek vermeli, bu çalışmaların yapılması amacıyla kaynak
oluşturulmalı, uluslararası örnekler, İLO normları baz alınarak
ulaşılacak sonuçlar kamuoyu ve sektör bileşenleri ile paylaşılmalıdır.
•
Denetim mekanizmasının kurulması ve gereği gibi işletilmesi, yasa ve
yönetmelik hazırlamaktan, standart belirlemekten daha büyük bir öneme
haizdir. Denetim bir yandan etkin olmalı, diğer yandan uzmanlar
marifetiyle gerçekleştirilmelidir. İş güvenliği uzmanlığının bir
yetkinlik, yeterlilik gerektirmesi, konu üzerinde önemle durulmasını
beraberinde getirmeli, inşaatlarda iş güvenliği denetimi yapacak olan
uzmanlar, özelleşmiş bir eğitim programına tabi tutulmalıdır.
• İş
Güvenliği Uzmanları`nın yasal sorumlulukları ve yükümlülükleri yeni
çıkartılan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile artırılmıştır. Ancak bu
kişilerin yükümlülük ve sorumlulukları ile yetkileri arasındaki açı
kapatılmalı, İş Güvenliği uzmanlarının ekonomik anlamda işin sahibine
olan bağımlılığının ve iş akdi ilişkisinin yaratacağı olumsuzluklara
karşı, bu kişilerin iş güvencesi dahil olmak üzere, verimli ve sağlıklı
çalışmaları kamu idaresi tarafından güvence altına alınmalıdır.
•
Alt işveren sistemi iş kazalarının tetikleyici olmakta, görev ve
sorumluluk karmaşası yol açmaktadır. Bu noktada bütünlüklü bir yaklaşım
sergilenmeli, asıl işveren, alt işveren ayrımı bu bağlamda ortadan
kaldırılmalıdır.
• İnşaat, örgütsüzlüğün yoğun olduğu bir iş
koludur. Yapı üretim sürecinin bileşenlerinden olan inşaat
mühendislerinin meslek örgütü İMO, bu anlamda sektörün şansı olarak
değerlendirilmelidir.
• İş kazalarından özellikle inşaat işçileri
hedef tahtasına alınmakta, iş kazaları işçilerin bireysel hatalarına
bağlanmaktadır. Öncelikle bu algının değiştirilmesi ve inşaat
işçilerinin örgütlenmesinin teşvik edilmesi gerekmektedir. İş
kazalarının birinci derecede mağduru olduğu olan işçilerin, sendika
çatısı altında örgütlenmesi, muhataplık sorununu ortadan kaldıracaktır.
•
İş Güvenliği Çalıştayı`nın makul aralıklarla toplanması, sektör
bileşenlerinin ihtiyaç duyduğu, ortak zeminde bir araya gelerek
iletişimin devamını sağlayacaktır ki, bu, aynı zamanda soruna akılcı ve
uygulanabilir çözüm üretilmesi için ilk adımın atılması anlamına
gelecektir.