“Konut Sorunu ve Barınma Hakkı” Konferansı
10 Aralık İnsan Hakları Gününde, En Temel İnsan Haklarından Barınma Hakkı Konuşuldu
Eklenme Tarihi: 10/12/2022
Konut
Sorunu Yaşamsal Bir Sorundur
ADANA - İnşaat Mühendisleri
Odası (İMO) Adana Şubesi tarafından Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro
Salonunda “Konut Sorunu ve Barınma Hakkı” Konferansı düzenlendi. Konferansta konuşmacı
olarak 1989- 1993 döneminde Ankara Belediye Başkanı Murat Karayalçın ile Şehir
ve Bölge Plancısı Akın Atauz yer aldı.
AKSUNGUR: BARINMA HAKKI, EN
TEMEL İNSAN HAKKIDIR
Konferansın açılış
konuşmasını yapan İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur; en temel insan
haklarından olan barınma hakkını, 10 Aralık İnsan Hakları gününde işlemelerinin
ayrı bir anlam taşıdığını belirtti.
İçinde yaşadığımız zorlu
ekonomik, sosyal koşullarda barınma hakkının daha da önem kazandığını söyleyen
Aksungur; barınma hakkının, konut hakkını da içeren ama onu da kapsayarak aşan
temel bir insan hakkı olduğunu söyledi. Konutun, sadece dört duvar ve çatıdan
oluşan bir sığınak olmadığını belirten Aksungur; barınma hakkının; güvenli, ödenebilir,
ulaşılabilir, insani yaşam standartlarına uygun, deprem ve benzeri afetlere
karşı dayanıklı ve aynı zamanda asgari yaşamsal hizmetleri de içeren temel bir
insan hakkı olarak tanımlanacağını belirtti.
ATAUZ: KONUT ÜRETİMİ, TOKİ
VE ÖZEL SEKTÖR TEKELLERİ TARAFINDAN PAYLAŞILIYOR.
Konferans konuşmacısı Şehir
ve Bölge Plancısı Akın Atauz, konut kavramının karmaşık ve çok boyutlu bir
kavram olduğunu; genellikle sadece inşaat boyutuna indirgenmiş olarak ele
alındığını ya da çözümünün pazar mekanizmasının bir göreviymiş gibi, bir kenara
bırakıldığını ifade etti. Konutun psikolojik, ekonomik ve sosyolojik bir öge
olduğunu söyleyerek; kentin kimliğini belirlediğini ifade etti.
Atatuz anlatısının
devamında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde, sorunun çeşitli
dönemlerde nasıl değerlendirildiği ve ele alındığı, hangi politikaların
geliştirildiği üzerinde durdu. Bu dönemleri, 1920-1950 arası, 1950-1980 arası
ve 1980- bugüne kadar gelişmeler olarak ayırarak detaylandırdı.1980’lerle birlikte
neoliberalizmin Türkiye’ye yerleşmesi ve küresel ekonomi koşullarının, dünyanın
bütün kentlerinde olduğu gibi Türkiye’de de, üretimi, toplumu ve kentleri
sarstığını söyleyen Atauz; “Bu dönemin konut bakımından tipik özellikleri ise ‘kentsel
dönüşüm’ projeleriyle gecekonduların kentlerden ‘temizlenmesi’, yoksulların
kent çeperlerine doğru sürülmesidir. Üst gelir grupları hatta bazı orta gruplar
çitlenmiş ‘sitelerde’ ve en üst gruplar da merkeze yakın yerlerde çok katlı
kuleler biçimindeki konutlarda yaşamaya başladı. Kent bir yandan banliyölere doğru sıçrayarak
genişlerken, merkezi bölgelerde yoğunluk ve betonlaşma, ekolojik sorunları artırdı.
Konut üretimi, TOKİ ve özel sektör tekellerinin paylaşımına bırakıldı.
Atauz, konut sorunun
çözümünde asıl önemli olanın, bu sürecin tasarlanması ve projelendirilmesinde,
ihtiyaç sahiplerine
göre kalibre edilmiş katılımcı yöntemlerin kullanılması ve sürecin bütünüyle
demokratik ve saydam bir süreç olarak kurulabilmesi olduğuna işaret etti.
KARAYALÇIN:KONUT HAKKI KAVRAMI, DAR GELİRLİ
YURTTAŞLARIMIZ İÇİN İŞLETİLMELİDİR
Murat Karayalçın ise konuşmasına
insan haklarına olan bağlılığını ifade ederek başladı. Konut sorunu ve barınma
hakkının toplum için yaşamsal bir sorun olduğunu dile getirdi. Özellikle son
yıllarda fahiş kira artışlarıyla dar gelirliler için daha da yaşamsal hale
geldiğini söyledi.
Anayasanın haklar bölümünde
konut hakkına yer verildiğini ve çözümü için Türkiye Cumhuriyeti devletine ödev
verildiğini belirten Karayalçın, aslında konut sorunun tüm kesimler için değil,
dar ve sabit gelirler açısından yaşanmakta olduğunu, tüm gelir gruplarının
değil, dar ve sabit gelir grupları için konuta ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu
nedenle de Anayasa’nın konut hakkıyla ilgili 57. Maddesinde yurttaşlarımızın
tümü için dile getirilen konut hakkı kavramının, aslında dar gelirli
yurttaşlarımız için işletilmesi ve değerlendirilmesi zorunluluğunun bulunduğunu
vurguladı.
Konut piyasasının dar
gelirli toplum kesiminin gereksinmelerine yanıt vermediğini ifade eden
Karayalçın “Devlet, piyasanın çarpıklığını göz önünde bulundurarak bu sektöre müdahale
etmelidir; devlet, belediyecilik deyimiyle diyeyim ‘konut tanzim satışı’
yapmalıdır” dedi.
Karayalçın AKP’nın konut
projesini de “Yönetiminin 20. yılında seçime giderken AKP’nin yurttaşlarımıza ‘Tarihimizin
en büyük konut projesi’ diye sunmuş olduğu proje; plansızdır, insafsızdır ve
özensizdir. Projedeki ödeme planıyla, dar gelirlilerin konut edinmesi
imkansızdır” sözleriyle özetledi.
Yapılması gerekenin devlet,
yerel yönetimler ve halk örgütlenmelerinin bir üçlü oluşturarak devreye girmesi
olduğunu söyleyen Karayalçın; özel sektörün de bu üçlü çerçevesinde yapımcı
olarak sistemde yerini alması gerektiğini belirtti.
TÜRKİYE’NİN YENİ
BATIKENT’LERE İHTİYACI VARDIR
Belediye Başkanlığı
döneminde Türkiye’nin ilk toplu konut projesini hayata geçiren Karayalçın bu
projeyi şu sözlerle aktardı: “Batıkent’te 55 bin dar gelirli aile yani 300 bin
insan konut sahibi olmuştur. Bin hektarlık alanda kurulan Batıkent, Birleşmiş Milletler’den
Dünya Konut Yılı ödülünü almıştır. Projenin 1 Milyar dolar olan maliyeti de
kullanıcılar tarafından ödenmiştir. Devlet süspansiyonu yoktur. Kullanıcılara, düşük
faizli ve uzun vadeli kredi sağlanmıştır. Tümüyle katılımcıların kendi
kaynaklarıyla yapılmıştır. Batıkent projesinin çekiciliği budur. Batıkent
sadece toplu konut değil, yeni bir kent projesi değil; aynı zamanda kentsel
toprak reformudur.”
Türkiye’nin yeni
Batıkent’lere ihtiyacı olduğunu söyleyen Karayalçın; yeni dönemde Türkiye
demokrasisinin inşası için, Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlandırılabilmesi
için yeni yönetim modellerinin devreye sokulması gerektiğini ifade etti.
Konferansa Çukurova
Belediye Başkanı Soner Çetin, Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem, Büyükşehir
Genel Sekreter Yardımcıları Türkan Eşli ve Birgül Ağdemir, Seyhan Belediyesi
Başkan yardımcısı Leyla Tan, Büyükşehir ve İlçe Belediyelerinin daire
başkanları ve müdürleri ile siyasi parti, emek meslek örgütlerinin başkan ve
yöneticileri katıldı. Bütçe
görüşmeleri nedeniyle Ankara’da bulunan Adana Milletvekilleri Müzeyyen Şevkin, M.
Metanet Çulhaoğlu, Burhanettin Bulut ve Orhan Sümer de telgrafla konferansa iyi
dileklerini gönderdiler.