Gündeme Dair: "Deprem Bölgesinde Mevcut Durum ve Yargı Süreçleri" Söyleşisi Düzenlendi
İnşaat Mühendisliği Haftası etkinlikleri kapsamında şubemiz tarafından geleneksel hale gelmiş olan Gündeme Dair söyleşisi bu sene "Deprem Bölgesinde Mevcut Durum ve Yargı Süreçleri" başlığıyla 26 Aralık 2024 Perşembe günü şube binamızda bulunan Rüştü Özal Salonu'nda düzenlendi
Eklenme Tarihi: 27/12/2024

İnşaat Mühendisliği Haftası etkinlikleri kapsamında şubemiz tarafından geleneksel hale gelmiş olan Gündeme Dair söyleşisi bu sene "Deprem Bölgesinde Mevcut Durum ve Yargı Süreçleri" başlığıyla 26 Aralık 2024 Perşembe günü şube binamızda bulunan Rüştü Özal Salonu'nda düzenlendi.
Moderatörlüğünü İMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Onur Özergene'nin yaptığı söyleşiye CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili meslektaşımız Ulaş Karasu ile birlikte Birgün Gazetesi yazarı İsmail Arı konuşmacı olarak katıldı.
Söyleşinin açılışında Ahmet Onur Özergene odamızın ve TMMOB’nin yıllardır mücadelesini verdiği ve üzerinde durduğu konuların hayata geçirilmemesinden dolayı yaşanan doğal olayların felaketlere dönüştüğünü belirtti. Ayrıca Özergene, “Yetkin mühendislik, yapı denetim sistemindeki çarpıklıklar, ülkemizin yapı stoğunun belirlenmesi” gibi konulara vurgu yaptı.
Daha sonra söz alan İsmail Arı, 2013 yılında yürürlüğe giren Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) hakkında dönemin Kızılay başkanı ile yaptığı görüşmelere atıfta bulunarak hem Kızılay'ın hem de kuruldaki askeri yetkililerin karşı çıkmasına rağmen hükümetin ısrar ederek bu planı devreye soktuğunu belirtti. Amacı afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında görev alacak afet grupları ve koordinasyon birimlerine ait rolleri ve sorumlulukları tanımlamak, afet öncesi, sırası ve sonrasındaki müdahale planlamasının temel prensiplerini belirlemek olan TAMP’ın uygulanabilir olmadığı konusunda yıllardır süregelen eleştirilere vurgu yapan İsmail Arı, 6 Şubat Depremleri’nin haklılığını bir kez daha ortaya koyduğunu işaret etti.
Deprem davalarının sürüncemede kalan ve bir türlü sonuçlanamayan davalara dönüştüğünü belirten Arı, sosyal medyada gündem olan davaların çok hızlı ilerlediğini ancak deprem davalarının sağlıklı bir şekilde ilerlemediğini, 15 Temmuz sonrası Adalet Bakanlığı'ndaki görevden almalar sonucunda çok fazla genç hakim ve savcının olduğunu; bu davalara bakan birçok hakimin de genç olduğu, deprem davaları konusunda tecrübelerinin olmadığının altını çizdi. Depremzedelerin kendilerini yalnız bırakılmış hissettiğini ifade eden Arı, davalarda birkaç gazeteci dışında ne muhalefet vekilleri ne de STK’lardan kimsenin bulunmadığını vurguladı. Deprem davalarında birkaç istisna dışında fenni mesul, mimar ve inşaat mühendisleri içeride; binalardaki tadilatları yapan iş insanları dışarda!" diyerek konuşmasını tamamladı.
Ulaş Karasu ise konuşmasına odamız ve TMMOB başta olmak üzere meslek örgütlerinin ve STK’ların siyasetin yapamadığı birçok şeyi yaptıklarını belirterek başladı. Karasu ayrıca depremin ilk iki günü hiçbir yetkiliyi göremediklerini, 2 hafta önce gittiği Hatay’da hala enkazı kaldırılmayan binaların bulunduğunu aktardı. Depremden sonra cumhurbaşkanının bölgede 319 bin konut yapılacaği iddiasını hatırlatan Karasu, o zaman da bunun gerçekçi olmadığını dile getirdiğini belirtti. Depremin üzerinden 2 sene geçmesine rağmen 1 Aralık 2024 itibariyle anahtarı teslim edilen konut sayısının 155 bin 125 olduğu ancak bu konutların halen altyapısının ve yollarının yapılmadığı için yaşanabilecek durumda olmadığını ifade etti. Vatandaşın bu evlere sahip olabilmek için boş senede imza attığını vurgulayan Karasu yurttaşların süreç sonunda ne kadar ödeme yapacaklarını bilmediğine dikkat çekti. 2025 yılında hükümet tarafından deprem vergisi olarak 1 trilyon 46 milyar TL toplanacağını ve bunun sadece 530 milyar TL'sinin deprem bölgesine harcanacağını kaydeden Karasu iktidarın bu vergileri dahi bir kar fırsatı olarak gördüğünü dile getirdi.
Deprem kuşağında olan bir ülke olmamıza rağmen bu duruma karşı hiçbir hazırlığımızın olmadığını belirten Karasu, “Planlı ilerlemek yerine siyasi bir yol izleniyor; ülkemizde deprem riskinin az olduğu Konya'da 30 bin konut yapan TOKİ, Hatay'da sadece 890 konut yapıyor” dedi. Deprem bölgesinde ilk belirlemelere göre hasar almış ve yenilenmesi gereken 680 bin bina olduğunun açıklandığını hatırlatan Karasu bu sayının herhangi bir neden gösterilmeden 450 bin olarak değiştirildiğini aktardı.
Ülkemizin artık depremlerde enkaz haline gelmemesi için çözüm önerilerini aktaran Karasu “Türkiye'de en az 5 milyon konut dönüştürülmeli. Bunun 1 milyonu İstanbul'da ve durumu acil. İstanbul'da son 10 yılda yapılan 260 bin konut boş. Türkiye'de gayrimenkulü yatırım aracı olmaktan çıkarmadığımız sürece kentsel dönüşümü başarılı bir şekilde yapmamız mümkün değil.” dedi.
6 Şubat Depremlerine ilişkin devam eden yargılama süreçlerine de değinen Karasu “1975 yönetmeliği kötü bir yönetmelik. 1980li yıllarda bina yapan fenni mesul arkadaşlarımız 1975 yönetmeliğine göre imza attılar. O dönemde elde yapılan betonlar ve imar afları düşünüldüğünde bu binalara imza atan mühendisleri suçlu görmek doğrucu bir yaklaşım değil. Kolon kesenler, imar affına sığınarak binalarını mühendis görüşü almadan yükseltenlerden hesap sorulmalı." açıklamasını yaparak konuşmasını tamamladı.