GEZİ ONURUMUZDUR!
Eklenme Tarihi: 31/05/2025
2013 Mayıs’ında Gezi Parkı’nı ortadan kaldırıp yerine AVM yapmak için iş makinelerinin parka sokulmasıyla başlayan, tepki gösterenlere karşı polis şiddeti sonucu tüm yurtta milyonlarca yurttaşımızın katıldığı toplantı ve gösterilere dönüşen Gezi Direnişi toplumsal ve siyasal mücadele tarihimizin onurlu sayfalarından biridir.
Bugün hâlâ katılımcı demokrasi, toplumsal barış, yargı bağımsızlığı, basın ve ifade özgürlüğü, kültür ve tabiat varlıklarının korunması, sağlıklı çevrede yaşama hakkı gibi konularda hangi eksikler ve yanlışlar varsa Gezi Direnişi bunların tespiti ve çözümü konusunda örnek olan, ilham veren zengin bir barışçıl ve demokratik mücadele deneyimi olarak önümüzde durmaktadır.
Gezi Direnişi sırasında meslekleri, görevleri, uzman ve akademisyen kimlikleri gereği öne çıkan isimlerden Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Dr. Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası hukuk müşaviri milletvekili Av. Can Atalay, aynı davadan hükümlü film yapımcısı Çiğdem Mater, belgesel yönetmeni Mine Özerden üç yıldır, iş insanı Osman Kavala 8 yıldır cezaevinde.
Asılsız suçlamalarla, dayanaksız iddialarla, tutarsız tanık ifadeleri ve delillerle aynı konuda iki kez beraat ettikten sonra üçüncü kez yargılanıp cezalandırılan arkadaşlarımızın dosyası Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmek üzere sırasını beklemektedir.
Bugün televizyon ve gazetelere yönelik baskılar, gazetecilerin, politikacıların, akademisyenlerin, parti liderlerinin ve cumhurbaşkanı adaylarının davalarla, tutuklamalarla yıldırılmaya çalışılması, kadrolaşma yoluyla yargı bağımsızlığının ortadan kaldırılması, kayyumlar atanarak ve bürokratları tutuklanarak belediyelerin iş yapamaz hale getirilmeleri, yürüyüşlere mitinglere katıldığı için öğrencilerin tutuklu yargılamalar yoluyla cezalandırılmaları Gezi Direnişi’nin haklılığını tekrar tekrar ortaya koymakta, görünür kıldığı sorunların büyüyerek sürdüğünü göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti evrensel hukuk normlarını, anayasasında yazılı insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerini gereğince uygulamalı, ifade özgürlüğünün, barışçıl demokratik mücadele hakkının önündeki engelleri kaldırmalıdır. Başta Gezi Davası’ndan mahkûm edilen arkadaşlarımız olmak üzere anayasal haklarını kullanmaktan, mesleki sorumluluklarını yerine getirmekten başka sözü veya eylemi olmadığı halde cezalandırılan tüm yurttaşlarımız bir an evvel özgürlüklerine kavuşmalıdır.
Biz inşaat mühendisleri olarak arkadaşlarımızla dayanışma içinde hakkın, hukukun, adaletin, demokrasinin ve barışın yanında olmaya, cumhuriyetimizin ve anayasal düzenin ilkelerini savunmaya devam edeceğiz.
Gezi’de hep bir ağızdan haykırdığımız gibi:
Bu daha başlangıç! Mücadeleye devam!
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu
