İMO Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna: "İnşaat işçisi ölümlerinin dörtte biri deprem bölgesinde yaşanıyor"
Eklenme Tarihi: 25/07/2025
İSİG Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, Bakan Murat Kurum’un ‘24 saat çalışma’ talimatını ve deprem konutu inşaatlarındaki son durumu bianet’e değerlendirdi.
"İnşaat işçisi ölümlerinin dörtte biri deprem bölgesinde yaşanıyor"
6 Şubat 2023 depremlerinin üzerinden yaklaşık iki buçuk yıl geçmesine rağmen, afetin etkilediği 11 ilde on binlerce yurttaş hâlâ ‘geçici’ nitelikteki konteyner kentlerde yaşamını sürdürüyor.
Bu tabloya rağmen Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 26 Mart 2023’te açıkladığı “319 bini bir yıl içinde olmak üzere 650 bin yeni konut” hedefine dair açıklamayı 26 Ekim 2024’te şu sözlerle güncelledi: “2025 yılı sonunda 452 bin 958 konut, iş yeri ve ahırı teslim etmiş olacağız. Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibimiz kalmayacak.”
İktidarın kalıcı konutlara ilişkin vaatleri, uzmanlar tarafından şeffaf yürütülmemesi, plansızlık ve gerçek durumu gizlediği gerekçesiyle eleştirilirken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Malatya ziyareti sırasında kameralar önünde devam eden inşa çalışmalarını yeterli bulmadığını belirterek müteahhitlere '24 saat çalışma talimatı' verdi, “Çalışmazsanız, ben de gereğini yaparım,” dedi.
2025’in sonuna kadar 11 ilde tamamlanması planlanan konut, iş yeri ve köy evi sayıları şöyle: Adana’da 12 bin 522, Adıyaman’da 43 bin 573, Diyarbakır’da 17 bin 577, Elazığ’da 13 bin 142, Gaziantep’te 29 bin 500, Hatay’da 153 bin 248, Maraş’ta 74 bin 187, Kilis’te 2 bin 861, Malatya’da 79 bin 420, Osmaniye’de 12 bin 218 ve Urfa’da 14 bin 735 yapı.
Bakan Kurum, 19 Temmuz’da yaptığı açıklamada, “İnşallah 300 bininci konutumuzun anahtarlarını da burada, Malatya’mızda, önümüzdeki ay Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle büyük bir coşku içinde teslim edeceğiz,” dedi.
İş güvenliği riski, niteliksiz yapılaşma tehdidi
İktidarın yıl sonuna kadar 453 bine yakın konut teslim etme hedefi, ‘iş yetiştirme baskısı’ ile birleştiğinde şantiyelerde işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin ihlali, aşırı çalışma, denetimsiz uygulamalar ve nihayetinde niteliksiz yapılaşma riskini beraberinde getiriyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2024 verilerine göre, iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 1897 kişiden 552’si inşaat sektöründe çalışıyordu. Aynı yıl, depremden en çok etkilenen dört il olan Hatay’da 50, Maraş’ta 30, Malatya’da 20 ve Adıyaman’da 19 olmak üzere toplam 119 işçi yaşamını yitirdi.
Bu illerdeki iş cinayeti sayısı 2023’te 143, 2022’de ise 57 olarak kayıtlara geçmişti. Veriler, 2023’ten itibaren bölgede iş cinayetlerinde belirgin bir artış yaşandığını gösteriyor.
İSİG Meclisi, 6 Şubat 2025 tarihli raporunda, 2023’te en az 51, 2024’te 107 ve 2025’in ilk 37 gününde en az 11 olmak üzere deprem şehirlerindeki yeniden inşa faaliyetlerinde en az 169 inşaat işçisinin öldüğünü kaydetti. Deprem bölgesindeki 169 inşaat işçisinin iş cinayetlerinin şehirlere göre dağılımı: Gaziantep (26); Adıyaman (23), Hatay (21), Urfa (19), Maraş (16), Diyarbakır (16), Malatya (15), Adana (11), Elazığ (11), Osmaniye (9), Kilis (2).
Çakır: Deprem bölgesinde işçi ölümleri arttı
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Genel Koordinatörü Murat Çakır, “Bu tarz iş yetiştirme baskısı altında, iş güvenliği önlemleri alınmaz; işçiler sağlıksız ve güvensiz koşullarda çalıştırılır. Bu da birçok işçinin ölümüne yol açar,” dedi.
Deprem bölgesindeki 11 ilde inşaat işçisi ölümlerinin ciddi biçimde arttığını belirten Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Depremin yaşandığı ilk yıl, bölgede hafriyat çalışmaları sırasında ölümler yaşandı. Ardından gelen süreçte, 2024 ve 2025 yıllarında bu durum inşaat çalışmalarında devam etti. Türkiye genelindeki inşaat işçisi ölümlerinin dörtte biri sadece bu bölgelerde gerçekleşiyor. Bu, bölgede ne kadar yoğun bir inşaat faaliyeti olduğunu gösteriyor.”
Çakır, SGK verilerine göre de iş kazalarında yüzde 10’luk artış yaşandığını, ayrıca göçükler, yüksekten düşmeler ve çocuk işçi ölümlerinin de dikkat çekici boyuta ulaştığını vurguladı.
İSİG Meclisi’nin verilerine göre, 2025’in ilk altı ayında inşaat işkolunda çalışan en az 213 işçi hayatını kaybetti. Bu iş cinayetlerinde yine deprem bölgesindeki iller öne çıktı.
“İşçiler 14 saate varan vardiyalarla çalışıyor”
Kayıt dışı çalışmanın yaygınlığına ve şantiyelerdeki kötü yaşam koşullarına da dikkat çeken Çakır, “Ücretlerini alamayan işçiler, suya erişemeyen insanlar... Bu tablo sağlıksız ve güvensiz çalışma koşullarının açık bir yansıması,” diye konuştu.
İranlı göçmen işçilere bu kadar yoğun şekilde ilk kez deprem bölgesinde rastladıklarını belirten Çakır, “İşçiler 12, bazen 14 saate varan vardiyalarla çalışıyor. Uygunsuz iskeleler, alınmayan güvenlik önlemleri, ezilmeler, kamyon manevraları… Tümü iş yetiştirme baskısının sonucu,” dedi.
Bakan Kurum’a “Depremden önce bu evler neden bu durumdaydı?” sorusunu yönelten Çakır, olası İstanbul depremi dahil birçok riskin yıllardır bilindiğini hatırlatarak, “Aynı hassasiyeti bir kere göstermesini beklerdim,” ifadelerini kullandı.
Suna: Yıl sonu hedefi afaki bir yaklaşım
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, deprem bölgesindeki konut çalışmalarına ilişkin yapılan açıklamaların gerçekçi olmadığını söyledi. Suna, “Şu ana kadar konutların ancak üçte biri tamamlanmış durumda. Bu hızla kalan kısmın yıl sonuna kadar bitirilmesi afaki bir yaklaşımdır,” dedi.
Suna, 6 Şubat depremlerinin ardından kamuoyuna sunulan “650 bin konut kısa sürede tamamlanacak” vaadinin baştan beri gerçekçi olmadığını belirterek, “Bu bir hesap-kitap işidir. Elinizde ne kadar para olursa olsun, plansız bir projeyi bu kadar kısa sürede bitiremezsiniz,” ifadelerini kullandı.
Bakan Murat Kurum’un açıklamasına da değinen Suna, “Bu, işlerin istenildiği gibi gitmediğini gösteren bir yakınmadır,” dedi ve ekledi:
“Elbette inşaatlarda uzun mesai yapılabilir; ancak burada dikkat edilmesi gereken, işçilerin iş güvenliğidir. Bir kişi günde 8 saat çalışıyorsa, 8 saat de dinlenmeye ihtiyaç duyar. Siz bu insanları gece de çalıştırırsanız, iş kazalarını önleyemezsiniz. Bu da iş cinayetlerinde artışa neden olur. Aynı zamanda yapılan imalatların kalitesi de kontrol edilemez hâle gelir. Böylece biz depreme dayanıklı yapılar inşa etmeye çalışırken, denetimden kaçan birçok hata ortaya çıkar.”
“Ciddi bir planlama ve şeffaflık şart”
Suna, kalıcı konut sürecinin plansız ve şeffaf olmayan şekilde yürütüldüğünü belirterek, yapılması gerekenin kamuoyuna açık ve gerçekçi bir plan sunmak olduğunu söyledi.
Deprem bölgesindeki yurttaşların konteynerlerde yaşamaya devam ettiğini hatırlatan Suna, Hatay ve Adıyaman’daki durumu yerinde gözlemlediklerini vurgulayarak, “Bu tablo, şeffaf olmayan süreçlerin ve gerçekçi olmayan hedeflerin sonucudur,” dedi.
“Ayrıca unutmamak gerekir ki; bugün Türkiye’de çimentodan demire, işçilikten kalifiye elemana kadar ciddi bir tedarik ve insan kaynağı sorunu yaşanıyor,” diyen Suna, bu sıkıntılar devam ederken yalnızca hızlı tamamlama hedefiyle hareket edilmesinin, projelerde kalitesiz beton dökümleri, kusurlu kalıp ve duvar işçilikleri gibi yapısal sorunlara yol açtığını vurguladı.
Gerçekçi bir planlamaya ihtiyaç olduğunu belirten Suna, “En başta üç yıllık bir plan açıklanıp, ihaleler buna göre yapılsaydı, bugünkü sıkıntıların çoğu yaşanmazdı. ‘Yıl sonuna kadar bitecek’ demek artık inandırıcılığını yitirdi,” diyerek sözlerini tamamladı.