Mühendislik Onuru Yok Sayılamaz!

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun, kamuda ve belediyelerde çalışan mühendislerin sorunlarına yönelik 12 Eylül 2025 tarihli açıklaması.

Eklenme Tarihi: 12/09/2025

Mühendislik yalnızca teknik bilgi ve beceriye dayalı bir uğraş değil; aynı zamanda yüksek toplumsal sorumluluk bilinciyle kamusal yararı önceleyen bir meslek koludur. Kamu yararını gözetmek, toplumsal gelişmenin ve demokratik, adil bir toplum inşa etmenin temelini oluşturur. Mühendisler üretimin parçası oldukları her alanda bu sorumluluğu taşıyarak hareket etmek zorundadır. Ancak bu anlayışın yaşama geçebilmesi için yalnızca mühendislerin değil, merkezi ve yerel yönetimlerin de programlarını kamu yararı, liyakat ve toplumsal ihtiyaçlar temelinde oluşturması gerekir.

Ancak ne yazık ki ülkemizin kalkınmasında, kentlerimizin güvenli ve yaşanabilir biçimde inşasında en büyük sorumluluklardan birini üstlenen inşaat mühendisleri, bugün hak ettikleri değeri görememektedir. Bugün uygulanan politikalar mühendis emeğini değersizleştirmekte, piyasaya bağımlı hale getirmekte ve kamusal hizmeti taşeronlaştırmaktadır. Kamu kurumlarında asli görev olan mühendislik hizmetleri; iştirak şirketler, taşeron firmalar veya geçici sözleşmeler aracılığıyla yürütülmekte, bu durum hem emeği güvencesiz kılmakta hem de toplumsal güvenliği tehlikeye atmaktadır.

Mühendislik hizmetlerinin halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması konusunda hayati alanlar olduğu, yaşadığımız afetlerden sonra ne yazık ki acı bir şekilde yeniden görülmüştür. Bilhassa kamu gücü marifetiyle sunulması gereken mühendislik hizmetlerinin önemi daha iyi anlaşılmış olmalıdır. Oysa, kamuda görev yapan ve bu kadar kritik rolü bulunan meslektaşlarımızın özlük hakları ile çalışma koşulları tartışma konusudur.

Özel sektörde çalışan mühendislerin güvence altında olmamasının, yeterli istihdam sağlanmamasının, denetim mekanizmalarının işlevsiz olmasının acı gerçekleri ile defalarca yüzleşirken; kamu sektöründe çalışan mühendislerin de bu güvencesizliğe itilmesi, kamu işlerinin de bu işlevsiz mekanizmaya evrilmesi başka acılar yaşatmaktan öteye ulaşamayacaktır. Kamu yararı gözetilmeden, piyasa çıkarları öncelenerek oluşturulan bu sistem; can ve mal kayıplarına, anti-demokratik uygulamalara ve emek sömürüsüne yol açmaktan başka bir sonuç üretmemektedir.

Meslektaşlarımızın iş güvencesi sağlanmalı; baskı ve mobbing uygulamalarına karşı hem yasal hem de kurumsal önlemler alınmalıdır. Demokratik ve özgür bir çalışma ortamı sağlanmadıkça mühendislerin mesleki iradesi ortaya çıkamayacaktır.

Toplumun geleceğini doğrudan şekillendiren mühendisler, insanca yaşam koşullarını, güvenceli istihdamı ve meslek onuruna yaraşır bir geleceği hak etmektedir. Bugün hâlâ ek gösterge ve ek ödeme oranları yetersizdir, gelir vergisi dilimleri mühendisleri mağdur etmektedir, risk ve sorumluluk tazminatları mesleğin yüklediği ağır sorumluluklarla bağdaşmamaktadır. Ücretler erimekte, emeklilik güvencesi ortadan kalkmakta, mühendis emeği her geçen gün daha fazla değersizleşmektedir. Kamuda çalışan meslektaşlarımız yıllar içinde ekonomik haklarında büyük kayba uğramış, emekliliklerine etki eden hakları da diğer kamu görevlilerinin bir hayli gerisinde kalmıştır.

Oysa mühendis emeğinin korunması yalnızca bir meslek grubu için değil, toplumun tamamı için bir güvence demektir. Çünkü mühendislik hizmetleri; afetlere dirençli kentlerin, güvenli yapıların, sağlıklı altyapıların, yani halkın yaşam hakkının teminatıdır.

Bunun bir yönü de merkezi yönetim kadar yerel yönetimlerdir. Belediyelerin görev ve sorumlulukları kapsamında altyapı hizmetleri, sosyal donatıların ruhsatlandırılması ve denetlenmesi gibi faaliyetler yer almaktadır. Belediyelerde yeterli sayıda ve nitelikte inşaat mühendisi bulunmaması, mühendislik hizmetlerinin taşeron aracılığıyla veya güvencesiz koşullarda mühendis istihdam ederek sağlanması büyük bir eksikliktir ve yapı güvenliği konusunda önemli bir tehdit oluşturmaktadır.

İhtiyacın çok gerisinde kalan mühendis istihdamı, bir yandan hizmetin niteliğini düşürmekte, diğer yandan eşitsizlikleri arttırmaktadır. İnşaat mühendisleri, kamuda bir yanda taşeron, bir yanda sözleşmeli güvencesiz istihdam politikaları ile çalıştırılırken, diğer yanda asli görevleri yerine getiren kamu mühendislerinin ekonomik sorunlarla baş başa bırakılması kabul edilemez bir emek sömürüsüdür. Ayrıca kamu hizmeti üreten kurumlar, memur mühendis personel eliyle yapılması gereken işleri taşeron mühendis istihdam ederek gerçekleştirmekten vazgeçmeli, liyakat esaslı ve yeterli sayıda mühendis kadrolarıyla güvenceli istihdamı hayata geçirmelidir.

Eşit işe eşit ücret anlayışı hâkim kılınmalı, iştiraklerde çalışan mühendislerin emeği güvencesizlikten kurtarılmalı, özlük hakları kamucu bir bakış açısıyla güçlendirilmelidir.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak bir kez daha vurguluyoruz: Taleplerimiz lütuf değil, emeğin ve kamusal yararın doğal gereğidir. Kamu mühendisleri hak ettikleri değeri alana, mühendislik emeği güvenceli ve onurlu bir zeminde buluşana kadar mücadelemizin süreceğini kamuoyuna saygıyla duyururuz.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

 

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası