"Dersim Dört Fay İçinde...": Depreme Dirençli Kentler Paneli Gerçekleştirildi
Eklenme Tarihi: 17/09/2025
TMMOB Tunceli İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen "Dersim Dört Fay İçinde...: Depreme Dirençli Kentler Paneli" 13 Eylül 2025 tarihinde Tunceli'de Hüseyin Güntaş Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Selçuk Uluata’nın da konuşmacı olarak yer aldığı Panel; TMMOB Tunceli İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Uğur Beycan, TMMOB Mardin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Dıyar Kut ve TMMOB önceki dönem Genel Sekreteri Dersim Gül'ün açılış konuşmalarıyla başladı.
Açılışta; 6 Şubat depremlerinde yitirdikleri on binlerce insanın acı yükünü omuzlarında taşıdıklarını ifade eden TMMOB Tunceli İKK Sekreteri Uğur Beycan, “Depremle ilgili herhangi bir yüzleşme, hesaplaşma ve bilimi, tekniği, rasyonaliteyi, aklı esas alan bir iktidar yaklaşımıyla kentlerimizi depreme dirençli hale getirme yaklaşımı henüz geliştirilmedi. Olası bir afet anında iktidar sadece kendi itibarını koruma gerçekliği üzerinden siyaseti şekillendiriyor” diye belirtti.
Depremin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen yaraların halen sarılmadığını belirten TMMOB Mardin İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Dıyar Kut, “Halkımız konteynırlarda yaşamaya mahkum bırakılmıştır. Birçok meslektaşımız soruşturma geçirip tutuklanırken müteahhitler, ilgili kurum yetkilileri herhangi bir yaptırıma tabi tutulmamıştır. Depremin faturası meslektaşlarımıza kesilmiştir. Yıkılan kentlerin yerine yenileri inşa edilmemiştir. Bu AKP hükümetinin yürüttüğü politikaların sonucudur. Deprem bölgesinde yaşayan halkımızın sorunlarının unutulmaması ve sorunların çözümü için çaba gösterilmesi gerektiğini hükümete iletiyoruz” dedi.
TMMOB önceki dönem Genel Sekreteri Dersim Gül; "Eğer yaşadıkları ülkenin deprem gerçekliği varsa ülkeyi yönetenlerden ona göre çalışma beklenir. Elbette yurttaş olarak bizlerin de yani toplumun da görevleri vardır. Ama öncelikli olarak biz kamudan düzenleme ve uygulama görmek isteriz. Kamu kurumlarında, yerel idarelerde, meslek kuruluşlarında bu düzenlemenin hayata geçirilmesiyle ilgili bir uygulama bütünlüğü bekleriz ama bu uygulama bütünlüğünü göremiyoruz. Meslek kuruluşları yok sayılıyor. Ülkeyi yöneten bu aklın depreme Dersim’i ve Türkiye’yi hazırlayamayacağı, deprem gerçekliğine uygun olarak dönüştüremeyeceği açıktır” diye konuştu.
Panelin moderatörlüğünü Zeynep Güler Canpolat üstlendi. İlk Panelist Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Türkiye diri fay haritasına bakıldığında 5 ve üzeri deprem üretme potansiyeline sahip çok sayıda fay söz konusu. 24 kentimiz doğrudan fay zonu üzerine oturuyor. 110 ilçe 500’ü aşkın mahalle veya köy yerleşim birimi de fay üzerinde oturuyor. Deprem risk azaltma yasası 1976’da, fay yasası 1972 yılında çıkmış. Afet Acil Durum ve Planlama Yasası 1977’de çıkmış. Güçlü bir kurumsal altyapımız söz konusu değil. İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir başkanlıkla bizim Türkiye’deki afet gerçekliğini yönetebilme şansımız yok. Tedbirleri kararlılıkla uygulayan bir siyaset söz konusu değil. Yani rantı görünce hemen yamulan bir siyaset anlayışımız söz konusu” dedi.
Tunceli’nin deprem riskinin yüksek olduğu yerlerden bir tanesi olduğunu vurgulayan ikinci Panelist Jeofizik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Kart, “Tunceli’nin kuzeyinde Kuzeydoğu Fay Hattı, güneyinde Doğu Anadolu Fay Hattı, yine Güney cephesinde yakın mesafelerde bulunan Ovacık, Malatya ve Nazimiye fay zonları da yakın zamanda işte deprem oluşum periyotlarını tamamlamış ve her an bir deprem yaşayacakmış gibi hazırda bekleyen faylarımız. En büyük risklerden bir tanesi Kuzey Anadolu fay zonu. Bu fay zonunun yaklaşık 1200 km uzunluğunda sağ yana öteleme sahip. Genel olarak birkaç yüz metre ile 10 km arasında değişen genişlikte bir zon şeklinde gelişmiş doğrultu atımlı bir fay sistemidir. Kuzey Anadolu fayı geçmişte çok sayıda yıkıcı depremler üretmiştir. Bunların en büyüklerinden bir tanesi 1939 Büyük Erzincan depremi. Deprem dinamik bir harekettir. Bu dinamik hareketlere dayanıklı yapı tasarımı ve dirençli kentler inşa etmek istiyorsak mutlaka her yapının oturacağı yerin dinamik parametreleri jeofizik araştırmalar ile belirlenmelidir. Yapılaşma jeofiziği ve yapı jeofiziği çalışmalarındaki gelişmeler dikkate alınarak ilgili yönetmeliklere bu çalışmaların daha ayrıntılı olarak dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak bu çalışmalar dahil edilerek depreme dayanıklı yapı tasarımı sağlanır ve doğa kaynaklı afetlerden etkilenmeyen dirençli kentler inşa edebiliriz” diye belirtti.
Üçüncü Panelist İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2. Başkanı Selçuk Uluata, depremden hiçbir şekilde ders alınmadığını ifade ederek “Bunlarla hepimizin yüzleşmesi gerekiyor. En son Maraş depremi oldu, ne ders aldık? 30 yıllık tespitimiz var zaten. Bizde tespitte ve bilimsel olarak bir sorun yok. Yasa yönetmeliklerimizde de bakarsanız sorun yok. Bu bir beka sorunu değil. Bu bir devlet sorunu. Kaymakamın ve belediye meclis üyelerinin görevi orada yaşayan insanlara yoldaşlık etmek ve sorunlarına çözüm üretmektir. TMMOB’nin görevi devlete, kurumlara destek olmak, yardımda bulunmak. Ancak devlet uygulamalarında biz bunu görmedik; hiçbir afette bu süreci yaşamadık” diye vurguladı.
Dördüncü Panelist Şehir Plancıları Odası Tunceli Temsilcisi Umut Kork, “Dersim’in dağlık ve engebeli bir araziye sahip oluşu hem deprem öncesinde planlamayı zorlaştırmakta hem de deprem sonrasında afet yönetimini ve koordinasyonuyla birlikte tahliye ve müdahaleyi de zorlaştırmaktadır. Yeni deprem yönetmeliğine uygun, dayanıklı konut projelerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Tabii burada rantı önceleyen değil de insan yaşamını ve doğayı öne çıkaran dönüşümler gereklidir. Yine alternatif tahliye yolları, şehir içinde ve kırsalda acil durumda kullanılabilecek ek güzergahların planlanması gerekmektedir. Sağlık alanında da acil müdahale altyapısının geliştirilmesi, hastane kapasitesinin arttırılması gerekmektedir. Toplumun afet bilincinin arttırılması gerekmektedir. Bunun içinde halka yönelik deprem tatbikatları ve eğitim programları yaygınlaştırılmalıdır. Doğa ile uyumlu planlama, dağlık coğrafyaya uygun riski azaltıcı şehir planları geliştirilmelidir” diye konuştu.
Son olarak deprem konusunda kanıksama olayının yaşanmaması gerektiğini vurgulayan beşinci Panelist Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği Temsilcisi Hasan Basri Yorulmaz şunları dile getirdi: “Nereden başlamalı sorusu burada çok önemli. Biz yerel düzeyde faaliyet gösteren siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları toplumun bilinçlendirilmesinde öncü rol oynamalıyız. Halkı bilinçlendirmemiz lazım. Risk yönetiminde hazırlık, zarar azaltma, müdahale ve sonrasında bir iyileştirme dönemi var. Burada risk yönetimi koruma mantığını barındırıyor. Kriz yönetimi düzeltme, biz korumayı gerçekleştirmediğimiz zaman zaten düzeltmeyi de bir türlü gerçekleştiremiyoruz.”
Panel, soru-cevap bölümüyle sona erdi.