Siyasi İrade Öğrencilerin Özgürlüklerini Kısıtlamak Yerine, Yaşam Koşullarını İyileştirmeye Odaklanmalıdır!

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun yeni eğitim-öğretim dönemi öncesi öğrencilerin sorunları hakkında 23 Eylül 2025 tarihli açıklaması.

Eklenme Tarihi: 23/09/2025

Ülke ekonomisinde yaşanan olumsuz gelişmeler, özellikle son yıllarda şiddetlenerek artan yoksullaşma toplumun tamamını derinden etkilerken, ortaya çıkan ekonomik yıkımın en çok sarstığı kesimlerden biri de üniversite öğrencileri olmuştur.

Türkiye’de üniversite öğrencilerinin barınma ve beslenme başta olmak üzere en temel ihtiyaçları her geçen yıl daha da ağırlaşan kronik sorunlar haline gelmiş, zor şartlar altında eğitimlerini tamamlamaya çalışan öğrenciler bir yandan da kötü yaşam koşullarıyla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır.

Bir ülkenin geleceğini öngörmek için o ülkenin gençlerine reva gördüğü yaşam standartlarına bakmak gerekir. Türkiye’de üniversite gençliği, okurken bir yandan da çalışmak zorunda bırakılmakta, yetersiz ve sağlıksız beslenmekte, hatta başını sokacak bir oda bile bulamamaktadır. Üstelik konunun asıl muhatabı olan siyasi irade sorunu çözmek bir yana, Meclis’ten geçirdiği kanunla beraber, belediyelerin öğrenci yurdu açma yetkisini kaldırarak işi daha da içinden çıkılmaz hale sokmuştur.

Bugün öğrenciler yetersiz devlet yurtları, yüksek maliyetli özel yurtlar ve fahiş konut kiraları karşısında eğitim hayatlarını sürdürmekte zorlanmaktadır. 2000’li yılların başlarında 74 olan üniversite sayısı “her ile bir üniversite” denilerek bugün 208’e kadar çıkarılmış, öğrenci sayısı da buna paralel olarak 1,8 milyondan 7 milyonun üzerine çıkmıştır. Oysa yurt sayısı ve kapasitesi aynı oranda artmamış, halihazırda Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü (KYK) yurtlarının kapasitesi 1 milyonun altında kalmıştır.

Özellikle farklı şehirlerden okumaya gelen öğrencilerin ilk tercihi KYK yurtları olmaktadır. Oysa mevcut kapasite, üniversite öğrencilerinin sayısını karşılamakta bir hayli yetersizdir. Son yıllarda yurt kapasiteleri artırılsa da bu artış çoğunlukla, dört kişilik odaların beş kişilik hale getirilmesi gibi aynı odalarda yatak sayısının artırılması yoluyla sağlanmış, öğrencilerin yaşam alanları daraltılmış; ders çalışma, kişisel eşyalarını saklama ve günlük ihtiyaçlarını karşılama imkanları sınırlandırılmıştır. Yemekhane, çamaşırhane ve ortak alanlarda yaşanan yoğunluk, barınma koşullarını daha da zorlaştırırken, öğrencilerin yemeklerin kalitesine yönelik şikayetleri ise çoğu zaman dikkate alınmamıştır.

KYK yurtlarında yer bulamayan öğrenciler, zorunlu olarak özel yurtlara yönelmek zorunda kalmaktadır. Ancak özel yurtların ücretleri, neredeyse bir ev kirası düzeyine çıkmış durumdadır. Küçük ve kalabalık odalar, yüksek fiyatlarla birleştiğinde öğrenciler ve aileleri üzerinde ağır bir ekonomik yük oluşmaktadır. Bazı özel yurtlarda, öğrencilerin rızası dışında odaların kısa süreli kiralanması gibi uygulamalar da barınma güvenliğini ve mahremiyetini zedelemektedir.

Öğrenciler için üçüncü seçenek olan ev kiralama imkânı da giderek daha ulaşılmaz hale gelmektedir. Büyükşehirlerde kiralar, öğrencilerin bütçesini aşmakta; güvenlik ve deprem riski taşıyan bölgelerde düşük standartlı evlere yönelmek zorunda kalan öğrenciler ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Emlakçıların ve ev sahiplerinin öğrencilere yönelik olumsuz tavırları da bu süreci daha da zorlaştırmaktadır.

Öte yandan devlet yurtlarından yararlanamayan, parası özel yurtlara veya ev kiralamaya yetmeyen öğrenciler siyasi iktidarın politikalarının da desteğiyle yol bulan tarikat ve cemaat yurtlarına mahkûm edilmektedir.

Öğrencilerin barınma hakkına erişememesi, yurt ve üniversite yemekhanelerindeki pahalı ve kalitesiz yemekler öğrencilerin yaşam standartlarını düşürdüğü gibi aynı zamanda eğitim hakkını da tehdit eden bir durumdur. Birçok öğrenci geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalmakta, bu da akademik başarılarını olumsuz etkilemektedir.

Bir yandan ekonomik sorunlarla bir yandan yetersiz derslikler, kütüphaneler gibi gerekli altyapıdan yoksun üniversitelerde akademik sorunlarla mücadele eden öğrenciler bir diğer yandan da üniversitelerdeki düşünce ve ifade özgürlüğünün engellenmesi, akademinin siyasi iktidarın boyunduruğu altına sokulması gibi özgürlüklerinin kısıtlanması ile de karşı karşıyadır. Bu sorunlara ve hak ihlallerine karşı sesini çıkaran öğrenciler ise soruşturmalar, disiplin cezaları hatta tutuklu yargılamalar gibi despotça uygulamalarla sindirilmeye çalışılmaktadır.

Hepimizin geleceği olan öğrencilerimizin yaşadığı sorunlar, ülkenin geleceğine de gölge düşürmektedir. Siyasi iradenin, öğrencilerin düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüklerini kısıtlamak yerine; barınma ve beslenme başta olmak üzere en temel sorunlarının çözümüne yönelik adımlar atması gerektiğini önemle vurguluyoruz.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası