Basın Açıklaması: 5. Yılında İzmir Depremi
Eklenme Tarihi: 30/10/2025
30 Ekim Depremi’nin 5. Yıl dönümünde Şubemiz tarafından bir basın açıklaması yapıldı.
Açıklamanın Şube Başkanımız Bengi Atak tarafından yapıldığı basın toplantısına İMO Yönetim Kurulu Üyesi Jale Alel ile Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Ali Sançmış katıldı.
-------------------------
Basın Açıklaması:
30 Ekim 2020 Depreminin 5. Yılında
DEPREMLERİN AFETE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN GERÇEK ADIMLAR
ATILMALIDIR
Beş yıl önce, 30 Ekim 2020’de İzmir’de meydana gelen
depremde 117 yurttaşımızı kaybettik.
O gün, “bir daha yaşanmasın” dedik. Ancak üzerinden üç yıl bile geçmeden,
ülkemiz 6 Şubat 2023 depremlerinde on binlerce yurttaşını yitirdi.
Bugün, afetlere dönüşen depremler zincirinin ortasında hâlâ aynı
soruları sormak zorundayız:
Yapı stoğumuz ne kadar güvenli? Hangi sözler tutuldu, hangileri unutuldu?
Ve sadece büyük depremlerle değil; daha dün Gebze’de 2012
yılında yapılmış bir bina deprem bile olmadan, devrilerek göçtü.
Bu olay, ülkemizde yapı üretim sürecinin hâlâ bilimsel ve teknik gereklerden
uzak yürütüldüğünün, “yeni bina = güvenli bina” denkleminin bir yanılgı
olduğunun göstergesidir.
Artık hiçbirimizin bahanesi yok.
Deprem kader değildir; ihmalkârlığın, denetimsizliğin ve unutkanlığın
sonucudur. Çıkış yolu “deprem ne zaman olacak?” sorusunda değil; “biz hazır
mıyız, daha neyi bekliyoruz?” sorularına alınacak cevaplardadır.
SORUYORUZ:
- İzmir’de ilk ve orta dereceli okullar ile
üniversitelere ait binalar ne kadar güvenli?
- Hastanelerimiz olası bir depremde hizmet
verebilecek durumda mı?
- Kentin yolları, köprüleri, viyadükleri,
iskeleleri , altyapısı olası bir sarsıntıya hazır mı?
- Deprem sonrası kullanılması gereken kamu binaları ve
toplanma alanları gerçekten güvenli ve yeterli mi?
- 30 Ekim 2020 depreminden sonra orta hasarlı
olarak belirlenen binalardan ne kadarı güçlendirildi ya da dönüştürüldü ?
Beş yıl geçti.
Bu soruların yanıtlarını hâlâ bilmiyor olmamız, kendi kendimize hazırladığımız
bir felaket tablosudur.
YASAMA VE YÜRÜTME ORGANLARINA ÇAĞRIMIZDIR:
- Ülkemizde
başta kamu kurumları, hastaneler, üniversiteler, eğitim kurumları olmak
üzere tüm yapı stokunun mevcut durumunun hızlı değerlendirilmesi yapılmalı
ve bu bilgi şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
- Özellikle
bilim insanları tarafından öncelik taşıdığı ifade edilen konutların
güçlendirilmesi/ yenilenmesine ilişkin teşvik edici, kolaylaştırıcı destek
adımları atılmalıdır.
- Sağlıklı
bir çevrede, güvenli yapılarda
yaşam hakkını önceleyen bir bakışla kamu gücünü ortaya koyan “acil eylem planları” hazırlanmalı ve
uygulanmalıdır.
- Periyodik
yapı
kontrolleri ile yapı güvenliği ve denetimi, asansör ve
taşıtlarda olduğu gibi zorunlu ve düzenli hale getirilmelidir. - İmar
affı ve istisnai uygulamalar tamamen kaldırılmalı; hiçbir yapı keyfi
uygulamalarla güvenlik riski altında bırakılmamalıdır.
- İnşaatlarda
çalışan ustalara yönelik düzenlenen eğitimler kâğıt üzerinde kalmamalı, aldıkları
sorumlulukların bilincinde olduklarını ifade eden belgeler düzenlenerek
imzalamaları ile garanti altına alınmalıdır.
- Yerel
yönetimlerde betonarme projelerini kontrol eden ve onaylayan personelin
sadece ve mutlaka konusunda yetkin inşaat mühendisi olması
sağlanmalıdır. Bir yapı için düzenlenen yapı kullanım izin belgelerinin
ciddiyetinin sadece üzerinde bulunan imzalardan kaynaklanmadığı
bilinmelidir.
- Müteahhitlik
yasası ciddiyetle ele alınmalı, yapı üretim süreçlerinde ilgili meslek
disiplinlerindeki uzmanlar söz sahibi olacak yetkilerle donatılmalı, bu
konuda iş deneyimi olmayan firma ve kişilere müteahhitlik yetki belgesi
verilmemelidir.
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞINA
ÇAĞRIMIZDIR:
Yapı üretim sürecinde yetkin mühendislik uygulamaları
güvence altına alınmalıdır.
Şantiye şefliği düzenlemesinin yürürlüğe girmesi yıllardır erteleniyor.
Her erteleme, bir sonraki afette ödenecek yeni bir bedel anlamına geliyor.
Yapı denetiminin kamusal bir görev olduğu kabul edilmeli,
sistem bu bakışla yeniden kurgulanmalıdır.
Yapı denetimde görevli inşaat mühendislerinin mesleki bilgi
birikimlerinin güncel olması adına sürekli meslek içi eğitim programları hayata
geçirilmelidir.
Kentlerin mevcut durumunu ortaya koyacak Yapı Stoku
Envanteri tamamlanmalı; sadece dönüşüm değil, güçlendirme
politikaları da sistematik hale getirilmelidir.
Vatandaş yaşam hakkı için piyasa koşullarına mahkûm edilmemeli, devlet destekli
finansal mekanizmalar hayata geçirilmelidir.
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINA ÇAĞRIMIZDIR:
Depreme dayanıklı kentlerin ilk adımı, nitelikli mühendislik
eğitimidir.
Üniversiteler, bilimsel, teknik ve etik açıdan güçlü mezunlar yetiştirmekle
sorumludur.
Laboratuvarı, altyapısı, akademik kadrosu yetersiz bölümler kapatılmalı,
fakülte kapasiteleri gözden geçirmelidir.
Ayrıca yıllardır dile getirdiğimiz gibi, inşaat
mühendisliği bölümlerine girişte uygulanan 300.000 başarı sırası şartı vakit
kaybetmeden 50.000’e çekilmelidir.
Can güvenliğini doğrudan etkileyen bir meslek, asgari nitelik gözetilmeden
sürdürülemez.
Eğitimin niteliği düşerse, binaların güvenliği deazalır.
Bu konuda yükseköğretim kurumlarına ve Yükseköğretim Kurulu’na çağrımız nettir:
Yetkin mühendislik, nitelikli eğitimle başlar.
MESLEKTAŞLARIMIZA ÇAĞRIMIZDIR:
Toplumun bize duyduğu güven, bizim mühendisliğe
gösterdiğimiz özenle ölçülür.
Her bir meslektaşımız, imzasının sadece bir binanın inşaası için değil, yaşamın
güvenliği için atıldığını unutmamalıdır.
Etik değerlere, mesleki denetime, teknik yeterliliğe sıkı sıkıya bağlı kalmak;
yetkinliği sürekli geliştirmek hepimizin ortak sorumluluğudur.
Odamızın “Her Şantiyeye Bir Şef” kampanyasında da
vurguladığı gibi, her projede sahada tam zamanlı mühendis varlığı hayat
kurtarır.
Bu çağrımızı yineliyoruz: Mühendislik bir imza değil, bir sorumluluktur.
UNUTMAK, NORMALLEŞMEK DEĞİL; YENİDEN RİSK ALMAKTIR
Her büyük felaketten sonra aynı sözler söyleniyor: “Bir daha
yaşanmayacak.”
Ama ders almak, söylemekle değil, harekete geçmekle mümkündür.
Artık kayıplarımızı sadece anmak değil, onlardan doğan sorumlulukları yerine
getirmek zorundayız.
İzmir’in ve Türkiye’nin tüm kentlerinin, bilimle,
planlamayla ve yetkin mühendislikle güvenli hale gelmesi mümkündür.
Bunun için unutmaya, ertelemeye, göstermelik önlemlere artık yer yoktur.
30 Ekim 2020’de kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile
anıyor konunun tüm paydaşlarını göreve davet ediyoruz;
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak, bilimin ve mühendisliğin
rehberliğinde, kamu yararını esas alarak güvenli bir gelecek için mücadelemizi
kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha yineliyoruz.
30 Ekim 2025
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu