GELENEKSEL ODA YEMEĞİ

Odanın 59. Kuruluş yıldönümü yemeği ve meslekte 40. ve 25. yıllarını dolduran üyelerin plaket töreni 11 Ocak 2014 tarihinde Anemon Otel?de gerçekleştirildi.

Eklenme Tarihi: 11/03/2014

İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası`nın kuruluş yıldönümünde her yıl geleneksel olarak düzenlediği Oda Yemeğini 11 Ocak 2014 tarihinde Anemon Otel`de gerçekleştirdi. Geceye Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet ATAÇ, Çifteler Belediye Başkanı Metin ÖZEN, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Hasan GÖNEN, Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tuncay DÖĞEROĞLU, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Eşref ÜNLÜOĞLU,  diğer meslek odalarının yöneticileri  ile yüzlerce davetlinin katıldığı gecede meslekte 40. ve 25. yıllarını dolduran üyelere onur belgesi, rozet ve plaketleri takdim edildi. Gecede konuşan İMO Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Fercan YAVUZ,

"     Tepebaşı ve Çifteler Belediyelerimizin Sayın Başkanları,

Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin Saygıdeğer Rektörü,

Fakültelerimizin değerli Dekan ve Bölüm Başkanları,

Meslek odalarının yöneticisi dostlarımız,

Basınımızın değerli temsilcileri,

Sevgili meslektaşlarım,

Değerli konuklar,

İnşaat Mühendisleri Odamızın kuruluş yıldönümüne hoş geldiniz. Hepinizi Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu adına saygıyla, sevgiyle, dostlukla selamlıyorum.

Bundan 59 yıl önce, odamızın temellerini atan meslek büyüklerimize ve bugün İnşaat Mühendisleri Odasını toplumun en saygın kurumlarından biri haline gelmesi için katkı koyan, emek veren üyelerimize şükranlarımızı sunuyorum.

Kuruluş günü yemeklerimizde üyelerimiz bizden kısa bir değerlendirme beklerler. Bizde son on iki ay içinde ülke, kent ve meslekle ilgili gelişmeleri konuklarımızla paylaşırız bu geleneği bu akşam da bozmayacağız.

SAYGIDEĞER KONUKLAR

Türkiye 17 Aralıkta bugüne kadar görülmemiş büyüklükte bir siyasi depremle sarsıldı. Depremin çok şiddetli artçıları bugün devam ediyor üstelik pek duracak gibi de görünmüyor. Biraz önce izledik HSYK ile ilgili komisyondaki küfür ve tekmeleri.17 Ağustos Marmara depremi ülkenin fiziki yapısını, 17 Aralık Ankara depremi ise hukuk devletini alt üst etti. Ülkemizdeki devlet güçleri arasındaki amansız çekişme yirmi gün önce iyicene su yüzüne çıktı. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, kuvvetlerin ilkesiz çatışmasına döndü. Kavganın taraflarının kiminin yurtiçinde, kiminin ise okyanus ötesinde olduğu söyleniyor. dolayısıyla Bu savaşta kullanılan silahlar da çok ilginç. Adına teknik takip denilen, telefon dinlemeler,gizli video kayıtları, meslek odalarına böcek tabir edilen cihaz yerleştirmeler, sahte olduğu iddia edilen CDler ile verilen mahkûmiyet kararları, gerçek âlemde cumhurbaşkanına yazılan mektuplar, siber âlemde dakika başı atılan tweetler, toplu polis tayinleri, yerleri değiştirilen savcılar, mahkemeler hakkında suç duyurusunda bulunan Genelkurmay, ne ararsanız var.  Otuz iki kısım tekmili birden. Yardım kamyonları ve yolcu otobüslerinden patlayıcı çıkması ise hepimiz için sıradan bir haber haline geldi. Gündem günde üç kere değişiyor yadırgamıyoruz.

 Altı şehit veren Gezinin çapulcuları sahneden indirildi, onların yerine politikacılar, emniyetçiler, hukukçuların başrolde olduğu yeni bir proje vizyona kondu. Bir tarafta bunlar olurken diğer taraf yepyeni bir koalisyona imza atıp yılın modasını yarattı. Kemalist Cemaatciler. Mühendislik tabiri ile söylersek böyle bir kompozit (birbirinden tamamen farklı iki malzemenin dış kuvvetler altında bir araya gelerek beraber çalışması)

yapı önümüzdeki iki seçimi de kazanma hesabı yapıyor. Bu ilişki, her iki taraftan da pek çok kişinin yüreklerini kanatsa da hayata geçmiş durumda. Emin olunuz,  bu seçimlerde siyaset ?ticaret ekseninde saman altından su yürüten öyle renkli kişiler göreceğiz ki onları tanımlamaya gökkuşağının renkleri bile az gelecek.

Çok kanallı ancak tek sesli medyamızca bize dayatılan bu haberleri pür dikkat izliyoruz. Ancak; kazanmadan harcadığımızı,  Doların iki lirayı geçip, Euronun üç liraya yaklaştığını,  borsanın 2/3 nün yabancıların elinde olduğunu, parayı çekerlerse Yunanistan`a döneceğimizi, Dünyanın en pahalı benzinini kullandığımızı, ayda iki milyon adet cep telefonu tükettiğimizi, gırtlağa kadar banka borcumuzun olduğunu, sürekli şişirilen emlak balonu ile arsa fiyatlarının uçtuğunu, konut fiyatlarının çılgınca yükseldiğini,  ise gözden kaçırıyoruz.

DEĞERLİ DOSTLAR

Tüketimin, tek statü sembolü olduğu günümüzde her şeyi taleplerin belirlediği aşikârdır. Böyle bir ortamda imar, ulaştırma, kentsel dönüşüm, çevre, yenilenebilir enerji gibi mesleğimizi ve toplumu doğrudan ilgilendiren konulardaki çözümlerin çok kolay olmadığını biliyoruz. Kentlere olan göç ve nüfus artışını da buna eklerseniz problemin boyutlarının çok büyüdüğünü görmek hiç de zor değildir. Ancak yaşanabilir bir kent yaratmak için planlı davranmaktan başka çareyi de biz bilmiyoruz.

Peki, saydığımız sorunları çözmek imkânsız mı? Kesinlikle değil. Yöneticilerimiz, her şeyi bilemeyeceklerini kabul edip, önce planlayıp sonra yola çıktıkları ve kendileri gibi düşünmeyenlere karşı kan davası gütmekten vazgeçip onları dinlemeye başladıkları gün en önemli adımı atmış oluruz. Kent özelinde ise, Yaşadığı şehir için hayalleri ve projeleri olan, bunları planlı şekilde hayata geçirecek belediye başkanları ve bu şehri ayna gibi yansıtacak yetkin kişilerden oluşan belediye meclis üyelerini seçebilirsek sorunları yarı yarıya çözdük demektir. Parti disiplini adı altında imarla ilgili yakışıksızlıkları halının altına süpüren, yolların güzergâhını değiştirmek için her türlü taklayı atanları başımıza getirdik mi, markalı konut ya da itibarlı siteler adı altında betondan oluşan çöller yaratırız. Hâlbuki Eskişehir kent koridorları ve kent havzalarına öncülük edecek bir kapasiteye sahiptir. Ve bunu başarmak zorundadır. Dolayısıyla önümüzdeki seçim sürecini çok önemsiyoruz.

Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği açısından önemli olan çevre sorunları ise kimsenin gündeminde değil şu günlerde? Köprübaşı`ndaki kentsel dönüşüm alanındaki yıkımlardan 1.000.000 ton atık çıkacağını tahmin ediyoruz. Bunların depolanmasının çok büyük bir sektör oluşturacağı ve sektörün zor kontrol edileceği kesin. Bunlar, parklarda gezinenlere pek benzemiyor. Çıkarlarına dokunursanız yüzlerce kamyonla FSM köprüsünün üzerine çıkıp rezonans yaratacak kadar sallayıverirler. Üç saat içinde, üç bakan toplanıp dediklerini yaparsınız kuzu kuzu. Eskişehir`de de çevre açısından durumun ne olacağını göreceğiz. Kent olarak geçmişteki sicilimiz çok parlak değil bu konuda. Vişnelik mahallesinde vişne ağaçları yerine Vişne Evleri, Karabayır Bağları`nda üzüm asmaları yerine villalar, Bademlik`te badem ağaçları yerine lojmanlar ve sosyal tesisler var. Kent içinde ve çevresinde tarımsal nitelikteki yerlerin de çok az ömrü kaldı. Buralardan yakın zamanda gübre kokusu mu yoksa daha pis kokular mı çıkacak hep birlikte göreceğiz.

Ülkede şeffaf bir anlayış sergileyen yönetici sayısı yok denecek kadar az. Yönetici buna yatkın olsa da etrafı izin vermiyor. Bu durumda da ya olumsuzluklar ya da dedikodular konuşuluyor. Yapılan güzel şeyler hep ikinci planda kalıyor. Örneğin bu kentte Kamu ve TOKİ hariç olmak üzere 1999 yılından bugüne kadar 20.500.000 m2 yeni inşaat için izin alındı. Bu inşaatların yaklaşık 5.000.000 m2si çeşitli aşamalarda devam ediyor. Tamamlandıklarında, kentteki yapı stokumuzun neredeyse yüzde otuzu yenilenerek deprem güvenliği açısından ciddi bir mesafe alınmış olacak. Bu çok yeni bir tespittir ve Eskişehir 6306 sayılı kentsel dönüşüm kanununun hedeflerini çoktan yakalamıştır. Seçilecek belediye başkanlarımızın bu durumu göz önüne alacağını umuyoruz. Yine aynı periyotta bu kent, tramvay, hızlı tren ve bölünmüş yolları kullanmaya başladı bunları görmezlikten gelmiyoruz. Bizim isteklerimizin özeti hem doğru işi yapmak -hem de işi doğru yapmak. Eskişehir için bu mantıkla bir çivi çakanı ya da taş üstüne taş koyanı başımıza taç ederiz

SEVGİLİ MESLEKTAŞLARIM

Hocalarımızı burada bulmuşken mesleğimizin geleceği ile ilgili bir endişemizi de sizinle paylaşmak istiyorum. İnşaat mühendisliği eğitimi veren programların sayısı 110`nu, bu programlara her yıl alınan öğrenci sayısı ise 10.000 aştı. Ülkede altı yıl önce 280.000 olan mimar ve mühendis mevcudu bugün 450.000 lere yaklaştı.(100.000 ni inşaat mühendisi) Çok çarpıcı bir örnek olduğunu düşünüyorum: şubemizde kayıtlı üye sayısı 1350 kişi; Kentteki iki üniversitenin inşaat bölümlerindeki öğrenci sayısı ise 1550. Bu kadar kalabalık bir topluluğa ne hoca ne de fiziki mekân yetişir. Bizim üniversitelerimizin durumu çok iyi, dört asistan ile dört yüz öğrencinin öğrenim yaptığı üniversiteler biliyoruz biz bu ülkede.

Böyle bir öğretimin doğal sonucu olarak ülkemizdeki ortalama mühendislik kalitesinin iyi olduğunu söylemek mümkün değildir. Bunun üstünü örtersek hiç bir sorunumuzu çözemeyiz. Başka bir deyişle otuz yıl sonra yeni bir kentsel dönüşüme daha kalkışabiliriz. Toplumun can ve mal güvenliğini direkt ilgilendiren bir mesleğe ait eğitimin tekrar gözden geçirilerek mutlaka düzeltilmesi ve meslektaşlarımızın insan onuruna yakışan ortamlarda iş ve aş bulması için çaba gösterilmelidir.

Bunun çözüm yolu da yeri de bellidir aslında. Bizim için Mezuniyet sonrası eğitimin, gelişmenin, dayanışmanın ve örgütlülüğün tek adresi İMO`dur. Anayasal birer kurum olan TMMOB bileşenlerini sırf sizden farklı düşünüyor, süreç dışına itmek, kapatmak veya sindirmek sorunu asla çözmez, daha da büyütür.

Tüm baskı ve yıldırmalara karşın, TMMOB ve bağlı odaların mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak "bilimi, tekniği ve mesleki birikimlerimizi emperyalizmin ve sömürgenlerin değil halkımızın hizmetine sunmak için" çalışmaya ve mücadelemize devam edeceğiz. Mesleki ve toplumsal rolümüz nedeniyle,  yanlış veya hata gördüğümüz anda her siyasi iktidara karşı eleştiri yapmaktan hiç çekinmeyeceğiz.

DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM

 

Yazın tozunda, kışın ayazında son derece güç koşullarda çalışmamıza ve tüm olumsuzluklara rağmen modern Türkiye`nin mühendisleri olarak güzel bir gelecek inşa etme konusundaki inancımızı hiç kaybetmedik. Her alanda olduğu gibi, bizim işimizde de başarı için bilgi, deneyim ve meslek sevgisi temel koşuldur. Bugün meslekte 25 ve 40. yıllarını dolduran arkadaşlarımızın başarısında bunun izlerini görüyoruz. Ülkenin kalkınması için büyük emekler veren bu deneyimli meslektaşlarımızı ve onlara koşulsuz destek verip her türlü fedakârlıkta bulunan saygıdeğer eşlerini yürekten kutluyorum. Esenlikler dileğiyle, tekrar hoş geldiniz diyor, saygılar sunuyorum." dedi.

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası