TÜRBANI ÜNİVERSİTELERDE SERBEST BIRAKAN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDA ŞUBEMİZİN BASIN AÇIKLAMASI

Eklenme Tarihi: 18/10/2012

 BASINA VE KAMUOYUNA

Ortadoğu`da, içinde bizim de yer aldığımız ülkelerin siyasi yaşamları, oldukça çalkantılı bir süreçten geçmektedir. Emperyalizmin siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda ülkeler yeniden şekillenmektedir. Bu şekillenme sürecinde ülkemizde bir takım yasal ve toplumsal değişiklikler gündeme getirilmektedir. Bu yaşanan değişimler ile hedeflenen yapısal dönüşümün Türkiye`de Ilımlı bir İslam Cumhuriyetinin kurulması olduğu artık herkes tarafından dillendirilen ve öngörülen bir olgudur. Bugün anayasa değişikliği ile türbanın serbest bırakılması bu yapısal dönüşümün en önemli parçalarından biridir.

Her cumhuriyet meşruiyetini tarihinden alır. Türkiye`de laiklik ilkesi meşruiyetini gericiliğe karşı verilen amansız bir aydınlanma mücadelesinden almıştır. Ülkenin dini bir rejim ile yönetildiği Osmanlı`dan devir alınan yapısı laikliğin işletilebilmesi için son derece elverişsizdi. Yılların getirdiği feodal dinsel alışkanlıkları kırmak ancak cumhuriyet devriminin yasalarının uygulanması ve tüm yurdu saran aydınlanma hamlesi ile mümkün oldu. Emperyalizmle bütünleşen gericiliğe karşı uygulanan bu önlemler ve aydınlanma hamlesi sayesinde günümüz Türkiyesi, diğer İslam ülkelerinden ayrılarak laik bir yapılanma ortaya koyabildi. Bugün devam eden üniversitelerdeki türban yasağı da cumhuriyetin ilk yıllarında uygulanan devrimci değişimlerin devamı niteliğindedir ve böyle bir temele dayanmaktadır. Ülkemizde yükselen dinci geriliğe karşı son 10 yıldır üniversitelerimizde uygulanmak zorunda kalınmıştır. Şimdi gericiliğe daha fazla alan açmak, emperyalizmin Büyük Orta Doğu projesini adım adım gerçekleştirmek ve Türkiye Cumhuriyetini Ilımlı İslam Cumhuriyetine dönüştürmenin bir aracı olarak bu yasak kaldırılmak istenmektedir.

Bizler üniversitelerde türban yasağının kaldırılması girişimini ne Bireysel Özgürlük, Eğitimde Fırsat Eşitliği, Din ve Vicdan Özgürlüğü olarak ne de toplumun değişmesinde ve gelişmesinde ileri bir aşama olacak, onu ileri bir topluma hazırlayacak, bir özgürlük mücadelesi olarak görüyoruz. Çünkü ülkemizin gündemine sokulan "türbana özgürlüğün" arkasında, AB-(D) Emperyalizmi, siyasal gericilik ve işbirlikçilik bulunmaktadır. Ülkemizin, türban yasağının kalkmasını savunan örgütlerle dolması ise siyasi bir süreçtir.

Yurdun birçok alanında dine dayalı bir toplumsal yaşam şu an egemen olmaktadır. Anadolu`da birçok kamu kurumunda yasağa rağmen devlet memuru statüsü ile çalışan türbanlı insanlara sıkça rastlamak mümkündür. Gericilik elbette kamuda çalışan türbanlı yurttaşlarımızın sayısının artmasından ibaret değildir. İnsanlarımızın kafasının içindeki türban asıl gericiliktir. 12 Eylül askeri darbesi ile Türk-İslam ideolojisinin resmi ideoloji haline getirilmeye çalışılması irticacı kesimi bugünkü büyük siyasi ve toplumsal güç haline getirilmesi sürecine ivme kazandırmıştır. Eğitimin paralı hale getirilmesi ile birlikte iyi bir yaşama kavuşmak için okumak isteyen ve emeğiyle yaşayan milyonlarca insanın çocuğu tarikatların dershanelerine, burslarına ve ışık evlerine muhtaç edilmiştir. Bazı yanlış düşünenlerin aksine türbanlı insanlarımızın bilimle tanışma şansının elinden alınması türban yasağı ile değil, eğitimin paralı hale getirilmesi ile olmuştur. Kaldı ki kafaların içine yerleştirilen türban zaten hayat boyu gerçek anlamda bilimle tanışmanın kapılarını gençlerimize kapatmıştır.

Türban serbestliğinin kapsamının zaman içinde bütün alanlara yayılacak olması ise sürecin doğal bir sonucudur. Üniversite yaşantısı boyunca türbanla öğrenimine devam eden öğrenciler mezun olduktan sonra hakim, doktor, öğretmen veya hemşire olarak kamuda türbanlı olarak görev yapmak istemeyecekler midir? Lise hayatı boyunca öğrencilerin türbanla okuyabilecekleri tek okul olan İmam Hatip Liselerinden mezun olacaklara katsayı uygulamasının kaldırılması ise, türbanın bir ucunu ilk ve orta öğretime diğer ucunu kamuya bağlayacaktır.

Bugün bu süreci geriye çevirmek ancak eğitimin devlet tarafından parasız olarak verilmesi, tarikatların onbinlerce ışık evinin, öğrenci yurtlarının dağıtılması ve sermayelerine el konulması ile mümkündür. Okuması için çocuklarını tarikat yurtlarına vermek zorunda kalan başı örtülü kadınlarımız ile çocuklarını ABD`de işbirlikçi kesimin paraları ile okutan siyasi liderlerin türbanlı eşleri arasında yaşamsal hiçbir bağın olmadığını insanlarımıza anlatmamız ile mümkündür.

Ama her şeyden önce bir büyük adım daha geriye atmamak için özgürlüğümüze sahip çıkalım. Türbanın kamusal alanda yer edinmesini engelleyelim. Türban serbestliğini sağlayan yasaya karşı duruşumuzu her alanda sergileyelim.

İMO İZMİR ŞUBE YÖNETİM KURULU

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası