Eklenme Tarihi: 18/10/2012

 Ne saldırı münferit ne de saldırgan meczuptur

Son birkaç aydır AKP iktidarı tarafından başlatılan türban merkezli tartışma ve ortaya çıkan gerginlik uzun yıllar toplumsal belleğimizden silinmeyecek bir olayla yeni bir boyuta sıçramıştır. Danıştay`a yapılan silahlı saldırıyı bu çerçevede değerlendiriyoruz. İnanıyoruz ki bu vahim olay, politik manevra çerçevesinde türban tartışmasını başlatan siyasi iktidar için uyarıcı olacaktır.

İnanmak istiyoruz ama aklı selim konusunda içimizin rahat olmadığını da vurgulamak gereği duyuyoruz. Yücel Aşkın davasıyla başlayan gerginlik, üniversitelerde gerçekleşen gerici saldırılarla devam etmiş, Cumhuriyet gazetesinin geçen hafta içinde üç kez bombalanmasıyla biçim değiştirmiş, Danıştay üyelerine karşı yapılan vahşice saldırıyla toplumsal kaosa yol açacak bir noktaya taşınmıştır.

Sanıyoruz ki bu saldırı sonrasında yapılacak en büyük hata, saldırıyı "münferit" bir olay gibi görmek, saldıranı ise "meczup" olarak değerlendirmek olacaktır.

Ne saldırı münferit ne de saldırgan meczuptur. Yaşananlar, toplumsal hayatımızda köklü değişiklikler yaratmak isteyen çevrelerin sistemli girişimidir. Üniversitelerdeki saldırıları, haremlik selamlık ayrımını, etek boyu yüzünden genç kızların dövülmesini, Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasını ve son saldırıyı zincirin halkaları gibi görmeli ve toplumsal duyarlılığımızı bunun üzerinden şekillendirmeliyiz.

Danıştay 2. Dairesi`nin değerli üyelerinin hedef olarak seçilmesi ise asla tesadüf değildir. Danıştay 2. Daire üyeleri, türban konusunda verdikleri karar nedeniyle, bir gazete tarafından fotoğraflarıyla deşifre edilerek hedef gösterilmişlerdir. Ayrıca Danıştay 2. Dairesi, yargı kararlarını uygulamayan üst düzey kamu görevlilerinin yargılanmasının önünü açmıştır. Bu kararlar kimleri, neden rahatsız etmiştir? Bunun araştırılması olayın aydınlatılmasını sağlayacaktır.

Danıştay 2. Dairesi üyelerine yapılan silahlı saldırıyı kınıyor ve başta Danıştay olmak üzere tüm yargı ailesine geçmiş olsun diyoruz.