İş Kazası Kurtarma Tatbikatı ve İş Güvenliği Basın Açıklamamız
Eklenme Tarihi: 02/05/2018
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından iş güvenliğine duyarlılığı arttırmak amacıyla "Güvenli İş Yeri, Yaşamın Güvencesi" sloganıyla, 28 Nisan 2018 Cumartesi günü "İş Kazası Kurtarma Tatbikatı" yapıldı.
Alsancak Gündoğdu Meydanı`nda gerçekleşen tatbikatta İMO İzmir Şubesi tarafından bir basın açıklaması yapıldıktan sonra iskele üstünde güvenli çalışmadan, yol güvenliğine kadar pek çok konu ele alınarak, bilgilendirme yapıldı.
Şubemiz tarafından yapılan basın açıklaması:
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ
28 NİSAN DÜNYA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa, "Hedef Sıfır Kaza", "Güvenli İskele", "Güvenle Büyü Türkiye" gibi kampanyalara rağmen Soma, Torunlar ve Ermenek`te toplu katliamlar yaşanmış olup iş kazaları ve işçi ölümleri her yıl artmaya devam etmektedir. Meslek hastalığı sayısı gerçeğinden çok düşük tespit edilmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre her gün yaklaşık 6 işçi, iş cinayetlerinde ölmektedir. Geçen yıl şantiyelerde ölen 453 inşaat işçisinden çoğu yüksekten düşerek yaşamını yitirmiştir. Eğitim-Sen`in raporuna göre çocuk işçi sayısı 2 milyona yaklaşmış olup çalışan her 10 çocuktan 8`i kayıt dışı çalışmaktadır.
Mevzuat çalışmalarında meslek örgütlerinin ve sendikaların görüşlerine yeterince yer verilmemektedir.
İşverenler kar oranlarını artırmak için ilk sırada işçi sağlığı ve iş güvenliği yükümlülüklerini ihmal etmektedirler.
Yurt dışında iş güvenliğini mühendisler yapmakta iken Türkiye`de yüksekokul mezunları ile teknik eğitim almayanlar, şantiyede iş güvenliğinden sorumlu olabilmektedir. İngilizcesi "Safety Engineer", dilimizdeki karşılığı "Güvenlik Mühendisi" olan ancak ülkemizdeki mevzuatta "iş güvenliği uzmanlığı" tanımı, mühendisler ile diğer meslek gruplarını aynı statüde ele almaktadır.
İş güvenliği uzmanlığının ilk defa 4857 sayılı Kanunla tanımlanması sebebiyle 15.8.2009 tarihinden önce Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliğinden alınan iş güvenliği uzmanlığı sertifikaları hükümsüz bırakılmış, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı eğitimleri özel eğitim kurumlarına bırakılmış ve birkaç yıl içerisinde "uzman" sayısı 100 bini aşmıştır. İşyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasında asıl sorumluluk işverende olmasına rağmen her iş kazasından sonra genelde işyerinde işverenden ücret alarak çalışan uzmanlar suçlanmaktadır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri taşeronlaştırılmasıyla ülkemizdeki Ortak Sağlık ve Güvenliği Birimi (OSGB) sayısı 2 binin üzerine çıkmıştır.
· İş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde ekseni "insan ve emek" olan çağdaş bir yapı oluşturulmalı, "önce insana değer ve saygı, sağlık, işçi güvenliği sonra iş" anlayışı yerleştirilmelidir.
· İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili ulusal politikaların oluşturulmasıyla, çalışanlar ile işveren arasında, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda duyarlılık ve bilinç, toplumsal kültürün oluşturulması sağlanmalı ve özendirilmelidir.
· Eğitim ve öğretim müfredatı, temel eğitimden başlanarak, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunu da içerecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
· Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalı, çalışanların sosyal ve ekonomik yaşamları iyileştirilmelidir.
· Uygulamada çocuk ve genç işçiliğin önüne geçilmeli, çocuk işçiler örgün eğitime yönlendirilmelidir.
· İşyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması bir ekip işidir. Herkes görev ve sorumluluk bilinci ile risklerin bertaraf edilmesine katkı sağlamalıdır.
· Ülkemizde asbest kullanımının 2010 yılı itibariyle yasaklandığı göz önüne alınırsa, afet riski altındaki binaların yenilenmesi ve kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların yıkılması sırasında göz ardı edilen asbest tehlikesine karşı özellikle ilçe belediyeleri tarafından önlemler alınmalı ve denetlenmelidir.
· Kamu İhale Kanununda çok düşük teklif veren değil, işçi sağlığı ve iş güvenliği ön planda tutularak şantiyelerinde işçi ölümleri meydana gelmeyen yüklenicilerin tercih edilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
· "Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi"nde çalışan ve meslek örgütlerinin (Sendikalar, Üniversiteler, TMMOB, TTB) ağırlığı hükümet ve işverenle eşitlenmelidir.
· Mühendislik eğitimlerinin ardından işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri üniversiteler, TMMOB`ye bağlı ilgili meslek odaları ve TTB tarafından verilip sertifikalandırılmalıdır.
· Denetimlerin yetersiz olmasından dolayı iş müfettişlerinin yanı sıra sendikalara da denetim yetkisi verilmelidir.
· Belediyelerde mühendis personellerden "Yapı Zabıta Birim"leri oluşturulmalı ve belediyelerin ruhsat verdiği şantiyeler işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden denetlenmelidir.
Şubemiz bünyesinde oluşturulan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Komisyonumuz, işçi sağlığı ve iş güvenliği duyarlılığını artırmaya yönelik iş güvenliği el kitabı hazırlanması, iş kazaları incelemeleri ve analizleri, görsel yayınlar, seminerler, etkinlikler, farkındalık projeleri, ilköğretimden üniversiteye kadar öğrencilerine yönelik bilinçlendirme çalışmaları ile işçi sağlığı ve iş güvenliği alanda önleyici ve iyileştirici faaliyetlerde bulunmaktadır.
İş cinayetlerinde yitirdiğimiz işçilerimizi saygıyla anıyoruz. Kamu kurumu niteliğinde meslek odası olmanın bilinci ve sorumluluğuyla, kalplerimizi parçalayan ve acıları dinmeyen işçi ölümlerinin olmayacağı günler için mücadelemize devam edeceğimizi tüm kamuoyuna duyururuz.
Saygılarımızla,
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu