1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi tarafından yapılan açıklama

Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Barış anlamlı, ama ancak bunu tüm insanlık için istediğimizde; Taksim?den Lice?ye, Hatay?dan Diyarbakır?a, Rojava`dan Halep`e, Adeviye`den Tahrir`e, Gazze`den Suriye?ye, dünyanın tüm alanlarında, dünyanın en ücra köşelerinde hâkim olması için gayret ettiğimizde anlamlı.

Eklenme Tarihi: 02/09/2013

1 Eylül Dünya Barış Günü`nü Ortadoğu`da savaş ve katliamların yaşandığı bir dönemde karşılıyoruz.

Dünya vahşiliklere tanıklık etmeye devam ediyor. Ülkemiz toprakları örtbas edilmeye, unutturulmaya çalışılmış katliamların izlerini hâlâ taşıyor; faili meçhul olmayan cinayetlerin izleri hâlâ bağrında. Başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde, savaş ve şiddet hâlâ hükmünü sürdürüyor.

Dünya nüfusunun yüzde doksanı acı ve yoksulluk içinde yaşıyor. Bir avuç azınlık ise dünyayı, ülkeleri kendi çıkarları için sömürüyor ve bunu sağlamanın yolu olarak gördüğünde de insan hayatını hiçe sayarak savaşlardan fayda sağlamaya çalışıyor. Bir avuç emperyalist azınlık insanlığı, dünyayı kirletiyor, vahşileştiriyor.

Yakın zamanda, Mısır`da, Rojava`da ve Suriye`deki katliamların her birinde bir kez daha sarsıldık. Bir kez daha egemen güçlerin ve onların işbirlikçilerinin iktidar hırsı için ne denli gözlerinin dönmüş olduğuna şahit olduk. Katliamlarda ölenler onlar için insan değil sayılardan ibaret yalnızca. Katliamlar, savaşlar, askeri müdahaleler uygarlık ve demokrasi adı altında servis ediliyor. Suriye`deki tezgâhı açık ve net görüyoruz; adım adım Suriye`ye müdahalenin şartları yaratıldı. Diktatörlüklerini kanıtlamış olanlar hiç utanmadan diktatörlüğe karşı olduklarını söylüyorlar.

Bölgeyi kendi denetimlerinde tutmak isteyen ABD ve müttefikleri, taşeronları eliyle yaptırdıkları yeterli olmayınca askeri müdahaleyi gündemlerine getirdiler. Sivil insanların kimyasal silahlarla öldürülmesini kendilerine gerekçe yapanlar, "sınırlı" diye adlandırdıkları müdahaleleriyle uzun menzilli silahlarıyla kısa sürede çok sayıda insanın öldürülmesi hazırlıklarını dünya kamuoyuna demokrasi yutturmacısıyla sunuyorlar.

Ne yazıktır ki Türkiye,  AKP iktidarının içler acısı dış politikasıyla baştan beri bu kirli oyunun içinde yer alıyor. Suriye`ye karşı müdahalenin hevesli savaş çığırtkanlığına soyunan AKP iktidarı, emperyalist patronlarının talimatlarını sabırsızlıkla bekliyor. Bir ülke toprağına, o ülkede yaşayan insanların üzerine bombalar yağdırılmasının savunuculuğunu yapıyor.  

Bu kirli oyunun parçası olmayı diktatörlüğe karşı olma gerekçesiyle savunan AKP iktidarı, konu kendi iktidarlarının despotluklarını protesto edenler oldu mu acımasızlığı, şiddeti, gencecik insanların katledilmesini mubah görüyor. Bu anlayışı demeçlerinde haykırıyor, sırf kendine karşı oldukları için başbakanı olduğu ülke insanına olan düşmanlığını haykırıyor. Ondan güç alanlar Ali İsmail Korkmazları ayağına çelme takıp durduruyor, düşünen beynini, insan beynini var gücüyle, acımasızca indirdiği sopa darbeleriyle, tekmelerle yok etmeye çalışıyor.

Mart 2011`den beri Suriye`de fiili savaş sürüyor. İki yıldan fazla bir süredir yanı başımızda, Suriye halklarına bir vahşet yaşatılıyor.  Yakın zamanda, bu kirli oyunun bir parçası olarak kimyasal silahlarla çoğunluğu çocuk olan binden fazla insan katledildi. Ve şimdi de Suriye halkları emperyalist müdahalenin hedefine yerleştirildi.

ABD öncülüğünde Suriye üzerinde oynanmakta olan bu oyuna karşı çıkmak; emperyalistlerin bölgesel maşası rolüne hevesle soyunan, ülkemizi bu savaşın bir üssü haline getirme gayretindeki AKP hükümeti politikalarına karşı çıkmak boynumuzun borcu.

Savaşlar bitmiyor, Emperyalizm var oldukça da halklar üzerinde oynanan oyunlar bitmeyecek, katliamlar sona ermeyecek. Bu nedenle savaşa karşı çıkmak yaşamsal bir öneme sahip. Bizler inanıyoruz ki, savaşa karşı çıkmak, ancak savaşı doğuran koşullara ve bu koşullardan çıkar sağlayanlara karşı yürütülen örgütlü ve bilinçli bir mücadele içinde anlamını bulabilir. 

Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. Barış anlamlı, ama ancak bunu tüm insanlık için istediğimizde; Taksim`den Lice`ye, Hatay`dan Diyarbakır`a, Rojava`dan Halep`e, Adeviye`den Tahrir`e, Gazze`den Suriye`ye,  dünyanın tüm alanlarında, dünyanın en ücra köşelerinde hâkim olması için gayret ettiğimizde anlamlı. Barış için attığımız adımları bir günle sınırlamadan, insanlıktan nasibini almamışların insanlık için söz söylemesine izin vermeden, ülkemizde ve dünyada barışın temini yolunda inanarak ilerleyelim. Aslında sadece ve sadece insan olduğumuzu hatırlamak bile bunun için yeterli.  

Abdullah Bakır

İnşaat Mühendisleri Odası

Adana Şube Başkanı


TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası