ADANA CEYHAN DEPREMİ 20. YILI BASIN AÇIKLAMASI
Şubemiz Adana-Ceyhan depreminin 20. Yıldönümünde yaptığı açıklamada deprem önlemlerine dikkat çekti
Eklenme Tarihi: 02/07/2018
Deprem önlemlerinin hayata geçirilmesi devletin sorumluluğudur
27 Haziran 1998 tarihinde meydana gelen Adana-Ceyhan depreminin üzerinden 20 yıl geçti.Adana-Ceyhan depreminde, 145 insanımız hayatını kaybetti, bin 517 insanımız ise yaralandı, 48 bini az hasarlı, 19 bini orta ve 9 bini ağır hasarlı olmak üzere yıkılanlar da dâhil, 76 bin konut ve işyeri depremden etkilendi.
Ülkemiz dünyanın önemli deprem kuşaklarından birinin üzerindedir. Yapı stokumuzun durumuna baktığımızda ise, % 60`nın kaçak olduğu bilinmektedir. 13 milyon civarında olan bu kaçak yapılar, olası bir depremde önemli bir risk teşkil etmektedir.
Bu durumun çözümü için adımlar atılmadıkça, bir doğa olayı olan depremler ne yazıktır ki doğal afete dönüşmekte ve telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açmaktadır. Şurası aşikar ki depremin zararlarının en aza indirgenmesi ancak depreme dayanıklı binalar inşa edilmesi ve bunu sağlayacak olan yasal düzenlemeler ile mümkündür.
Ancak ülkemizdeki gelişmeler tüm bu gerçekleri inkar eder niteliktedir. İktidar tarafından bir seçim yatırımı olarak 18 Mayıs 2018 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren, imar barışı altında sunulan imar affı da bu niteliktedir. Bu af ile mühendislik hizmeti almadan, imara aykırı üretilmiş, çevre ve doğa tahribatına neden olan, deprem riski taşıyan yapıların yasallaştırılması devlet eliyle onaylanmaktadır.
Şurası açıktır ki sağlıklı kentleşmenin ve güvenli yapılaşmanın sağlanması, deprem önlemlerinin hayata geçirilmesi devletin sorumluluğundadır.Ancak imar affı ile bu sorumluluk "yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır" denilerek yapı sahibine bırakılmaktadır. Getirilen düzenleme, yapı kayıt belgesi alan kaçak yapılara bedel karşılığı göz yummaktadır. Aynı zamanda nasıl olsa affediliyor mantığı ile yeni kaçak yapılara davetiye çıkarmaktadır.
Yine Yapı Denetim Kanunda yapılan değişiklikle teknik öğretmen, yüksek tekniker, tekniker ve teknisyenler, "Yardımcı Kontrol Elemanı" adı atında yapı denetim sistemine eklemlenmiştir.Teknik elemanlara, yapının bütününe yönelik denetim yetkisi veren söz konusu düzenleme yapı denetimindeki riskleri büyütecektir.
Üzülerek belirtiyoruz ki her yeni düzenleme, yapı üretim sisteminde yeni sıkıntılar yaratmaktadır. 2 Haziran 2018 tarihinde yürürlüğe giren bir başka düzenlemede ise yapı ruhsatlarından yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin (fenni mesullerin) ve proje müelliflerin ıslak imzalarının yer aldığı haneler kaldırılmıştır.İktidarda bulundukları on altı yılda Türkiye‘deki çarpık yapılaşmaya, plansız kentleşmeye karşı hiçbir somut adım atmayan iktidar, yeni projeleri ve uygulamaları ile kentlerimizi birer rant alanı olarak görerek sermayenin kullanımına açmıştır. Ülkemizdeki kentsel dönüşüm projelerinin işleyişindeki mantık da budur.
Adana`da da tablo farklı değildir; kentimiz hızla gelişmiş, önemli ölçüde göç almış, hızlı ve çarpık kentleşme, imar afları, kaçak yapılaşma nedeniyle sorunlu, can ve mal güvenliği olmayan bir yapılaşma süreci yaşanmıştır. Kentimizde afet ve deprem açısından riskli yapı stokunun bulunduğu alanlar oluşmuştur. Bunların önemli bir kısmının yenilenmesi kalanların da güçlendirilmesi gerekmektedir. Ancak ne yazıktır ki bunun sağlanması doğrultunda atılmış adımları göremiyoruz.
Ülkemizde can ve mal güvenliği açısından yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Bunun sağlanması da rant, çıkar, siyaset hesaplarından uzaklaşılması ile mümkündür.
Bizler depremleri unutmayacağız derken amacımız acıları depreştirmek değildir. Depremlerin yıkıcı etkisini hatırlatmamızın amacı yaşam alanlarının sağlıklı kılınmasının, kayıpların minimum düzeye indirilmesinin teknik olarak mümkün olduğu gerçeğini vurgulamak ve bunun hayata geçirilmesini temin etmek içindir.