DİSK Araştırma Enstitüsü 2010 Ağustos Ayı İstihdam Raporu Yayımlandı
DİSK Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) 2010 Ağustos ayı dönemi (Temmuz, Ağustos, Eylül) istihdam raporunu yayımladı. Raporda, ?ulusal istihdam stratejisi belgesi istihdam yaratmaya değil, çalışma koşullarının ağırlaştırılmasına odaklanıyor? tespiti yapıldı.
Eklenme Tarihi: 03/11/2011
DİSK Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) 2010 Ağustos ayı dönemi (Temmuz, Ağustos, Eylül) istihdam raporunu yayımladı. Raporda, "ulusal istihdam stratejisi belgesi istihdam yaratmaya değil, çalışma koşullarının ağırlaştırılmasına odaklanıyor" tespiti yapıldı. Ayrıca her 5 işsize 1 işsizin daha eklendiği, istihdama dahil olan her 2 kadından birisinin kayıt dışı olduğu tespitleri yapılırken geniş tanımlı işsizlik oranı da %17,3 olarak ifade edildi.
Rapor, Devlet Bakanı Ali Babacan`ın 6.11.2010 tarihinde açıklama yaptığı "Yeni Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi"nde öne çıkarılan ve mesleki eğitim, işgücü piyasasının esnekleştirilmesi, kadın ve gençlerin istihdamının arttırılması ve istihdamla sosyal koruma politikaları arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi olarak sıralanan 4 ana ekseni eleştirmektedir. Rapora göre bu eksenlerden hiçbirisi işsizliğe karşı kalıcı bir çözüm getirme iddiasında değildir. Piyasada yüz binlerce nitelikli eleman işgücü piyasalarında kendilerine yer açmaya çalışırken hükümet, işsizliği ortadan kaldırmayı değil işsizlikle mücadeleyi makul düzeylere çekmeyi hedeflemektedir.
İstihdamda yaşanan gelişmelerle ilgili olarak raporda şu tespitler yer almaktadır; işsizlik krizi sürmekte ve işsiz sayısı her geçen gün artmaktadır. Buna göre işsiz sayısı kriz öncesi döneme bakıldığında 2 milyon 502 bin iken son açıklanan rakamlarla 2 milyon 971 bine yükselmiştir. Yani iki yıl öncesindeki her 5 işsize bir işsiz daha eklenmiştir. Kayıt dışı oranı her yıl giderek daha da artmakta ve bunu faturası topluma kesilirken sermayedarların, sosyal güvenlikten vergi politikasına kadar olan ekonomik sorumlukları kamunun üzerine yıkılmakta, böylelikle finansmanının önemli bir kısmı dar gelirlilerin ve emekçilerin üzerine yıkılan bire gelirler politikası ile emekçiler mağdur edilmektedir. İstihdama dahil olan her iki kadından birisi de kayıt dışı ve en kötü koşullarda çalışmaktadır. Kayıt dışı çalışanların toplam kadın çalışanlara oranı %60,5 gibi çok yüksek bir orandadır. Güvencesiz ve geçici işlerde çalışma oranları artmakta ve herkese insan onuruna yaraşır bir iş talebi hakkını görmezden gelmektedir. Geçici işlerde de yine en çok kadınlar çalışmaktadır. Sözü edilen istihdamdaki artış nitelikli ve insan onuruna yaraşır bir çalışma yaşamına işaret etmemektedir. Buna göre esas işinde ve diğer işinde/işlerinde toplam olarak 40 saatten daha az süre çalışmış olan ve 1 saat çalışmış olsa bile istihdam da sayılanlarla, aynı nedenlerle istihdamda görünen ancak iş bakanların yani gizli işsizlerin sayısında kriz öncesine göre 448 bin kişilik artış olmuştur. 1 milyon 191 bin kişi yetersiz ya da zamana bağlı eksik istihdam edilmektedir.
Raporun tam metnine ulaşmak için lütfen tıklayın.
Güvencesizlikle ilgili yasa tasarısı hazırlanıyor
Çalışma Sosyal ve Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan "Ulusal İstihdam Stratejisinde Öngörülen Kanun Değişiklikleri" başlıklı bir çalışmayla 4857 sayılı İş Yasasında önemli değişiklikler öngörülüyor. Birgün gazetesinin 23 Kasım 2010 tarihli gazetesinde Aziz Çelik`in yaptığı habere göre taslak, bölgesel asgari ücret, asıl işte taşeron çalıştırılması, geçici çalışmanın yaygınlaştırılması, yeni esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması ve genç işçiler için daha güvencesiz çalışma gibi değişiklikler içeriyor.
"200 bin kişiye yeni iş sağlanacak" söylemiyle duyurulan kanunda değişiklik yapılması çalışma hayatını güvencesizleştirmeyi esas almaktadır.
Tasarıda, bölgesel asgari ücret ile istihdamın arttırılacağı öngörülüyor. Oysa bölgesel asgari ücretin gelmesiyle birlikte bölgesel düzeyde asgari ücretin alt ve üst sınırı arasında yüzde 40 oranında fark öngörülüyor. Bu da bölgesel asgari ücretin daha yoksul bölgelerde daha düşük olacağı anlamına gelmektedir.
Taşeronlaşmayla ilgili düzenleme asıl işin her aşamasında taşeron kullanılmasının önünü açıyor. Asıl işte taşeron çalıştırılmasına dair tüm sınırlamalar kaldırılarak asıl iş- yardımcı ayrımı ortadan kaldırılıyor ve bir işverenin işinin tümünü alt işveren devretmesine olanak tanıyor.
Geçici çalıştırmayla ilgili olarak da, "süresi belli olmayan" sözleşmeler "belirli süreli sözleşmeler" olarak değiştirilerek, geçici çalışma 36 aya kadar uzatılıyor. İşçinin sözleşmesinin belirli süreli olması işçinin iş güvencesinden yararlanmasını engelliyor, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatından yararlanmasının önünü kapatıyor.
Özel istihdam büroları için ise ayrı bir yasa hazırlanması öngörülüyor. Özel istihdam büroları "işçi kiralama bürolarına" dönüşürken işçiler de "kiralık işçiler" oluyorlar.
Ayrıca tasarıya 14/A Evde Çalışma, 14/B tele Çalışma ve 14/C İş Paylaşımı gibi yeni esnek çalışma türleri eklenmektedir.
Güvencesizlik yaygınlaştırılıyor
Tüm bu değişiklikler, AKP hükümetinin çalışma hayatını yıllardır sermayenin istediği talepler doğrultusunda yeniden düzenlemesini ifade etmektedir. Sermaye için daha ucuz işgücü yaratılmış olurken işçilere, memurlara ve diğer tüm çalışanlara güvencesiz ve örgütsüz bir hayatın kapılarını aralanmaktadır.