REFERANDUMUN İLK MEYVELERİ: HSYK SEÇİMLERİ
HSYK Seçimleri, hem Adalet Bakanına yakınlığıyla bilinen üyelerin seçilmesi konusunda hem de kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeleyeceği konusunda tartışmalara yol açtı.
Eklenme Tarihi: 04/11/2011
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu`ndaki (HSYK) toplu istifaların ardından Yargıtay ve Danıştay kontenjanından kurula gidecek üyeler 18 Ekim tarihinde yapılan seçimle belirlendi.
Yapılan seçimler, hem Adalet Bakanına yakınlığıyla bilinen üyelerin seçilmesi konusunda hem de kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeleyeceği konusunda tartışmalara yol açtı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin`in bazı yakın mesai arkadaşlarının yer aldığı listenin HSYK`ya seçilmesi ile hükümetin savlarına yakın olan Demokrat yargı derneğinin eş başkanın yaptığı açıklamada da ?hükümetin yargıyı iktidarın bir parçası haline getirmesine yol açacaktır` düşüncesi ağırlık kazanmıştır. Bunun yanında yargının ?kamu yararı`nı gözeterek verdiği yürütmeyi durdurma kararları son dönemde AKP`nin ve sermayenin önünü tıkamaktaydı. Bu da hükümet ile yargının arasındaki çatışmaların daha da alevlenmesine yol açıyordu. Yeni anayasa çalışmalarıyla başlayan ?kamu yararı` anlayışıyla hareket eden yargının tasfiyesi süreci, seçim sonuçları ile hükümet ile yargı arasında çatışmayı da hükümet lehine yumuşatarak yargının bağımsızlığını tamamen ortadan kaldırmıştır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi olarak bilinen yasama-yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız olmaları HSYK seçimleri ile son bulmaya başladığını göstermektedir. Dolayısıyla HSYK`da olan son seçimlerin bir başka anlamı da ortaya çıkmaktadır. O da yargı erkini temsil eden bir kurum olarak HSYK`nın hükümetten ne kadar bağımsız olacağını düşündürmektedir.
Seçim sonuçlarının diğer bir önemli sonucu olarak, anayasa değişikliğiyle ilgili olarak yapılan referandumun ardından, HSYK seçimlerinden yeni anayasayı hazırlayacak meclisin oluşturulacak, anayasanın önünde oluşabilecek engellerin temizleme projesi olarak görünmesidir. Yeni Anayasa`nın yapılması sürecinde AKP`ye hiçbir engel teşkil etmeyecek ve AKP`nin zihinsel yapısına uygun yani değerlendirme yapamayan nötr kadroların oluşması önem teşkil etmektedir.
HSYK seçimleri, anayasa referandumundaki özgürlük savlarının tersine dönmesiyle birlikte yeni bir idari vesayet tanımı yapmakta ve yasama-yürütme-yargı ayrılığının tamamıyla ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir. AKP`nin burada esas olarak gözettiği şey, kendine yakın olanların kimi kurumların köşe başlarına yerleştirilmesi değil, bütün mesleklerde görülen erozyondan dolayı perspektif yoksunluğunun özellikle de emek hareketi perspektifinden yoksun olanların konum tutması ve neoliberal ekonominin kurallarının sorunsuz işlemesini sağlamaktır.
Hakim ve savcıları arasında yapılan seçimlerde, 140 sandıkta 10 bin 222 oy kullanıldı, 167 oy geçersiz sayıldı. Adli Yargı seçimlerinde, İbrahim Okur 6 bin 401, Teoman Gökçe 6 bin 68, Ömer Köroğlu 5 bin 833, Nesibe Özer 5 bin 822, Hüseyin Serter 5 bin 770, Ahmet Kaya 5 bin 679, İsmail Aydın 5 bin 186, Harun Kodalak 4 bin 871, Celal Avar 4 bin 725, Hayrettin Türe 4 bin 570 ve Ali Öztürk 4 bin 542 oy aldı. İdari yargı hakim ve savcıları arasında yapılan seçimde ise 31 sandıkta, bin 265 oy kullanıldı, 4 oy geçersiz sayıldı. İdari yargı seçimlerinde, Ahmet Berberoğlu 870, Birol Erdem 852, Resül Yıldırım 821, Halil Koç 652 ve İbrahim Topuz 561 oy aldı.
Yargıtay`da yapılan seçimlerde, 12. Hukuk Dairesi Zeynep Nilgün Hacımahmutoğlu, 3. Ceza Dairesi üyesi Ahmet Karayiğit ve 7. Hukuk Dairesi üyesi Ulvi Yüksel asıl üye olarak seçilirken,6. Ceza Dairesi üyesi Erken Öztürk, 9. Hukuk Dairesi üyesi Ömer Hicri Tuna ve Yargıtay 13. Hukuk dairesi üyesi Rahmi Ünal ise yedek üye olarak seçildi. Danıştay`da yapılan seçimlerde ise Ziya Özcan ve Zeynep Kavlak, yedek üyeliklerine ise Gürsel Mekik ve Neşe Sarı seçildi.