KPSS Sınavı?na Giren Mühendis ve Mimar Sayılarında Ürküten Artış?
2008 ve 2010 arasında KPSS?ye giren mühendis ve mimar oranlarındaki 2 katı geçen artış bu meslek gruplarının iş piyasasındaki durumunu gözler önüne seriyor.
Eklenme Tarihi: 04/11/2011
Mühendis ve Mimarlar açısından iş kavramının içeriği değişirken, işsizlik ve ücretli çalışma oranlarında önemli bir yükseliş göze çarpıyor. Esnek ve güvencesiz çalışmanın, parça başı iş almanın yanında artan fakülte sayıları sayesinde piyasaya arz edilen mühendis sayısındaki artış mühendisler için işsizliği büyük bir problem haline getiriyor. 1970`li yılların başından itibaren sermayenin yeni hareketleri sayesinde vasıfsızlaştırılan ve emek gücünün değeri düşürülen kol emeğinin yanında farklı bir statüde kendi değerinin korunduğunu düşünen mühendis de işçi kardeşlerinin yazgısına boyun eğiyor. Tam olarak "işçileştirme" kavramı ile karşılanabilecek bu yeni süreç Türkiye`de de KPSS sınavlarına mühendis başvuru oranlarında açıkça gözüküyor:
2008 KPSS İnşaat Mühendisi Başvuru Sayısı: 6071
2010 KPSS İnşaat Mühendisi Başvuru Sayısı: 13.038
2008 KPSS Makine Mühendisi Başvuru Sayısı: 6203
2010 KPSS Makine Mühendisi Başvuru Sayısı: 14.792
2008 KPSS Mimar Başvuru Sayısı: 1389
2010 KPSS Mimar Başvuru Sayısı: 3591
2008 ve 2010 arasında KPSS`ye giren mühendis ve mimar oranlarındaki 2 katı geçen artış bu meslek gruplarının iş piyasasındaki durumunu gözler önüne seriyor. Söz konusu görüntü sadece işsiz kalan mühendisler açısından sorun yaratmakla kalmıyor, artan bu sayı aynı zamanda çalışan mühendislerin kazanılmış hakları ve ücretleri üzerinde de muazzam bir basınç yaratıyor. İşsiz mühendis sayısının artmaya başladığı ve plansız(!) üniversite kontenjanları ile desteklenen bu tablo tam da neo-liberal ekonominin sınırsız bir işgücü pazarı yaratma planının başarısına işaret ediyor. Bir yandan onbinlerce işsiz ve güvencesiz mühendis arasından istediği koşullarda ve istediği ücrete çalışan bulabilen sermaye diğer yandan da bu vasıtayla daha önceden verili bulunan çalışanlarının haklarını buduyor ve yıllarca ücretlerini donduruyor.
Mühendis ve Mimarların temsilcisi olan örgütlülükler bu durumu ivedilikle ve açık bir kafayla değerlendirilmelidir. Yaşam boyu eğitim kavramına dayanarak yaratılan sertifika kursları ve bunların üniversite eğitiminin dışında bırakılması ile fakültelerin içeriğinin boşaltılmasını çok daha iyi analiz etmeliyiz. Bir ülkede açılan üniversite sayısının artmasının her zaman iyi sonuçlar üretip üretmediğini bir kez daha düşünmeliyiz.