METRO BİTİMİNE KADAR ANKARA’DA DAHA KAÇ GÖÇÜK OLACAK?
Eklenme Tarihi: 22/04/2016
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi tarafından 28 Temmuz`da yeni bir çökme tehlikesi yaşanan İnönü Bulvarı üzerinde TBMM-Milli Kütüphane arasındaki metro inşaatı çalışmaları yerinde incelenmiş ve 3 Ağustos 2012 tarihinde basın açıklaması yapılmıştır:
Ülkemizin başkenti Ankara`da, Haziran ayında, Ankara metrosu ikinci etabına bağlı Necatibey Şantiyesi mevkiinde, Kadir Sevim adlı bir vatandaşımızın canına mal olan bir göçük yaşanmıştı. Meydana gelen göçük üzerine İMO Ankara Şubesi olarak mesleki sorumluluğumuzdan kaynaklı göçük bölgesine gitmiş, ancak Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ayrıntılı inceleme için bizlere izin vermemişti. Bu sebeple bizlerde, göçük bölgesindeki gözlemlerimizi, "ayağımızı sağlam toprağımıza basamadığımızı" dile getirerek ilerleyen süreçte bu tür olaylarla karşılaşılmamasına yönelik olarak aydınlığa kavuşturulması gerekli hususları kamuoyu ile paylaşmış ve ilgilileri uyarmıştık.
Uyarılarımızın haklılığı ve bu uyarılarımız karşısında ilgililerin kayıtsızlığı son günlerde metro inşaatlarında yaşanan çökme ve çökme tehlikeleri ile bir kere daha ortaya çıkmıştır. Konu ile ilgili olarak uzmanlarımızca 28 Temmuz` da yeni bir çökme tehlikesi yaşanan İnönü Bulvarı üzerinde TBMM-Milli Kütüphane arasındaki metro inşaatı çalışmaları yerinde incelenmiş ve yapılan inceleme ve gözlemler sonucunda;
1. Söz konusu göçük ve kaymaların önceden Ankara Büyükşehir Belediyesi`nce yapımı durdurulup Bakanlıkça ihale edilen bağlantı yerlerinde olduğu,
2. Yeni yapılan ihalelere, metro inşaatlarının atıl kaldığı sürelerin uzunluğu göz önüne alınmadan ve oluşan yeni durumun tespitine yönelik olarak herhangi bir zemin etüt çalışması veya jeolojik bir araştırma yapılmadan mevcut projelerle çıkıldığı,
3. İnşa çalışmalarının Ankara Büyükşehir Belediyesi`nden Ulaştırma Bakanlığına devrinde devir işlemlerinin teknik açıdan gerektiği şekilde yapılmadığı, bilgilerin tam ve net olarak aktarılmadığı,
4. Tünel kazı çalışması sırasında, gerek ASKİ`ye ait atık su hatlarındaki kaçaklardan gerekse diğer birikinti ve yeraltı sularından dolayı oluşan balçıkların önceden tespit edilmemesinden dolayı ani çöküntülere ve yüzeyde oturmalara sebep olma ihtimali bulunması nedeniyle İnönü Bulvarı`nın güvensiz ve tehlikeli bir hal aldığı,
5. Aynı nedenlerle açılmakta olan tünel içerisine yoğun bir şekilde balçık dolmuş olmasının tünellere zaman içinde yavaş da olsa önemli miktarda su kaçağı olduğunu gösterdiği, bu durumun hem çalışanlar açısından tehlike yarattığı hem de bu konuda önlem alınmaması halinde ileride metro çalışırken tünellerin güvenliğinin tehlike altında olacağı,
6. Benzer olayların Keçiören-Tandoğan metro çalışmalarında da meydana geldiğine ilişkin duyumlar olduğu, bu nedenle bu çalışmalarda söz konusu eksiklerin göz önüne alınarak çalışmalara devam edilmesi gerektiği,
7. Son zamanlarda gözlenen çökmelerin, bu kadar uzun süre atıl durumda bırakılan tünellerde zaman içinde güvenlik düzeylerinde yer yer zafiyetler olduğunu gösterdiği, bu nedenle bütün geçmiş imalatların ciddi biçimde elden geçirilmesinin gerektiği tespit edilmiştir.
Şu anda Ankara`da yürütülmekte olan metro çalışmalarının temel karakteristiği "acelecilik"tir. Uzun süre atıl durumda kalmış alanların mevcut durumunun saptanmaması ve bu değişikliklere bağlı olarak gerekli proje revizyonları yapılmadan mevcut projelerle ihaleye çıkılması, Bakanlık ve Büyükşehir Belediyesi arasında devir işlemleri sırasında yapılması gereken birçok teknik sürecin atlanması, yeni inşa çalışmalarına bu çalışmaları denetlemekle görevli müşavir firma göreve başlamadan başlanması gibi çalışmaların hem idari hem ekonomik hem de teknik olarak sağlıklı yürütülmesine engel olacak kusur ve hataların mevcudiyeti bu "aceleciliğin" kanıtlarıdır.
Bu tür işlerde uygulama esnasında ortaya çıkan yeni durumlara göre, odamızın da defaen ifade ettiği üzere, doğaldır ki projede ve inşaat yönteminde değişikliklere gidilebilir. Nitekim son kertede kaza mahallinden istasyon yapısına kadarki bölümde, AKP Rize Milletvekili Nusret BAYRAKTAR`ın bir soru önergesine verdiği cevaba müteakip metro inşaatında aç-kapa yöntemine geçilmiştir. Çok açıktır ki; İdare, bu değişikliği vakitlice saptanmış risk tahlilinden hareketle yapma becerikliliğini gösterememiş bunun yerine bir yurttaşımızın ölmesi sonucunda, bir bakıma İdare`nin aklı başına gelmiş ve gerekli inşaat yöntemi değişikliği düzenlemesi hayata geçirilmiştir. Dolayısıyla aç kapa yöntemine geçiş gerekliliğinin İdarece kabulü, ihmalin ve yaşanan ölüme ait sorumluluğun kaynağını netleştirmiştir.
Oysaki uzun süre atıl bırakılmış bir inşaatın herhangi bir artmış riske dair ön çalışma dahi yapılmadan süslü ve büyük söylemlerle siyasi rant odaklı bir "acelecilikle" gündeme getirilmesi sonucunda ortaya çıkan tek şey endişedir ve ne acıdır ki "endişemiz" yürütücülerin açıklamaları ile kat be kat artmaktadır.Ayrıca proje değişikliği zamanlamasındaki hataların ekonomik yansımaları, kamu kaynaklarının planlı ve rasyonel olarak kullanılmaması sonucunu da doğuracağı açıktır.
Yerel Seçimlere doğru "Görkemli Gösteri Hevesi"
Ankara`da metro inşaatı denildiğinde akıllara birçok soru gelir. Cevapsız soruların yanında metro çalışmaları, inşaat aşamasındayken bile endişe ve kaygıyı duymamıza da yol açmaktadır. Bakanlık tarafından 2011 yılında yapımının devralınmasından bugüne kadar geçen süreçte, metro inşaatları uzun süre bitirilmemiş inşaatlar olarak tarihe geçerken, bu inşaatlar şimdi de önlemsizliğin, denetimsizliğin olmamasıyla ve aceleciliğin yarattığı bir çok sorunla zihinlerimizde yer edecektir.
Böylesi bir durumda yapılan en ufak bir işin bile "görkemli bir gösteriye dönüştürülmesi hevesi" tecrübeyle sabitlendiği üzere her türlü denetimi ve önlemi devre dışı bırakmakta, işçiler yaralanmakta ya da hayatını kaybetmekte, vatandaşlar endişe ve kaygı duymaktadır. Ankaralıların toplu ulaşımı rahatlatacak her türlü seçeneğe ihtiyacı olduğu bu zamanda, bu ihtiyacın giderilmesi hali, belli bir süre odaklı olarak her türlü önlemi devre dışı bırakarak, bazılarımızın hayatını kolaylaştırırken, bazılarımızın canına mal olmak zorunda mıdır?
Buradan soruyoruz: Bakanlık metroyu hızlıca bitirmeyi, yerel seçimler arifesinde Ankaralılara hizmet vermek için mi yoksa yeni bir "gösteri hevesi" içerisinde mi kendisine amaç edinmektedir? Bu anlamda 2013 yılını hedef koymak, zamanın kısalığı açısından risk oluştururken gerekli ön çalışmaların yapılmamış olması sebebiyle de riski daha da arttırmamakta mıdır?
2013 yılı sonuna kadar hatta daha da kısa sürede bitirilmesi hedefiyle yürütülen çalışmalar konusunda sadece zamanın kısaltılmasına yapılan vurgu yerine gerekli tedbirlerin alınması öncelenerek, bu önlemler doğrultusunda işin hızlı bitirilmesi amaçlanmalıdır. Aksi takdirde "acelecilik" öncelikli gerçekleştirilen her çalışma sonucunda daha önce de belirttiğimiz gibi Ankara`da bastığımız toprak her an çökme tehlikesi altında olmaya devam edecektir.