BASINA ve KAMUOYUNA

4+4+4= ?

Eklenme Tarihi: 15/10/2012

Akla gelebilecek her açıdan ve her yerde hayatımızı sermayenin sınırsız isteklerine ve AKP?nin gerici motiflerine göre biçimlendiren ve bu amaçla acımasızca her şeyi kapsayan bir süreçle karşı karşıyayız. Toplumsal hayatın tamamının tüm boyutlarıyla metalaştırılması, piyasalaştırılması ve "özel olan güzeldir" anlayışının kutsanması olarak gerçekleşen bu süreç, Türkiye?de neoliberal politikalar doğrultusunda hareket eden AKP iktidarı eliyle şekillendirilmektir. AKP iktidarı son günlerde bu süreci daha da hızlandırmak için toplumun birçok kesimi için ortaya çıkacak olumsuz sonuçları örtbas etmek ve her türlü muhalefeti engellemek için "aceleci" bir şekilde yasalar hazırlamakta, aşama aşama kendi gerici, emek düşmanı yüzünü topluma dayatmaktadır.

 

İşte bu zihniyetle hazırlanmış olan kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen zorunlu eğitim yasası, hakkında yürütülen tartışmalara bile kulak verilmeden, ağızdan çıkanı kulakların duymadığı "aceleci" bir şekilde hızla yürürlüğe girdi. Bu anlamda bu yasa yapma tekniğiyle bir AKP klasiğidir: "Ben yaptım oldu." AKP Hükümetinin önümüze koyduğu hesaplardan, içerik ile gösteriş çelişkisinin en kusursuz örneğini temsil eden bir toplama işlemi olarak 4+4+4, hepimizi matematik biliminden soğutacak gerçekliklere işaret etmekte, sonuçları açısından da çocuklarımız ve geleceğimiz açısından birçok kaygı ve soru işaretleri ortaya koymaktadır. Eğitimi bir hak olmaktan çıkaran bu sistem, egemen toplumsal sisteme ve onun değerlerine itaat eden bireyler yetiştirilmesini amaç edinerek, sistemin yeniden üretilmesini hedeflemektedir. Bu anlamda 4+4+4 olarak formüle edilen sistem, bir iyileştirme ya da olumlu bir adım değil tam tersine sistemin anlayışını, statükosunu sürdürmek ve toplumu yeniden inşa projesinin aracı olarak görülmektedir. Diğer bir anlamda dindar, kindar, itaatkâr, yeni kalkınma modeli üzerinden sermaye açısından ucuz hatta bedava işgücü olma potansiyeli olan nesiller yetiştirmeyi kendisine hedef olarak koymaktadır. Kısacası, 4+4+4, çocuklar yetiştirilirken, onların entelektüel gelişimlerini arttırmayı değil, "boyun eğme" ve "itaatin" temel olduğu bir toplumsallaştırma sistemini muhafazakârlık ile yoğurarak yerleşik hale getirmeyi amaç edinmektedir.

 

Tüm bunların yanında önemle üzerinde durulması gereken bir konu vardır ki; o da yeni formüle edilen bu sistemin çocuklarımızın gelişimi ve psikolojisini nasıl etkileyeceğidir?

 

Eğitim bilimlerinde çocukluk dönemine ilişkin eğitim tarifi iki kolda ilerler; okul öncesi ve okul eğitimi. Okul öncesi eğitim, etkinlik ağırlıklı, ders saati mantığının dışında ve oyun esaslı olarak çocukların yaşlarına uygun programları içerirken, okul eğitimi ise belli bir yaşta, belli bir yeterliliğe ulaşmış çocuğun müfredatlı, ders saatli, kurallı bir eğitime uyabilmeleri olarak planlanmıştır. Dolayısıyla çocuğun kurallara uyabilecek, kendini kontrol edebileceği bir yaşa gelmeden okul eğitimine dahil edilmesi çocuk açısından geri dönüşsüz yaralara neden olabilecekken, çocuğun yaşı itibariyle idrak edebilmesini olanaksız kılan bu düzenlemeler, ayrılık endişesi gibi korkuların yerleşmesine ve ileriki yıllarda kalıcı izler bırakmasına sebep olabilecek sonuçlara yol açacaktır. Bu yasa, bu anlamda çocuklarda ve velilerde açılan yeni eğitim-öğretim yılıyla birlikte sevinçli bir heyecanın yerine yoğun bir korku, endişe ve belirsizlik bırakmıştır.

 

Tüm bu karamsar tablo içerisinde gerçek olan diğer bir yan ise yasanın doğasındaki "aceleciğin" bir sonucu olarak mevcut okulların fiziki kapasitelerinin, okula yeni başlayacak çocuklar için uygunluğunun olup olmadığıdır. Görünen odur ki; uygulamaya konulan bu yasanın içerisinde 2012- 2013 eğitim- öğretim yılı için ne Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde ne de mevcut ilköğretim binalarının uygunluğu konusunda herhangi bir çalışma ya da düzenleme yapılmamıştır. Bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığı?nın Yatırım ve Tesisler Dairesi Başkanlığı tarafından öngörülen " Eğitim Yapıları Mimari Proje Hazırlanması Genel İlkeleri"nde öngörülen düzenlemeler bile en son olarak 2011 yılını kapsamakta, burada sayılan ilkeler bile okul öncesi ve okul eğitimi için gerekli düzenlemeleri karşılamamaktadır. Yasanın yürürlüğe giriş tarihi ve okulların açılması arasındaki sürenin kısalığına bakıldığında da bu konuyla ilgili herhangi bir düzenlemenin olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. 

 

 Çocuklarımızın hayatı "çılgın bir proje" değildir

 

AKP iktidarının ideolojik hegemonya yaratma projesinin önemli bir parçası olarak okunması gereken 4+4+4, toplumda siyasal, ekonomik birçok alana yayılma iddiası taşımakta, muhafazakârlık ile liberalizmi bağdaştıran yeni bir otoriterliği inşa etmektedir.  4+4+4, AKP Hükümeti için kendi temsil ettiği değerleri toplumun geneline yaymak için muazzam bir olanak iken itaatkâr, dindar, sorgulamayan ve işverenler için ucuz-genç işgücü potansiyeli olabilecek bir toplumu yaratabilmenin ön koşullarının yaratılması olarak ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan 4+4+4, neoliberal politikaların hayata geçirilmesi, köleliğe varan sömürü koşullarının yaratılması, çocuk işçilerin arttırılması, kadını eve hapseden ve "en az üç çocuk doğurmaya mahkûm ederek" kadının evlenme yaşını daha da aşağı çeken, kamusal bir hizmet olarak sunulması gereken eğitim hizmetini özelleştiren, çocuklarımızın pedagojik gerekliliklerini yok sayarak, egemen zihniyetin istediği doğrultuda yeni bireyler yaratılmasını hedefleyen bir sistemin en önemli ayağıdır.

 

Bu yüzden 4+4+4, eğitimi çocuklarımızın geleceğini inşa eden bir sistem olmaktan çıkararak, onların geleceğini karartan bir sistemi anlatmaktadır. 4+4+4, çocuklarımızın hayatını "çılgın bir proje" olarak görmekte, çocuklarımızı yeteneklerini geliştirmek yerine onları nesneleştirmekte ve kısa vadede müşteri, uzun vadede ise ucuz işgücü olarak görmektedir.

 

Bu sebeplerle ne çocuklarımız, ne öğretmenlerimiz, ne de velilerimiz geleceği belirsiz bir sürece mahkûm edilmemelidir.

 

15 Eylül?de alanlarda sesimize ses katalım

 

AKP İktidarının sahte ilericilik nüveleriyle yoğrulmuş ve aslında gericilikten beslenen, piyasalaştırmayı kutsayarak eğitimi herkesin ulaşabileceği bir hak olmaktan çıkaran ve var olan eğitim sistemimizi daha da gerilere götüren bu yasa, çocuklarımızı, geleceğimizi karanlığa sürükleyecek, çocuklarımızı çocuk olmaktan çıkaracaktır.

Eğitim bilimcilerin görüşlerinin önemsenmediği, öğretmenleri güvencesizleştiren, çocuklara çocukluklarını unutturacak bu yasanın sürdürülebilir olmadığı kabul edilerek, bir an önce yürürlükten kaldırılmalıdır. Kamusal, bilimsel, laik ve demokratik ilkelere göre var olan eğitim sistemimizdeki sorunları giderecek ve onu daha da ilerletecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir.   

 

Buradan sesleniyoruz; bu yasa bu haliyle uygulamaya devam edilirse öğretmenler, öğrenciler, veliler olarak sesimizi daha da yükselteceğiz.

 

KESK?e bağlı Eğitim-Sen sendikasının çağrısıyla, 4+4+4 kesintili eğitim sistemine karşı 15 Eylül 2012 Cumartesi günü Sıhhiye Meydanında yapılacak ve DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından da desteklenecek miting için Saat 10:00?da Ankara Tren Garı önünde TMMOB pankartı altında toplanacağız.

 

TMMOB Ankara İKK Sekreteri
Bülent Tatlı

 

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası