SATILIK ÜNİVERSİTE!
Hacettepe Üniversitesi Yönetimi; okulun merkez kampüsünde bulunan Hacettepe Üniversitesi Hastanesi`nin biriken 250 milyon lira borcunu ödemek ve yeni yatırımlar için ekonomik kaynak yaratmak gerekçesiyle üniversitenin Beytepe mevkiinde bulunan yaklaşık 350 dönümlük arazisini satışa çıkardı.
Eklenme Tarihi: 22/12/2020

SATILIK ÜNİVERSİTE!
Hacettepe Üniversitesi Yönetimi; okulun merkez kampüsünde bulunan Hacettepe Üniversitesi Hastanesi`nin biriken 250 milyon lira borcunu ödemek ve yeni yatırımlar için ekonomik kaynak yaratmak gerekçesiyle üniversitenin Beytepe mevkiinde bulunan yaklaşık 350 dönümlük arazisini satışa çıkardı. İlk ihale 24 Aralık 2013 tarihinde ikincisi ise 30 Ocak 2014 tarihinde gerçekleşirken bu iki ihaleye de teklif sunan olmadı. Üçüncü ihale için ise 8 Nisan tarihi belirlendi. Daha önce açılan iki ihalede teklif gelmeyince üçüncü ihale için 900 milyon lira olarak belirlenen arsa bedeli de 800 milyon liraya çekildi.
12 Eylül 1980`den beri ülkemizde hız kazandırılarak devam ettirilen neoliberal politikalar çerçevesinde sağlık, eğitim, barınma gibi insanların en temel haklarının metalaştırılıp kar amaçlı yatırımların aracı haline getirilmesinin bir örneğini de Hacettepe Üniversitesi arazisinin satışı olayında görülmektedir. Ar-ge projelerinden yemekhanelerine yurtlarından ulaşımına kadar her noktası sermaye gruplarının ihtiyaçlarınca tasarlanan üniversitelerin bu kez de orman arazilerine göz dikilmektedir.
Üniversitelerin ve kentlerin en değerli noktaları olan orman arazileri, üniversite hastanesinin borçları gerekçe gösterilip özelleştirme sürecine tabi tutulup imara açılarak vasfı ve toplumsallığı yok edilmek istenmektedir. Temel amacı insan odaklı uygulamalarla, en temel haklardan olan sağlık hizmetini topluma sunmak olması gereken hastanelerin, mevcut yapı içerisinde "borçlu" hale gelmesi ve bu borçların eğitim ve bilim yuvası olması gerekirken işletme haline getirilen üniversite ve benzeri kurumlara yüklenmeye çalışılması mevcut siyasal sistemin kâr merkezli politikalarını gözler önüne sermektedir. Bilim ve tekniğin üreticisi ve öğreticisi olması gereken üniversitelerin, yaşanan süreçle ilgili sorunu arazi satışıyla çözmeye çalışması, ülkenin aydınlarından olan eğitim ve bilim emekçilerinin, akademisyenlerin geldiği nokta ve çözüm yöntemlerindeki bakış açısı kapsamında değerlendirildiğinde hayli üzücüdür.
Tarihsel süreçleri boyunca sosyal bilimler ve fen bilimlerinin, sanatın, doğadan bağımsız, somut koşullarından yalıtılmış bir şekilde ilerlemesinin ve gelişmesinin imkânsızlığı ortadadır. Ortaya çıkan üretimler son kertede bütün birikim ve deneyimlerin somutlanmış elle tutulur prototipleri olmasına rağmen, onu var eden bütün bir sürecini içerisinde taşır ve sonuçları yine bütün bir sürece etkileriyle sınır tanımayan niteliğini yansıtır. Bilim ve sanat alanındaki üretimler ve bu üretimlerin yapıldığı temel alanlardan biri olan/olması gereken üniversitelerin kendini doğadan ve toplumdan yalıttığı sürece başarılı olması imkânsızlaşır. Dolayısıyla üniversiteler sadece öğretim görülen binalar olarak değil, bir değil birçok noktaya dokunabilen yaşam alanları olarak görülmelidir.
Ülkemizde özellikle kentlerde; ağacın, çiçeğin, yeşilin olduğu her noktayı rant aracı olarak gören, temel yaşam alanlarımızın sermaye gruplarına peşkeş çekilmesinin önünü açan, her parkın yerine bir AVM, her tiyatronun yerine bir restoran, her tarihi yapının içine bir banka yapmaya çalışan zihniyet, "3-5 ağacın" nasıl bütün bir toplumu ayağa kaldırdığını gördü. Gezi Parkı`nda olduğu gibi Hacettepe Üniversitesi arazisi ve ormanı da sadece üniversite yönetimi ve iktidarın mülkiyeti değil bütün bir toplumun ortak değeridir. Öğrenciler, çalışanlar, veliler, öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, asistanlar, mezunlar, kuşlar, ağaçlar, böcekler, tilkiler, gelincikler; liste uzar gider? Yaşam alanlarımızın, üniversiteler, hastaneler gibi kurumların borçlandırılma gibi bahanelerle özelleştirilmesinin önünün açılmasına, kâr getirmediğinde gözden çıkarılması gereken ticarethaneler olarak görülmesine, eğitim, öğretim ve bilim merkezleri olması gereken üniversitelerin "serbest piyasa ekonomisi"nin sömürü hırsına kurban edilmesine karşı olduğumuzu ve Hacettepe Üniversitesi özelinde yapılmaya çalışılan arsa satışının da toplum ve ülke çıkarlarını hiçe sayan bir anlayışın ürünü olduğunu kamuoyu ile paylaşıyoruz.
İMO ANKARA ŞUBESİ
YÖNETİM KURULU