NEYE HAYIR DİYORUZ
Başkanlık sistemi başlığıyla gündeme gelen anayasa referandumu süreci fiili olarak başlamış durumda. Teklifi getirenlerin “Güçlü bir Türkiye” için olarak amacını açıkladıkları değişiklik, Ülkemiz ve halkımız açısından neyi öngörüyor? ”Güçlü Türkiye”den kasıt ne? Nisan ayı içerisinde önümüze getirilecek sandıkta neyi seçmemiz isteniyor?
Eklenme Tarihi: 15/12/2020

Neye Hayır?
Başkanlık sistemi başlığıyla gündeme gelen anayasa referandumu süreci fiili olarak başlamış durumda. Teklifi getirenlerin "Güçlü bir Türkiye" için olarak amacını açıkladıkları değişiklik, Ülkemiz ve halkımız açısından neyi öngörüyor? "Güçlü Türkiye"den kasıt ne? Nisan ayı içerisinde önümüze getirilecek sandıkta neyi seçmemiz isteniyor?
2001 ekonomik krizi sonrası süreçte Ülkemizin 15 yıllık tarihine ve geldiğimiz noktaya bakmak "Güçlü bir Türkiye" denilerek neyin kastedildiğini anlamanın en pratik yolu olarak gözüküyor. Bununla birlikte derinlikli bir irdeleme yerine "başkanlığın" birçok yönüyle benzeşliğini de içinde barındıran ve Ülkemizde şu anda yaşanmakta olan OHAL/KHK rejimine bakmak da "Güçlü Türkiye" ile murat edileni anlamayı sağlayabilecek nitelikte. Denetlen(e)meyen, yargılan(a)mayan, hesap vermeyen bir sistemin sürgit devamının sağlanması, fiiliyatta yaşanan yasa tanımazlığın "tek adam" şahsında yasalaştırılması.
Bu gün ülkemiz, tarihinde hiç olmadığı kadar yoğun bir kırılganlığın içerisinde. Siyasi, ekonomik, toplumsal alanda yaşanan bu kırılganlıklara yenilerini ekleyebilecek nitelikte bir evet-hayır kıskacının Ülkemizin geleceği açısından taşıdığı olumsuzlukları dilimiz döndüğünce gücümüz yettiğince birçok ortamda dile getirdik. Ancak Ülkede yaşanan her türlü olumsuz gelişimin tek çözüm yolunun anayasa değişikliğine bağlı olduğunu düşünenler TBMM`de dahi bir uzlaşı aramadan, kavga-dövüş içerisinde teklifi meclisten geçirdiler, Cumhurbaşkanının Onayı ile de bu değişikliği referanduma sundular.
Referanduma sunulan anayasa değişikliği hazırlanış usulünün yanı sıra içeriği bakımından da birçok yanlışı ve sorunu içinde barındırıyor.
İnşaat mühendisliği açısından baktığımızda, teklif ile kurulması öngörülen yapının "statik" yönden ayakta kalabileceğini ve kullanan/yaşayanları sağlıklı bir şekilde koruyabileceğini söylemek mümkün görünmüyor.
Bu durumu bir örnek üzerinden anlatmakta fayda var. Diyelim ki evinizde dört ayaklı, ayakları laçkalaşmış, kesitlerinde azalma olmuş bir masanız var. O masa üzerinde kaygısız bir şekilde yemek yeme ihtimali de göremiyorsunuz. Bu durumda bir mühendis olarak ne yaparsınız? Eğer bu masa üzerinde dost sofraları kurmak, neşeyle yemek yiyip sohbet etmek istiyorsanız, buna verilecek sanırız iki cevap var- Bir, masayı değiştirirsiniz, iki, masanın ayaklarını gözden geçirir güçlendirirsiniz-. Bu seçenekler arasında karar verirken fayda-maliyet analizi yapmayı da unutmazsınız.
Hiç birinizin aklına tablası sabit kalmak üzere ayakları söküp birleştirerek tek ayaküstüne masayı kurmak gelmemiştir herhalde. Çünkü böylesi bir seçenek masanın sağlıklı bir şekilde durmasını sağlamaya yönelik olarak, ayağın bir kısmının yere gömülmesinden, bastığı noktadan farklı noktalara doğru yeni güçlendirme seçeneklerini gündeme getirecektir. Dört ayaklı bir masaya göre bu şekilde oluşturulacak bir masanın üzerine gelen her yük altında daha düşük bir dayanımı olmasının yanı sıra bunların her birisinin de masanın kullanımında yaratacağı değişikliklerin olumlu olacağını da bekleyemeyiz.
Toplumsal hayat açısından masayı değiştirme seçeneğimizin olmadığı açıktır. Çünkü masanın tablasını oluşturan, bu ülkede yaşayan tüm vatandaşlardır. Bu durumda yapılabilecek İki seçeneğimiz kalıyor. Ayakların sağlamlaştırılması ya da sökülüp birleştirilerek tek ayak haline getirilmesi. Yönetim bilim açısından bakıldığında bu ayaklar, yasama, yürütme, yargı ve özgür ve bağımsız olarak çalışabilecek ve kamuoyunu bilgilendirebilecek kitle örgütleri ve medya ayaklarıdır.
Bunların birbirinden bağımsızlıkları, farklı yükler altında toplumun bir ve bütün kalmasının teminatıdır. Tüm bu ayakları birbirine bağlayıp tek ayak üzerine oturtmak toplum açısından geri dönüşü olmayan sorunlar yaratacaktır.
Referanduma sunulan teklif toplumsal açıdan tek ayaklı bir masa kurma teklifidir.
Hep beraber kurulacak kardeş sofralarında, kaygısız ve neşe içerisinde hep beraber birlikte olmak isteyen biz İnşaat Mühendisleri, bu isteğimizi karşılamamasının yanı sıra yaratacağı olumsuzluklarla tüm toplumu etkileyecek "Tek Ayak Üzerinde" masa kurma teklifinin yasalaşmasına "HAYIR" diyoruz.
İMO Ankara Şubesi
Yönetim Kurulu