HES GERÇEĞİ VE ANTALYA

?HES Ateşi sadece düştüğü yeri değil tüm canlı yaşamını yakabilir. Bunu hiç düşündünüz mü??

Eklenme Tarihi: 25/12/2014

HES GERÇEĞİ VE ANTALYA

İnşaat Mühendisliği Haftası Etkinlikleri Kapsamında "HES Gerçeği ve Antalya" konulu Forum gerçekleştirildi.

İMO Antalya Şube Sayman üyemiz Mustafa Balcı`nın Forumun açılışında yaptığı konuşmada suyun tüm canlılar için bir yaşam hakkı olduğuna vurgu yaptı.

Balcı`nın Forum konusuyla ilgili konuşmasının özeti şöyle:

"HES Ateşi sadece düştüğü yeri değil tüm canlı yaşamını yakabilir. Bunu hiç düşündünüz mü?"

Anadolu`nun can damarı nehirlerin suyunun kullanım hakkı, hidroelektrik santrali (HES) bahanesiyle, kaynağından sahile kadar borulara hapsedilerek, yaşam verdiği tüm canlılardan çalınmak üzere, özel şirketlere veriliyor.

Anadolu`daki tüm canlı yaşantısını geri dönüşümsüz bir şekilde olumsuz etkileyecek, ekolojik denge, yöre halkı ve çevresel etkiler göz ardı edilerek gelişigüzel yapılan HES projelerine karşı tüm vadilerde tepkiler yükselmeye başladı.

Bizlerin doymak bilmeyen tüketim alışkanları ve ihtiyaçlarının doğa üzerindeki yıkıcı etkisi her geçen gün biraz daha artıyor. Hiç haberimiz olmasa da, umursamazsak da, gitmesek de, görmesek de bizim bu yaşam biçimimizin bedelini birtakım canlılar, insanlar ödüyor.

HES`lere karşı değiliz. Ancak, Hidroelektrik Enerjisi üretmek bahanesiyle "ÇED Raporu gerekli değildir." kararlarıyla veya ısmarlama ÇED Raporlarıyla, yöre halkını ve doğal yaşamı yok sayan suyun ticari kar amacıyla özel şirketle 49 yıl süre ile satılmasına karşıyız.

Bu Forumu; bir yandan Anadolu nehirleri ve doğası için verilen mücadeleleri hatırlatmak, bir yandan Antalya`da Alara ve Ahmetler örneğini konuşmak, bir yandan da şehirlerde hiçbir sorun yokmuş gibi yaşamaya devam eden insanlara ayna tutmak ve bu soruna ortak etmek amacıyla düzenledik.

Unutmamamız gerekiyor ki;

"Susuzluğun ateşi sadece düştüğü yeri değil tüm canlı yaşamı yakar."

Evet, konumuz: "HES Gerçeği ve Antalya"

Konuşmacılarımız: Mustafa Koç (Ahmetler Kültür ve Dayanışma Derneği Sözcüsü),

                        Tuğba GÜNAL (Alakır Nehri Kardeşliği)"

Ahmetler Kültür ve Dayanışma Derneği Sözcüsü Mustafa Koç, Ahmetler Kanyonu HES Projesi ile ilgili bir sunum yaptı.

Mustafa Koç, köylülerin Ahmetler Kanyonunda HES yapılmasını engellemek için büyük mücadele verdiklerini, birçok Oda, dernek, sendika, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarından destek gördüklerini belirtti. HES yapımını üstlenen taşeron şirketin silahlı adamları tarafından kurşunlandıklarını, dövüldüklerini, üzerlerine iş makinalarının sürüldüğünü, söyleyen Koç, köylülerin nöbet tutarak doğanın tahrip edilmesine izin vermediklerini vurguladı; idare mahkemesinin Ahmetlerin mücadelesini haklı bularak HES projesi için "ÇED raporu gerekli değildir" şeklinde alınan kararı iptal ettiğini vurguladı. Mustafa Koç, "Devlet kadrolarının insanların yaşam alanlarıyla ilgili kararları alırken milli miras ve doğal kaynakları yöre insanlarıyla birlikte koruyabileceği gerçeğine saygı duyma alışkanlığı kazanmaları ve yanlış yapılan HES`lerden vazgeçilmesi gerektiğini" ifade etti.

Alakır Nehri Kardeşliği adına söz alan Tuğba Günal ise, hazırladığı sunumla HES inşaatları nedeniyle Alakır`da doğanın nasıl tahrip edildiğini anlattı. Tuğba Günal, HES inşaatları nedeniyle bölgedeki yaşam alanlarının saldırıya uğradığını ve susuz kalan nehir yatağındaki sucul yaşamın tümden yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirtti.

Forumda izleyiciler, Çevre Mühendisleri Odası ve Gıda Mühendisleri Odası adına görüş ve öneriler de dile getirildi.

Çevre Mühendisleri Odası Şube Başkanı Erdal Özdemir, yoğun tartışma konusu yapılan ÇED raporlarının kendi üyeleri tarafında yapıldığını, ÇED raporlarını EPDK`nın verdiği lisans ve DSİ`ni su kullanım hakkı sözleşmesinin sonucunun klasik bir prosedürü olduğunu belirtti.

Gıda Mühendisleri Odası Temsilcisi Bülent Şık, "konu enerji değil su; sadece bizde değil bütün dünyada böyle. Dünya Bankası ve IMF`nin toplumsal yarar gerekçesiyle kaynak sağladığı projelerin toplumsal zararlar doğduğunun ortaya çıktığını;  30 yıl içinde su kaynaklarının %30 azalacağını, iklim değişikliği ve kuraklık yaşanacağı bilim insanları tarafından ifade ediliyor. Buzullardaki erimenin beklenenin 3 katı olduğunun tespit edildiğini" söyledi.

Forum sonunda konuşmacılara Şube Başkanı Dr. Cem Oğuz ve Sayman Üye Mustafa Balcı tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.


İçinde yaşam barındıran en büyük zenginliğimiz ve en temel yaşam hakkı olan suyumuzun, doğal değerlerimizin, doğal sit alanı ve çevresinde yaşayan insanlarımızın kendi yaşamlarına ve geleceklerine dair hayati öneme sahip kararların verilme sürecine katılım hakkı göz ardı edilmemelidir.

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası