İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ 5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ MESAJI
“ Doğa ve doğal kaynaklar insanlığın ortak malıdır; Onu korumak da, yaşatmak da tüm insanlığın ortak görevidir.”
Eklenme Tarihi: 17/06/2013
" Doğa ve doğal kaynaklar insanlığın ortak malıdır;
Onu korumak da, yaşatmak da tüm insanlığın ortak görevidir."
"1972 yılında İsveç`in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı`nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi.
İnsanların ve canlıların sürekli yaşadıkları, dağlar, ovalar, çayırlar, ormanlar, göller, denizler, ırmaklar, doğal çevreyi oluşturur.
Çevre kirlenmesinin ve çevrenin korunmasında yerel ve merkezi yönetimlerin büyük sorumlulukları ve görevleri olduğu gibi her bireyin de üzerine düşen sorumluluk ve görevleri vardır.
Geçmişten günümüze en önemli küresel sorun, savaşlar, yoksulluk, açlık, barınma ve çevre tahribatıdır.
Ne yazıktır ki; günümüzde ticarilerin kar, siyasilerin oy kaygıları nedeniyle tüm insanlığın ve canlıların ortak malı olan çevre büyük tehditler altındadır.
Ülkemizde ise, son 20 yılda yürütülen Kirli Çevre Politikaları sonucu; çevre alanı yıllar boyunca istismar edilmiş, yerli ve yabancı sermayenin hizmetine bir talan ve yağma olanağı olarak sunulmuştur. Gelecek nesillerin ihtiyaçları göz ardı edilerek, doğal kaynaklarımız vahşi bir şekilde yok edilmektedir. Ormansızlaştırılan alanlardan kentsel/rantsal dönüşüme, enerji politikalarından madencilik faaliyetlerine, yaşanan doğal afetlerden tarım ve gıda uygulamalarına kadar geniş yelpazede yaşanan olumsuzluklar tüm gerçekliğiyle ortadadır.
Kutlayamadığımız 5 Haziran Dünya Çevre Günü‘nde bir kez daha vurgulamak istiyoruz;
• Çevre kirliliğinin temellerinden olan enerji politikası, enerjinin verimli kullanılması ve temiz, yenilenebilir enerji kaynakları üzerinden şekillendirilmelidir. Kirli, geri kalmış ve atık sorunu çözülmemiş olan nükleer santral yapımı macerasından vazgeçilmelidir.
• %20 olan kayıp-kaçak elektrik oranı azaltılmalı, enerji üretiminde %2 olan yenilenebilir enerji kaynağı oranı arttırılmalıdır.
• Kentlerde, herkesin sağlıklı çevrede yaşama hakkı sağlanmalı, alt yapı hizmetleri tüm yurttaşlara ücretsiz olarak ulaştırılmalıdır.
• Barınma hakkı hayata geçirilmeli, rantsal dönüşüm üzerinden şekillenen kentsel dönüşüm süreci, yurttaşların barınma hakkını elinden alacak ve kentsel çevre sorunlarını pekiştirecek biçimden uzaklaştırılmalıdır.
• Suyun ticarileştirilmesi, yer altı ve yer üstü suların varlık nedeninden uzaklaştırılarak kiralanması ve enerji üretiminde değerlendirilmesi sonlandırılmalıdır.
Ülkemiz, Antalya`mız ve halkımıza çok yönlü zararlar veren bu politikaların içinde yanlış ÇED raporlarını devre dışı bırakan hidroelektrik santralleri (HES‘ler) ve yanlış termik santral projeleri de bulunmaktadır. Enerji üretim ve dağıtımının serbestleştirilmesi ve özelleştirilmesinin birer ürünü olan bu proje ve girişimler, halkın üretim ve yaşam alanlarını tahrip eden, işçi-köylü cinayetlerine yol açan; yöresini, tarımsal üretimini, doğal çevresini korumak isteyen halktan binlerce insan aleyhine davalar açılmasına dek varmıştır. Yargı kararlarına aykırı HES inşaatları sürmekte, halk zulme uğramaktadır. Yanlış HES girişimlerine karşı oluşan halk direniş platformları bugün toplumsal muhalefetin önemli bir unsuru durumundadır.
2B, Tapu Kanunu ve Kentsel Dönüşüm Kanunu ile birlikte bugüne kadar kamunun elinde kalan son arazilerin de yerli ve yabancı özel ve tüzel kişilere satışına ve yapılaşmaya açılmasına olanak sağlandı; Mera ve orman alanları ile kıyı şeritlerinin talan edilmesinin de yolu açıldı.
Mera, orman, tarım alanları, zeytinlikler ve kıyı şeritleri gibi alanlar da dahil olmak üzere bugüne kadar kamunun elinde kalan son araziler; bütün kamusal yeşil alanlar yapılaşmaya açılabilecektir. Bu alanlara Bakanlığın özel standartlar ihtiva eden planlar yapma ve onaylama yetkisiyle özel imar ayrıcalıklarıyla sağlanabilecektir. 2B ve kamu arazileri de Bakanlık eliyle ve TOKİ aracılığıyla, özel kişilere; "Tapu Kanunu ve Kadastro Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun" uyarınca da yabancılara; kolayca devredilebilecek, satılabilecek. Uygulamada yapılacak hatalar sonucu kentsel dönüşüm kenti bölüşüme ve kentsel ölüme dönüşebilecektir.
Bugün dünyamızın içinde bulunduğu en büyük çevresel riskler; Fosil Yakıtların Kullanımı ve İklim Değişikliği, Nükleer Enerji, Hızlı Nüfus Artışı ve Tatlı Su Kaynaklarının yetersizliğidir.
Doğal çevrenin bir bütün olarak korunması, bütün ülkelerin dolayısıyla tüm insanlığın ortak sorunlara, ortak çözümler üretmesine bağlıdır.
Doğal çevrenin korunması için alınacak önlemleri özetlemek gerekirse;
Su, hava ve toprak kirlenmesinin önlenmesi,
Doğal çevreyi kirleten petrol ve nükleer enerji yerine; Güneş ve rüzgar gibi doğayı kirletmeyen alternatif enerji kaynağı seçenekleri araştırma, geliştirme çalışmalarının yoğunlaştırılarak temiz ve yenilenebilir enerji kullanıma geçişin sağlanması,
Yer altı zenginliklerimizden madenlerin ve yer üstü zenginliklerimizin çevreye zarar vermeyecek şekilde dengeli kullanılması, taş ocaklarının çevreye verdiği zararların engellenmesi,
Bilinçsiz ve gelişigüzel HES yapımlarıyla çevre tahribatlarının önlenmesi,
Uygarlığın gelişmesi, endüstrileşmenin kaçınılmaz sonucu fabrikaların yol açtığı baca gazları ve kirli sıvı atıkların arıtılarak doğaya verilmesi, katı ve nükleer atıkların doğaya zarar vermeyecek şekilde bertaraf edilmesi,
Gerekmektedir.
Taksim Gezi Parkı direnişi; Taksim`de kentsel yaşam alanları düzenlenirken bilim, bilgi, akıl ve insana saygı devre dışı bırakılarak ve halktan gizlenerek AVM yapılmak istenmesine dur demek için halkın başlattığı bir direniştir. Bu direniş, her şeyi para olarak gören ve gölgesini satamadığı ağacı kesen vahşi kapitalist düşünce sisteminin acımasız yanını bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Odamız, suyun ve çevrenin yaşam hakkı olduğunu savunmaktadır. Bu nedenle Taksim Gezi Parkı`nda AVM yapılmasını ve ağaçların sökülmesini protesto eden halk direnişlerinin yanında olacaktır.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, ikiyüzlü çevre politikalarına hayır demeye, kentsel-kırsal çevre talanının karşısında durmaya, bilim ve tekniği halkın yararına kullanmaya, sanayileşme ve çevre uyumu sağlanmış planlı toplumsal kalkınma politikalarını savunmaya devam edecektir.
"Çevre tüm canlılar için, kentler insanlar için, kaliteli yaşam hepimiz içindir."
Toplumun tüm kesimlerini sağlıklı ve nitelikli çevrede yaşama hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz!
Her günümüzün çevre günü olarak hatırlanması dileğiyle, Dünya Çevre Günümüz kutlu olsun!
TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ
13. DÖNEM YÖNETİM KURULU