İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü?nden Şubemize iletilen 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyon çalışmalarına ilişkin olarak Şube görüşlerimiz;
Eklenme Tarihi: 13/05/2016
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü`nden Şubemize iletilen 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyon çalışmalarına ilişkin olarak Şube görüşlerimiz;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı
Şehir Planlama Müdürlüğüne
İlgi: 04.04.2016 tarih ve 991442078-310.01.02/206 sayılı yazınız hk.
İlgi yazınızla; "İstanbul`un sahip olduğu tarihi, kültürel ve doğal kimlik değerleriyle özdeşleşen; öncelikle kentin kültür ve turizm alanlarındaki üstünlüklerini ön plana çıkartan; çevresel, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik ilkelerini mekana yansıtarak yaşam kalitesini yükselten; ekonomik yapıyı bilim ve teknolojiye dayalı ticaret ve hizmet ağırlıklı bir ekonomiye dönüştüren; etkin ve katılımcı bir kent yönetimi/yönetişimi yapılandırılmasında kurumsal ve mekansal planları verimli bir araç olarak kullanan küresel ölçekte güçlenmiş bir kent statüsü kazandırmak amacıyla hazırlanan" 15.06.2009 tasdikli 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı`nın; söz konusu planın onay sürecinden sonra;
- Kentin dönüşümüne yön verecek olan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine İlişkin kanunun kabulüyle İstanbul İl sınırları içerisinde birçok alanın Afet Riskli Alan ve Rezerv Alan ilan edilerek kentsel dönüşüm uygulamalarına konu edilmesi, bu alanların bütüncül olarak üst ölçekli planlarda değerlendirilmesi gerekliliği,
- Kentin gelişimine yön verecek büyük ölçekli yatırım kararlarının alınmış olması ve söz konusu yatırım kararlarının bütüncül olarak değerlendirilip bölge ve kent bütününe etkilerinin üst ölçekli planlardadeğerlendirilmesini gerekli kılmıştır,
Gerekçeleri ileri sürülerek mevcut yatırım kararları, değişen kanun ve yönetmelikler ile güncel veriler doğrultusunda 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planının revize edileceğinden bahisle görüş ve taleplerimizin 15 gün içinde tarafınıza bildirilmesi istenmiştir. Böylesi önemli bir konuda görüş bildirmek üzere odalarımıza iletilen bilgilerin ve tanınan sürenin kısıtlılığından da anlaşıldığı üzere ilgi yazının bürokratik bir formalitenin yerine getirilmesi olduğunun farkında olarak;
İlgi yazınızda bahsedilen tepeden inme yatırım ve dönüşüm kararlarını kentin son kalan orman alanlarını, su havzalarını, tarım alanlarını, kıyı alanlarını, ekosistemi tahrip eden bu büyük ölçekli projelerin etkisi ile birleştiğinde tüm Marmara Bölgesinde dünya tarihinde eşi görülmemiş bir doğa ve çevre katliamına neden olmakla kalınmayacağının, sosyal ve ekonomik olarak da bölgemizi ve giderek ülkemizi içinden çıkılamaz yaşamsal sorunlarla baş başa bırakacağının bilinciyle aşağıda ki görüşlerimizin ve idarenizin kamusal sorumluluğun tarafınıza bir kez daha hatırlatılmasında fayda umuyoruz.
1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planının ana stratejik ulaşım ve yerleşme kararlarının tümünü yok hükmüne indiren ve plan karar ve hükümlerini tepeden inme bir şekilde altüst ederek sadece İstanbul`un değil bütün Marmara bölgesinin doğal ve ekolojik dengesini, çevresel ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik sınırlarını hiçbir gerekçe ile mazur gösterilemeyecek ölçüde; planlama hukuku ilkeleri ve tekniğine aykırı ve gelişigüzel bir biçimde yok edecek biçimde alınmış bulunan ve birçoğu halen yargıya taşınmış bulunan yatırım ve yerleşme kararlarının kararların;
"Plan bütününde değerlendirmesi"bahanesiyle 1/100000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planına aktarılarak meşrulaştırılması ve yargı da devam eden davalarınboşa düşürülmesini esas alan bu revizyon operasyonu; İstanbul çevre düzeni planı yaklaşımına, evrensel şehircilik plan ve ilkelerine ve kamu yararına açıkça aykırı olmakla kalmayıp imar mevzuatında tanımlanan çevre düzeni planının tanımına, amacına ve kapsamına açıkça aykırı nitelik taşıyacaktır.
İstanbul ve Marmara Bölgesi`nin ormanlarını, sulak alanlarını, tarımsal alanlarını ekolojik koridorlarını, bölgenin yeraltı ve yer üstü tüm su ve doğal kaynaklarını, flora ve faunasını yaşamı yok edecek ve yaratacağı bu tahribat ile geri dönülemez yaşamsal zararlara neden olacağı gibi; taşıyacağı yapılaşma ve yollarla birlikte çok daha büyük bir alanı kaplayacak proje dev bir geçirimsiz, betonlaşmış cansız alan oluşturup ekolojik olarak bir boşluk oluşturacak mikro klima etkisi yaratarak ve iklim değişikliğini hızlandıracaktır.
Üçüncü hava limanı inşaatı ve sonrasında meydana gelecek yaşamsal tahriplerin etkileri halen hukuksuz bir biçimde sürdürülmekte olan Üçüncü Boğaz Köprüsü ve çevre yolları inşaatı, Üçüncü Havalimanı inşaatı, Rezerv alan kararları, Karayolu Tüp Geçidi başta olmak üzere, bugünlerde kamuoyun alıştırmak adına görseller eşliğinde servis edilen, Kanal İstanbul, Yenişehir gibi kentin son kalan orman alanlarını, su havzalarını, tarım alanlarını, kıyı alanlarını, ekosistemi tahrip eden bu büyük ölçekli projelerin etkisi ile birleştiğinde tüm Marmara Bölgesinde dünya tarihinde eşi görülmemiş bir doğa ve çevre katliamına neden olmakla kalmayacak, sosyal ve ekonomik olarak da bölgemizi ve giderek ülkemizi içinden çıkılamaz yaşamsal sorunlarla baş başa bırakacaktır.
Yatırımlar üretken olmayan tüketim alanlarına yönelmiş, teknolojik gelişmeler ve nitelikli iş gücüne yapılması gereken yatırımlardan giderek uzaklaşılmıştır. İstanbul başta olmak üzere kent toprakları acımasızca tüketilmiş ve yeni afetlere açık hale getirilmiştir. İstanbul AVM`lere, yerli yersiz gökdelenlere teslim edilmiştir. İstanbul`da deprem sonrası toplanılacak boş alan kalmamıştır. 1999-2003 yılları arasında İl Afet Merkez Kurulu tarafından belirlenen toplanma alanı ve çadır kurulacak 493 alanın ¾ ü bugün ranta, haksız kazanca teslim edilmiştir. Bu durum bir yandan doğal kaynaklarımızı tüketirken, diğer yandan deprem başta olmak üzere diğer doğal afetlerin habercisi olarak yeni risk alanları yaratmıştır. İstanbul ve diğer kentlerimizin açık ve kapalı alanları, aynı zamanda birer yaşam çevresi olarak görülmesi gerekirken, bu anlayıştan giderek uzaklaşılmıştır. Kentlerimiz sadece mekan düzeyinde ele alınıyor. Deprem afetine hazırlanan kentlerimiz İstanbul başta olmak üzere beş afetle karşı karşıya bırakılmıştır. Sel ve su baskınlarının ve ısı adalarının giderek artması, hava kirliliğinin giderek büyümesi, İstanbul ve diğer kentlerimizin deprem afetine daha açık hale gelmesi, yapılaşma ve kentsel dönüşümün yarattığı sosyal ve toplumsal sorunlar gibi.
Bu durumda, ilgi yazınızdaki gerekçelerle hukuksuz ve plansız olarak alınan ve her biri yargı konusu edilmiş olan kararların plana işlenmesini esas alan bu revizyon kararı hakkında meslek odalarından görüş talep etmenin her şeyden önce hiçbir etik yanı olmadığını;
"Planlamaya katkı" nın bitmiş bir plana ve veya alınmış kararlara görüş istemek biçiminde olamayacağını; daha önce de defalarca tekrarladığımız üzere, bunun bir süreç olduğunu ve planlama süreci içinde, evrensel bilimsel ve kamu yararı doğrultusunda karar üretebilme ve kararları etkileyebilme yetki ve iradesine sahip sürekli ve etkin işleyen bir mekanizmayla sağlanması gerektiğini de bir kez daha vurgulamak isteriz.
1/100.000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı ve değişikliklerine ilişkin olarak bugüne dek gerek sözlü, gerekse de itiraz dilekçemiz ve dava dilekçelerimizde olduğu gibi yazılı olarak dile getirdiğimiz görüşlerimiz ise, ilgi yazınızdan gündemde olduğu anlaşılan bu son revizyon kararı için de aynen geçerlidir.
Bu çerçevede, küreselleşmenin planı projeler toplamına indirgeyen yaklaşımının tam bir yansıması olan, kenti ulusal ve uluslararası piyasaya pazarlamaktan başka amacı olmayan, tarihi ve doğal değerleri, doğal hammadde kaynaklarını, ormanları, tarım alanlarını, içme suyu havzaları korumaktan, bu çerçevede kuzeye gelişmeyi engellemekten söz eden "parlak ve uyutucu" sözlerle dolu plan raporuna karşın, tam da aksini doğuracak plan kararları içeren ve bu çerçevede, hayata geçirildiği takdirde İstanbul`un yaşadığı tahribat sürecini daha da hızlandıracak olan bu planlama/ma sürecine ve bu sürecin ürünü olan planlara her zaman ve elimizdeki tüm imkânları kullanarak karşı çıkacağımızı bir kez daha altını çizerken; Ve siz Büyükşehir Belediyesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı ve Şehir Planlama Müdürlüğünü de kamu toplum ve kent yararı doğrultusunda asli görevlerinizin sorumluluğuna sahip çıkmaya davet etmek isteriz. Saygılarımızla.
Rezan BULUT
Şube Sekreteri