Şube Başkanımız Nusret Suna`nın 20 Aralık 2018 tarihinde Şubemizde yapılan İnşaat Mühendisliği Üzerine Bir Sohbet” etkinliğinde yapmış olduğu açılış konuşması

Eklenme Tarihi: 26/12/2018

Değerli Konuklar,

Değerli Meslektaşlarım,

Kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlemiş olduğumuz söyleşimize hoş geldiniz.

Sizleri Şubemizde ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Etkinliğimizde bizleri yalnız bırakmadığınız için sizlere teşekkür ediyoruz.

Bugünkü konuğumuz Prof. Dr. Uğur Ersoy Hocamız.

Konuğumuz dedim ama bilinmeli ki değerli hocamız bu çatı altında kendisini hiçbir zaman misafir gibi hissetmemiştir.

Etkinliğimize katılma nezaketi gösterdiği için Hocamıza teşekkür ediyorum.

Değerli Meslektaşlarım,

Bazı kişileri anlatmak zordur. Kelimeleri özenle seçmek, anlatının kurgusuna özel önem vermek, hem özel hem de mesleki hayatını eksiksiz olarak aktarmak yeterli olmayabilir.

Uğur Ersoy hocamız da bu insanlardandır; onu anlatmak zordur. Anlattığınızı düşünürsünüz ancak sonunda tarif edilemeyen bir boşluk kaldığını görürsünüz.

Ulusal ve uluslararası bazda aldığı ödülleri sıralayabilirsiniz, mühendislik ya da sosyal-toplumsal konulardaki kitaplarından söz edebilirsiniz, mesleğimizin duayenleri arasında olduğunun altını çizebilirsiniz, sadece mühendislik kimliği değil, beraberinde pek çok farklı kimliği taşıdığını da ifade edebilirsiniz.

Mühendislikle sanatı, edebiyatı, tarihi, kültürü ve hepsinden önemlisi insanı kaynaştırmayı başardığını dikkatlere sunabiliriz.

İnşaat mühendisliği genel başlığı altında Uğur Ersoy`la gerçekleştirilecek söyleşi, bir bakıma Hocamızı tanıma fırsatını da yaratacaktır ki, bu, bizlerin de işini kolaylaştıracaktır.

Değerli Konuklar,

Bugünkü söyleşimizde, sadece mesleğimizin önemini kavramayacağız, aynı zamanda inşaat mühendisliği tarihine doğru bir yolculuğa çıkacağız.

İnşaat mühendisliğinin kat ettiği mesafe, inşaat mühendisliği eğitiminin tarihsel süreci ve gelecek tasavvuru bağlamında ufuk açıcı ve öğretici bir söyleşi olacağından hiç kuşku duymuyorum.

İnşaat mühendisliği tarihini araladığımızda, ilkel yapılardan günümüz yapılarına nasıl ulaşıldığının; mesleğimizin temel bilgilerinden söz edilmediği zamanlarda üretilen görkemli yapılardan, bugün depreme maruz kalmadan yıkılan yapılara nasıl geçildiğinin ayrıntılarıyla karşı karşıya kalabiliriz.

Mesleğimiz açısından dramatik anlamlar içeren bu tespit bizleri, mesleki etik tartışmasına kadar götürebilir.

Ne yazık ki mesleki etiğin önemini yitirmesine yol açan toplumsal-siyasal-ekonomik nedenlerin ve ahlaki bozulmanın neden-sonuç ilişkisinin irdelenmesini zorunlu kılabilir.

İnşaat mühendisliği eğitim sürecine bakmak, beraberinde toplumsal hayatımızı sorgulamamızı gerekli kılar.

Dünya ölçeğinde ilk mühendislik okulunun 1752`de Fransa`da kurulduğunu, Osmanlının ise sadece 20 sene sonra Mühendishane-i Bahri Hümayun`u açarak, mühendislik eğitimine başladığını öğrenir, lakin sonrasında bilime, mühendisliğe karşı toplumda büyük bir direnç gösterildiğini, fen bilimlerini ülkedeki gericilik duvarına çarpıp etkisizleştiğini görürsünüz.

Bu durum, dünyadaki ilk mühendislik okullarından birini açan bir coğrafyada eğitimin neden bu düzeyde olduğunun ipuçlarını verebilir.

Cumhuriyet döneminde yeniden atağa geçildiğini, İTÜ, ODTÜ, YTÜ ,Boğaziçi gibi üniversitelerdeki eğitimle yeniden mesafe alınmaya başlandığını fark eder, yine ancak günümüzde bilimi, mühendisliği itibarsızlaştırmaya dönük çabaların, gelişmeye set çekmeye başladığına tanık olursunuz.

Dünyada bilmem kaç üniversite arasında ülkemiz üniversitelerinin olmadığından yakınırız. Hem de bunu muktedir olarak yaparsınız. Yakınır ancak bilimin, fennin, eğitimin gereklerini yerine getirmekten ısrarla kaçınırsınız.

İş kazalarını takdiri ilahi olarak açıklarsanız, fıtratta var derseniz, bir meslek disiplini olan iş güvenliğinin temel kabullerini yok saymanın sonucu olarak ülkemizin iş kazalarında Avrupa birinciliğini kaptırmadığı gerçeğini yok saymaya çalışırsınız.

Kentleri betona teslim ederseniz, su taşkınlarına teslim olursunuz. Dere yataklarını imara açarsanız, "doğa intikamını alır" diyerek sorumluluktan kaçmak dışında şansınız kalmaz.

Kentsel dönüşüm projelerini rant değeri yüksek bölgelerden başlatırsanız, imar afları çıkartırsanız, kaçak ve sağlıksız yapılaşma sorununu çözemezseniz, yapı denetimi zaaflarından arındıramazsanız, güvenli yapı üretimini gerçekleştiremezseniz bir doğa olayı olan depremin doğal afet gibi yaşanmasının da önüne geçemezsiniz.

Değerli Katılımcılar,

Değerli Meslektaşlarım,

Elbette inşaat mühendisliğinin önemi ve sorunları dikkat çektiğim konularla sınırlı değil. Ancak Uğur Hocamızı dinlemek için sabırsızlandığınızı biliyorum. Bu nedenle Hocamızın keyifli anlatımıyla sizleri baş başa bırakıyor, saygılar sunuyorum.

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası