İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ÜZERİNE BİR SOHBET - 20 ARALIK 2018
Odamızın 64. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen `İnşaat Mühendisliği Üzerine Bir Sohbet` konulu etkinliğimiz Şubemizin Konferans Salonunda gerçekleşti.
Eklenme Tarihi: 21/12/2018
Etkinliğimiz Şube Başkanımız Nusret SUNA`nın açılış konuşmasıyla başladı. SUNA, "Bazı kişileri anlatmak zordur. Kelimeleri özenle seçmek, anlatının kurgusuna özel önem vermek, hem özel hem de mesleki hayatını eksiksiz olarak aktarmak yeterli olmayabilir. Uğur ERSOY hocamız da bu insanlardandır; onu anlatmak zordur. Anlattığınızı düşünürsünüz ancak sonunda tarif edilemeyen bir boşluk kaldığını görürsünüz." diyerek anlattığı Uğur ERSOY için "Ulusal ve uluslararası bazda aldığı ödülleri sıralayabilirsiniz, mühendislik ya da sosyal-toplumsal konulardaki kitaplarından söz edebilirsiniz, mesleğimizin duayenleri arasında olduğunun altını çizebilirsiniz, sadece mühendislik kimliği değil, beraberinde pek çok farklı kimliği taşıdığını da ifade edebilirsiniz" dedi.
"Ne yazık ki mesleki etiğin önemini yitirmesine yol açan toplumsal-siyasal-ekonomik nedenlerin ve ahlaki bozulmanın neden-sonuç ilişkisinin irdelenmesini zorunlu kılabilir." diyen SUNA, "İş kazalarını takdiri ilahi olarak açıklarsanız, fıtratta var derseniz, bir meslek disiplini olan iş güvenliğinin temel kabullerini yok saymanın sonucu olarak ülkemizin iş kazalarında Avrupa birinciliğini kaptırmadığı gerçeğini yok saymaya çalışırsınız. Kentleri betona teslim ederseniz, su taşkınlarına teslim olursunuz. Dere yataklarını imara açarsanız, "doğa intikamını alır" diyerek sorumluluktan kaçmak dışında şansınız kalmaz." dedi.
Etkinlikte anılarını paylaşan, deneyimlerini anlatan ve yapı mühendisliği ile ilgili olarak katıldığı saha çalışmalarına değinen konuşmacı Prof. Dr. Uğur ERSOY, inşaat mühendislerinin iyi bir temel eğitim almalarının önemine işaret ederek, bunu kendi tecrübe ve deneyimleri ile birleştirmeleri gerektiğini belirtti.
İnşaat mühendisliğinin tarihinden biraz bahseden ve tarihi yapılardan örnekler veren ERSOY, "Bu yapıları bugünkü bildiğimiz şekilde eleştiremeyiz. Yani baktığımız zaman gerçekten bunlar büyük yapıtlar, çok görkemli yapıtlardır ve inşaat mühendisliğinin büyük başarısı olarak görüyoruz. Peki, bunları kimler yaptı? O dönemde ne doğru dürüst mekanik vardı, mukavemet vardı, ne yapı statiği vardı, ama bunlar bunu yapabildiler. O zaman mühendis yetişmesi çok değişiktir. Bir usta var Sinan gibi, çok dikkatli seçerek yanına birtakım çıraklar alıyor ve bu çıraklardan bazıları zamanla kalfa oluyor ve kalfalardan bazıları usta oluyor; Yani muazzam bir seleksiyon var. Çok iyi seçilmiş kimseler arasında, en yetenekli olan yükseliyor. Bunlar normal insan değil, yani usta olanlara ben dahi diyorum, başka bir sıfat kullanmıyorum. Peki, bunların sayısı ne kadardır? Bunların sayısı çok azdır elbette. Ama o dönemde yapılacak yapıların da sayısı azdı, dolayısıyla usta sayısı, yapı sayısı birbirine denk geliyordu. Bunlar ustalarından öğreniyordu, yalnız ustalarından değil, ustaları da geçmişten öğreniyorlardı. Yani geçmişte bir bina yapılmış, çökmüş veya bir problemi olmuş, bundan ders alarak yeni bilgi birikimleri oluşturuyorlardı. " dedi.
Mühendis olduktan sonra Amerika`ya giderek Phil. M. FERGUSON`a asistan olarak gittiği yıllara ait ilginç anılarını aktaran ERSOY, mühendisliği, bilgi, deneyim, önsezi ve yaratıcılığın birleşmesi olarak tanımlayarak, bir mühendislik probleminin çözümü sırasında elde edilen analiz sonuçlarının deneyim ve önsezi ile beraber bir mantık süzgecinden geçirilmesinin önemine vurgu yaptı.