Şube Başkanımız Nusret SUNA` nın, 25 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul`da yapılan ülkedeki gelişmeler ve tekrarlanacak olan İstanbul seçimleri gündemi ile ilgili TMMOB 45. Dönem 3. Danışma Kurulu`nda yapmış olduğu konuşma:

Eklenme Tarihi: 27/05/2019

Danışma Kurulumuzun Değerli Üyeleri,
Değerli Divan Kurulu,
Değerli Meslektaşlarım,

TMMOB 45. Dönem 3. Danışma Kurulu`nu saygıyla selamlıyorum. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu`nun ve şubemize üye meslektaşlarımızın başarı ve dayanışma dileklerini iletiyorum.

Değerli Arkadaşlar,
Son Danışma Kurulumuzu 2019 yerel seçim arifesinde toplamış, seçim güvenliğinden yerel yönetim anlayışına kadar geniş yelpazeye yayılan tartışmalar gerçekleştirmiştik.

Açıkça ifade etmek gerekir ki, hiçbirimiz bu denli bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalacağımızı öngörememiştik.

Öngöremedik ancak siyasi iktidarın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesine de şaşırmadık.

Ne yazık ki artık şaşırmıyoruz. Ancak hemen belirtmeliyim ki şaşırmama duygusu, kabullenmeyi içermemektedir. Şaşırmıyor ancak aynı zamanda hukuksuzluğu, kuralsızlığı, antidemokratik uygulamaları kabullenmiyor ve reddediyoruz.

Temsili demokrasiye bile tahammülü olmayan, kendi organize ettiği seçimleri bile tanımayan iktidara karşı demokratik temelde direnilmesi, direnişin kitleselleşmesi, farklı toplumsal ve siyasal kesimleri kucaklayarak sadece bugüne müdahaleyi değil, aynı zamanda geleceğe dönük iyimserliği örgütlemesi gerektiğine inanıyoruz.

Bu bağlamda Danışma Kurulu toplantısının İstanbul`a alınmasını mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının sadece yaşananlara bir yanıtı değil, aynı zamanda 23 Haziran seçimlerine dönük açık çağrı gibi algılıyor, İstanbul toplantısının taşıdığı simgesel önemi TMMOB`nin potansiyelini harekete geçiren kıvılcım olarak değerlendiriyoruz.

Değerli Meslektaşlarım,
Yaşanabilir bir ülke, yaşanabilir bir kent kurmanın yolunun, sadece ülkeye ve kentlere dönük program oluşturmaktan geçmediği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesiyle açığa çıkmış, ülkemizin temel sorununun demokrasi olduğu anlaşılmıştır.

Seçimlerin dayanaksız ve mantıksız bahanelerle iptal edilmesi, tabiri caizse demokratik işleyişin kırıntısına bile ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.

Bir iktidar, kaybettiği seçimi keyfi bir şekilde iptal edebiliyorsa bir başka sorunla karşı karşıya bulunuyoruz demektir.

Ancak askeri darbe dönemlerinde görmeye alışık olduğumuz, hatta o dönemler de görülmeyen hukuk dışılık söz konusuysa, egemenler kendi yasalarına bile uymuyorsa, toplumsal mücadelenin, muhalif hareketlerin odak noktasına demokrasi yerleşmesi, ittifak politikasının buna göre düzenlenmesi kaçınılmazdır.

31 Mart seçim sonuçları bir bakıma bu ittifakın sandığa yansımasından ibaretti. İnanıyorum ki 23 Haziran seçimlerinde bir kez daha bu demokrasi ittifakı bir kez daha tescil edilecektir.

Değerli Katılımcılar,
Yargı bağımsızlığının ortadan kaldırıldığı yönündeki iddiaların dayanaklı olduğunu kanıtlayan iptal kararı sıradan değildir. Tıpkı 23 Haziran`da yapılacak seçimin sadece İstanbul`la sınırlı kalmayacağı gibi.
Hiç şüphe yok ki İstanbul artık Türkiye`dir.

İstanbullular, ya kaybettiği seçimi iptal etmekte sakınca görmeyen, bu uğurda hukuku ve millet iradesini ayaklar altına alan, yüksek yargı kararlarını doğrudan etkileyen, yargı bağımsızlığını yok eden bir anlayışı tercih edecek ya da hukuk katliamı yapanlara gereken yanıtı verecek, adaletin bir kez daha tescil edilmesini sağlayacaktır.

Bu zaman zarfında demokrasi kavramı derin bir yara aldı. Yine hiç şüphe yok ki millet iradesini yansıtan seçimler, hukuk dışı bir kararla yok sayıldı.

31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerde YSK aracılığı ile gerçekleştirilen hukuk katliamı, aynı zamanda vatandaşın temsili demokrasi kavramına da güvenini ortadan kaldıracak sonuçlara yol açtı.

Dikkat edilmelidir ki, burada dikkat çekilen sadece kavramlardır. Ülkemizin demokratik teamüllere uygun bir işleyişe sahip olduğunu iddia etmek ne yazık ki mümkün değildir.

Olmayan demokrasinin ne yara alması olasıdır ne de hukuk dışı uygulamaların miladı İstanbul büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal edilmesidir.
Ancak belirtilmedir ki, temsili olmanın ötesine geçemeyen demokratik işleyişe bile tahammül gösterilmemiş olması, geleceğe dönük kaygıları arttırmış, sandık-demokrasi ilişkisi sorgulanmaya başlamıştır.

YSK`nın 6 Mayıs 2019 tarihli kararı ile 1945`te çok partili rejime geçildiğinden bu yana sorun ve sıkıntılarla boğuşan demokrasimize adeta öldürücü bir darbe vurulmuştur.
Açıkçası YSK kararı bir darbe ilanıdır ve ülkeye verdiği zararın başta ekonomik hayat olmak üzere tüm toplumsal yaşamda etkileri kısa bir süre sonra daha da görünür hale geçecektir.

Türk lirasının değer kaybı, işsizlik, enflasyon, kırılgan bir yapıya sahip olan ekonominin altüst oluşu, inşaat sektöründeki krizin müzminleşmesi hukuk dışı darbe ile ivme kazanıp kalıcılaşmış, ekonominin paydaşlarını derin bir çözümsüzlükle karşı karşıya bırakmıştır.

Eğer bir ülkenin temel sorunu demokrasi ise, eğer bir ülkede hak-hukuk-adalet talebi yakıcılığını kaybetmiyorsa o ülkede ne toplumsal refahtan söz etmek mümkündür ne de toplumsal barıştan.

Değerli Meslektaşlarım,
Elbette İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi işin zıvanadan çıktığını göstermektedir. Ancak antidemokratik uygulamalar bununla sınırlı değildir.
Muhalefet liderleri hapsedilmekte, saldırıya uğramaktadır. Düşünce açıklamak suç sayılmaktadır. Barışçı-demokratik gösteriler şiddetle bastırılmaktadır.

Tek adam yönetimindeki Türkiye`nin insan hak ve özgürlükleri sicili her gün biraz daha bozulmaktadır. Cezaevleri darbe dönemlerine has doluluk vardır.
Akademisyenler, gazeteciler işten atılmakta, hapsedilmektedir. Kamu kaynakları yandaşlara peşkeş çekilmektedir.

İstanbul Belediyesi`nin yandaş vakıflara aktardığı kaynak, vahametin derecesini göstermekle kalmamakta aynı zamanda iktidarın İstanbul ısrarının nedenlerini anlamamızı sağlamaktadır.

Değerli Katılımcılar,
Değerli Meslektaşlarım,
23 Haziran son derece önemli bir seçim yaşayacağız.
İstanbul, sadece yerel yöneticisini seçmeyecek, ülke tarihinin kara lekesini de temizlemeye çalışacak.

İnanıyoruz ki mühendisler, mimarlar, şehir plancıları yani TMMOB örgütlülüğü, tıpkı 31 Mart seçimlerinde olduğu gibi, canla başla, coşkuyla ve hatta daha organize olarak 23 Haziran seçimi için sorumluluk üstlenecek, elini taşı altına koyacak, seçim çalışmasından sandık güvenliğine kadar fedakârca koşturacaktır.

Ve inanıyoruz ki, her şey çok güzel olacaktır.
Saygılar sunuyorum.

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası