İnşaat Mühendisliği Medeniyetleri var eden bir Meslektir.
İnşa edilen yapılar; medeniyetlerin izdüşümünü yansıtmakta ve beraberinde gelişmişliğinin göstergesi sayılmaktadır. Kültürel, sosyal, ekonomik ve benzeri özellikler nasıl ki medeniyetlerin soyut yanını ifade ediyorsa, köprüler, yollar, binalar, barajlar da somut yanına işaret etmektedir.
İnşaat mühendisliği mesleği neyi inşa eder sorusunun yanıtı tam da bu noktada somut hale gelmektedir. İnşaat mühendisliği tarihin yapıcıları arasındadır. İnsanlığın gelişimine sunduğu katkı tartışılamazdır. Geçmişte basit tasarıma sahip ve ilkel sayılabilecek aletlerle inşa edilen yapılardan, bugün gelişmiş teknolojinin kullanıldığı, hayallerin bile sınırını zorlayacak nitelikteki yapılara geçiş, inşaat mühendisliğinin kat ettiği aşamaları göstermekle yetinmemekte, aynı zamanda insanının tarihsel gelişimini, farklılaşan ihtiyaçları, toplumların değişen hassasiyetlerini resmetmektedir.
İnşaat mühendisliğinin seyri doğa olaylarından korunmakla başlamış, günümüzde ise neredeyse doğaya hükmedecek bir niteliğe bürünmüştür. İnşaat mühendisliği uygulamaları, doğa olayları ile doğal afetler arasındaki çelişkiyi, insanın güvenliği ve rahatının sağlanması hedefiyle çözüme kavuşturmuştur. Kazanan insan ve inşaat mühendisliği olmuştur.
İnşaat mühendisliğinin kadim çağlardan geleceğe kurduğu köprü; mesleğimizin sıradanlaştırılmasının, önemsizleştirilmesinin, insani özelliklerinden kopartılarak mekanikleştirilmesinin, toplumsal yarar ilkesinden uzaklaştırılmasının mümkün olmayacağını simgelemektedir.
Ancak bugün ülkemizde inşaat mühendislerinin geldikleri nokta hayli düşündürücüdür. Maalesef karar vericiler tarafından inşaat mühendisleri ara eleman statüsüne getirilmeye çalışılmaktadır. Hal böyle olunca, kariyer sitelerinde şoförlük de yapabilecek inşaat mühendisi aranan ilanlar ile karşılaşılmaktadır. İş bulamayan inşaat mühendislerinin marketlerde kasiyerlik yapmak gibi işlerde çalıştıkları gözlemlenmektedir.
Bu bakış açısının eğitim sistemine yansıması olarak, üniversitelerde inşaat mühendisliği kontenjanı 2019-2020 eğitim döneminde 12370 bulmuş, başarı sıralamasına göre tercih edilebilme seviyesi 300.000.sıraya kadar gerilemiştir.2019 yılı yerleştirmeler incelendiğinde, kontenjanların %60`ı dolmuş, yerleştirilenlerin yaklaşık % 75?inin 250.000-300.000 başarı sıralamasında bulunduğu görülmüştür.
Bu durumda, YÖK uygulamalarının anlamı da ortaya çıkmaktadır. Bugün "ara eleman" sorunu ülkemiz için yok sayılamayacak kadar önemlidir. Ancak YÖK`ün bu duruma bulduğu çözüm yukarıda bahsedilen eğilimin yansımasıdır. Yani mühendisliğin ara elemana dönüştürülmeye çalışılmasından başka bir şey değildir.
Mühendislik eğitiminin pozitif bilimlere yatkınlığı olan ve hevesli kişiler tarafından alınabilecek bir formasyon meselesi olduğu, mevcut bölümlerin bile pek çoğunun bu formasyonu öğrencilerine kazandırmaya yeterli olmadığı bütün çıplaklığı ile göz önünde dururken; maalesef karar vericiler mühendislik unvanını ulufe niyetine dağıtma eğilimindeler.
Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği unutulmadan, inşaat mühendisliğinin temel vazifesi kendisine verilen komutu harfiyen uygulamak değil, insanın doğayla olan çelişkisinde, bilgi ve birikimini yapı üretim sürecinde en aktif şekilde kullanarak yani mühendislik ürünlerinde karar verici pozisyonunda yer alarak insanlığın gelişimine katkıda bulunmaktır.
Bu bağlamda, biz İnşaat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi olarak acilen yeni eğitim döneminde İnşaat Mühendisliği bölümlerinde kaliteli eğitim alınabilmesi için asgari başarı sırasının 50.000 olarak değiştirilmesi , akademik kadroları, fiziki ve donanım koşulları yeterli olmayan bölümlerin kapatılmasını ve kontenjanların azaltılması gerektiğini Yüksek Öğretim Kuruluna hatırlatıyor, bahse konu talebimiz için kararlı bir şekilde mücadele edeceğimizi bütün kamuoyuna duyuruyoruz.
İMO Samsun Şube
Yönetim Kurulu