deneme

Eklenme Tarihi: 17/10/2012

 

 

Şubemizin çalışmalarını, 2003 yılından beri sizlerle paylaşarak yürütmekteyiz. Geride bıraktığımız dönem içersinde yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı değerlendireceğimiz, daha iyi ve daha güzeli gerçekleştirmek için yeni kararlar alıp, hep birlikte yaşama geçirme hedefimizi dile getireceğimiz bir Şube Genel Kurulunu gerçekleştireceğiz.

 

Bir önceki dönem, yani 41. Dönem Çalışma Raporunun sunuşunda;  "2006 yılı tespitleriyle dünyada milyarlarca insan günde 1 doların altında gelirle yaşamaya çalışırken, ülkemizde de 20 milyon insanımız yoksulluk sınırının altında yaşamını sürdürmektedir. 70 milyonluk ülkemizde 7 bin kişilik ayrıcalıklı grubun aylık geliri Türkiye ortalamasının 50 katına ulaşmıştır. Dünyada milyon dolar servete sahip olanların sayısı bir önceki döneme göre 8,3 oranında yükselirken aynı dönemde çok daha fazla ülkede çok daha fazla insan yoksulluk, açlık ve sefalete itilmiştir." diye belirtmiştik. Ne yazık ki, geçen iki yıllık sürede dünyamızda ve ülkemizde yukarıda belirlediğimiz tespitlerin hiçbirinde bir iyileşme yaşamadığımız gibi daha da geri bir süreci yaşamaktayız.

 

"Medeniyet getiriyoruz?" diyerek Latin Amerikanın, Afrika Kıtasının, Orta Doğunun ve Asya` nın halklarını acımaksızın yok eden, bu toprakların insanlarını kan, gözyaşı ve yoksulluğa sürükleyen ABD ve AB emperyalistlerinin yüzyılımızdaki "Demokrasi ve Özgürlük getiriyoruz?" şeklindeki yeni söylemleri ise bizleri, dünya halklarını yine savaşların, kan ve gözyaşlarının, yoksulluğun ve sefaletin yeni boyutlarıyla tanıştırıyor.

 

Bugüne kadar emperyalizm klasik bunalım süreçlerini hep daha fazla talan, daha fazla yağma, daha fazla sorunsuz sömürü, yetmediği yerlerde ise savaş, gözyaşı ve ölümlerle geçiştirmiştir. Ancak gelinen süreçte görülmüştür ki, emperyalizmin bunalımlarının giderilmesine artık bunlar da yetmemektedir. Sebep olduğu ve yaşattığı krizlerle artık hiçbir toplumsal zenginliği bizlere sunamayacağı belli olan küresel kapitalizm, neo-liberalizm veya gerçek adıyla emperyalist kapitalist sistem, kendini toparlamak ve yeniden düzenlemek amacıyla yeni yöntemler, örgütlenmeler yaratmaya çalışırken, bizlerin, çalışanların ve dünyanın yoksul halklarının en temel hakkı olan yaşam hakkını acımasızca yok etmekten kaçınmamaktadır.

 

Geride bıraktığımız bu süreçte, dünyamızın ve ülkemizin içinde bulunduğu durum, iktidarların çizmeye çalıştığı pembe tablolara rağmen ekonomik ve demokratik haklarımız ve kazanımlarımızın yok edilmesi açısından her geçen gün daha da kötüye gitmektedir. Ne yazık ki ülkemiz emperyalizmin siyasi ve ekonomik çıkarları uğruna, küreselleşmenin ve küreselleşen sermayenin bir laboratuvarı haline getirilmiştir. Kamunun tasfiyesini hedefleyen özelleştirmelerin sonucunda sosyal devletin ortadan kaldırılması yolu açılarak kamusal yatırımlar durma noktasına kadar gerilemiş, Ülkemiz artık, en temel ihtiyaçların bile parayla alınır satılır olduğu bir ülke haline dönüşmüştür. Sağlıktan eğitime, barınmadan suya kadar her alan uluslararası büyük sermaye gruplarının kar hırsına teslim edilmiştir.

 

Büyük Orta Doğu Projesinin gerçekleşebilmesi için, dini ve etnik ayrımcılıkla şekillenen siyasi gericiliğin güçlendirildiği, Cumhuriyet Devrimlerinin tüm kazanımlarının birer birer ortadan kaldırılmaya çalışıldığı günümüzde ülkemiz insanları demokrasiden, temel insan haklarından yoksun bir ortamda bilinçli bir yönlendirme süreciyle bir iç savaş eşiğine getirilmek istenmektedir.