UZMANLARA KULAK VERİN
?UCUZCU BİR KENTTE KALİTELİ HİZMET VEREMEZSİNİZ?
Eklenme Tarihi: 28/06/2020
Van İnşaat Mühendisleri Odası üyesi İnşaat Mühendisi Mihail Atik, Van`ın deprem kuşağı üzerinde yer aldığın ı ve depremin sürekli kendini hatırlattığını söyledi. Atik, "Yaşadığımız coğrafya çok güçlü fay hatları ile donatılmış bir kuşağın üzerinde yer alıyor. Dolaysıyla bu depremler olacak. Bu doğa olayını durduracak ilahi bir güce sahip değiliz. Ama can ve mal kayıplarının sebepleri depremler değil. Bana göre bir deprem bir gök gürlemesi kadar doğal bir şeydir. O yüzden müdahale etme gibi bir yöntemimiz yok ama ölüm ve can kayıplarını çok aza indirebiliriz. Bugün depremler bir çığdan daha tehlikeli olmamalı, daha çok can kaybına sebep olmamalı. Bunun yapılması da tabi ki o kadar rahat değil. Ucuz iş gücü, ucuz malzeme, ucuz hizmet anlayışına sahip bir kentte kaliteli hizmet veremezsiniz." Dedi. ATİK: KAYIPLAR YİNE OLACAKTIR "Bugün Van`da bazı iş adamlarının kent iradesinden daha güçlü yetkileri var" diyerek konuşmasını sürdüren Atik, imar planın çok uzun yılların ürünü olduğunu belirtti. Atik konuşmasını şöyle sürdürdü: "Örnek olarak kırsal kesimlerde Başkale`de bırakın imar planını oraya dair kadastro çalışmaları bile yok. Bugün bizi kentlere sıkıştırıp kentleri de demir ve beton aksanlarıyla ranta, çıkara hizmet eder hale getirdiğin zaman kimse köyleri hatırlamıyor. Köy imar planını bugüne kadar hiç söylenmemiş konuşulmamış ve üzerine çalışılmamış. Ne yazık ki köy kendi kaderine teslim edilmiş. Köyde ki yapıların çoğu taş ve kerpiç evlerdir. Taş ve kerpiç evler sağlıksız, plansız denetimden uzak yapılıyor ve bu evlerde insanlar yaşıyor. Olası bir deprem durumunda burada ciddi kayıplar söz konusu oldu ve olmaya devam edecektir. Hayvanlar içinde aynı şey söz konusu. Hayvanlarda depremlerden çok kötü etkileniyor ve telef oluyor. Başkale bunun örneklerinden biri."GÖRMEZDEN GELME ANLAYIŞI Depremlerin insanlar üzerinde bıraktığı psikolojik etkilerin yanı sıra ekonomik açıdan da kayıplara neden olduğunu dile getiren Atik, "Gönül isterdi ki bu tecrübeler bizi harekete geçirsin. Bizim bunlara karşı cevap olabilecek teknik alt yapımız var. Yeter ki bunun önünü açalım. En kötü depremi düşünmemiz gerekiyor. Van`da büyük bir deprem oldu ve bunun daha büyüğün olmayacağı anlamına gelmiyor. Bunu kıstas alıp ona göre bir imar planı şekillendirmemiz lazım. Öyle yapılar var ki kentte yıktığın zaman yerine aynı katı çıkamıyorsun. Dolayısıyla adam diyor ben burayı yıkmayacağım güçlendireceğim. Hepimizin burada kusurları var. Yer yer müdahale etmekten çekiniyoruz. Bundan dolayı maddi zarara uğrayacak kişiler bunları dile getirmeye çekiniyorlar. Kurumlarda da görmezden gelme anlayışı hakim. Bu yüzden bu yapılar yıkılmıyor temellendirilemiyor. Yıkım ve onarım konusunda kara verecek merci biz değiliz. Sadece fikir beyan edebiliriz. Belediyelere veya ilgili kuruluşlarda bizimle istişare edebilirlerse sorunları aşabiliriz. Böylesi durumlarda bırakın fikir beyan etmeyi gündem yaparken bile çok ciddi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. En yetkili kuruluşlar belediye ve çevre şehirciliktir. Ancak onlar sessiz kalınca insanların aklında soru işaretleri oluşuyor. Durum böyle olunca o hasarlı, metruk yapılar halen yerinde duruyor ve tehdit oluşturuyor." Şeklinde konuştu.
ATİK: BİZDE DAHİL EDİLMELİYİZ Toplumsal hafızanın kentte güçlü olmadığına değinen Atik 2011 yılında yaşanan 2 yıkıcı depremi hatırlattı. Atik şunları söyledi: "Büyük bir Van depremi yaşadık. Ciddi anlamda can ve mal kayıplarına sebep oldu. Ne yazık ki unutuldu. O deprem bizi kent adına bir dönüşüme sevk etmeliydi. Yeni bir yapılaşma ve yeni bir imar planı hazırlanmalıydı. Çünkü deprem kuşağı üzerinde yer alıyorsun ve güçlü bir zeminin yok. Ortada parsel düzeyinde çalışmalarda yok. Bunlara ek olarak göreve gelen her parti meclisi kendine göre maalesef bu planları düzenleyebiliyor. Belediyeler aktif rol almaları gereken kuruluşlardır. Bu kentin TMMOB`unu dikkate alması ve önemsemesi lazım. TMMOB; jeoloji mühendisinden Mimarına, çevre plancısına kadar hepimizin içinde olduğu bir oluşumdur. Çalışıyoruz, araştırıyoruz, incelemelerde bulunuyoruz. Raporlarımız var. Bizleri bu işin içine dahil etmeden, bir çalışma yapmak çok sağlıklı değil.
""İMAR PLANI DÜZENLEMESİ YAPILMALI" Van`ın imar planının yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgusu yapan Atik, "Bu şehrin alt yapısına uygun yapılar olmalı. Şehirde bu kadar yüksek binalar yapılmasına izin veriliyorsa o zaman zemin sağlamlaştırma etüdü yapmak zorundasınız. Çünkü Van, zemini sağlam bir şehir değil. Biz geniş bir coğrafyayız. Dikey yapılaşma bana göre çok doğru değil. Yatay imar planı organize edelim, şehir genişlesin Edremit`le buluşalım. Edremit ve Gevaş`ı buluşturalım. İnsanları bir yere sıkıştırıp, boğmaya hiç gerek yok. Yaşadığımız süreçte yeşil alanlara hasretiz. İnsanlar pandemi sürecinde camlarda bile yeşil alan göremedi ve hava aldıkları tek yer evlerinin balkonu oldu. Yeşili ve coğrafyasıyla bu kadar ünlü ve tanınmış bir kentte beton yapılara teslim oldu." Dedi.
KÖYLER CAZİP HALE GETİRİLMELİ Atik konuşmasını şöyle sürdürdü: "Van ili tarım ve hayvancılığın çok etkin olduğu, gelişime çok açık olduğu, güçlü dinamiklerin olduğu bir yer. Tarım ve hayvancılığı icra eden köylere itibar etmiyoruz. Köyleri yapısal düzeyde dönüştürmeye neden bu kadar uzağız? Köylerimiz neden gelişemiyor ve hala kerpiç evlere müsaade ediyoruz? Yapı denetimlerin işleyişi ya da görev alanı içerisine bunlar dahil edilebilir. Her köyün kendi zeminine göre ufak bir zemin düzenlemesi yapılabilir. Şu an ki köyler de evler ve ahırlar hep iç içe. Bu da sağlıksız yapılaşma. Oysa çok güzel köy modelleri uluşturulabilir. Bunun dünyada örnekleri var. Depreme dayanıklı yapılarla bunlar projelendirilebilir. Bu yapıldığı zaman kentin bu kadar sıkıştırılması da önlenir ve köyler daha cazip hale gelir." "MÜTEAHHİTLER DEĞİL, İNSANLIK KAR ETSİN" İnsanların kırsalda yaşamadığını ve bunun sebebinin elverişsiz olduğunu belirten Atik, "Kentlere çok sıkışıyoruz ve olası bir deprem de de bunu bedelini ağır ödüyoruz. Halen kentimiz için geç kalınmış değil. Dönüştürülebilir. Öncelikli olarak hasar görmüş yapılardan başlanarak çok güzel bir kentsel dönüşüm yapılabilir. Müteahhitler değil, toplum ve insanlık kar etsin. Bir insanın canı birilerinin kar ve çıkarına pazarlıkla heba edilmemeli. Özellikle son zamanalar da Van Gölü kıyısında hızla şekillenen bir yapılaşma söz konusudur. Kentimizin ünlendiği bir yönü de Van Gölü`dür ama günden güne etrafı kapatılıyor. Şu an insanlar çoğu yerde göle ulaşamıyor. Birçok yer de yasal ya da gayri yasal izin verilerek yapılaşamaya açılıyor ve bir zümrenin menfaatlerine bırakılıyor. Toplumun tamamı bundan mahrum bırakılıyor. Biz İnşaat Mühendisleri olarak bu kent için fedakarlık yapmaya hazırız. Kentin faydasına olacak her iş için taşın altına elimizi koymaya hazırız. Hiçbir beklentimiz yok. Çünkü deprem de sevdiklerimizi kaybettik. Bir kez daha böyle bir durumla karşı karşıya kalmak istemiyoruz. Biz kar etmeyelim insanlık kar etsin." İfadelerini kullandı.