Sayı: `TMMOB DEPREME DUYARLILIK YÜRÜYÜŞÜ` BİNLERCE KİŞİNİN KATILIMIYLA İZMİTTE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Türkiye'nin mühendisleri, mimarları ve şehir plancıları bir kez daha yetkilileri depreme karşı önlem almaya çağırdılar.

Depremlerde can ve mal kaybının kader olmadığı, alınacak tedbirlerle yaşanacak acılara engel olmanın mümkün olduğuna dikkat çektiler.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği`nin düzenlediği İnşaat Mühendisleri Odası`nın yürütücülüğünü yaptığı "TMMOB Depreme Duyarlılık Yürüyüşü"nün dördüncüsü İzmit`te binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının katılımıyla gerçekleştirildi.
Hazırlıkları günlerce öncesinden başlatılan, demokratik kitle örgütlerinin İzmit birimleri ve İzmit halkının da destek verdiği yürüyüşte bir araya gelen binlerce mühendis, mimar ve şehir plancı siyasi iktidara ve yerel yöneticilere bir kez daha bir doğa olayı olan depremin can ve mal kayıplarına yol açmaması için alınması gereken önlemleri hatırlattı.
İki bölümde gerçekleştirilen yürüyüşün ilk bölümü için saat 21.30`da Merkez Bankası önünde toplanan mühendis, mimar ve şehir plancı "TMMOB Depreme Duyarlılık Yürüyüşü" pankartı arkasında Demokrasi Parkı`na yürüdü. Alkış ve sloganlarla yetkililerin uyarıldığı yürüyüşte "Depreme inat yaşasın hayat", "Durma haykır ölümlere hayır", "hükümet uyuma depremi unutma" sloganları atıldı ve "Can kayıplarının nedeni doğanın öfkesi değil, devletin acizliğidir", "Depreme suskun kalmak yıkıma ortak olmaktır" "Depremlerden korkmak değil korunmak gerek" dövizleri taşındı.
Demokrasi Parkı`nda düzenlenen mitingde TMMOB adına Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, İnşaat Mühendisleri Odası adına Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, genç-İMO adına Engin Sakın, depremzedeler adına Recep Uğur birer konuşma yaptılar.
Mehmet Soğancı, 12 yıl önce bu topraklardan yüreğimize inanılmaz bir kor düştüğünü ve normal bir doğa olayı olan depremin ülkemizdeki sistem hatalarından dolayı afete dönüştüğünü belirtti. Soğancı adı deprem olan ancak bu coğrafyada "afet" olarak yaşanan bu doğa olayı için mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak inatla, ısrarla bu coğrafyada toplanacaklarını ve çığlıklarını duyuracaklarını vurguladı.
Dokuz yıldır ülkeyi yöneten ancak imar yasalarını, kentleşme yasalarını, yapı denetim yasalarını bir türlü insan odaklı hale getiremeyen siyasi iktidarın bugün bu alandan yükselen sesleri duyacağını söyleyen Soğancı "Türkiye deprem kuşağında olan bir ülke, coğrafyanın yüzde 95`i deprem riski altında, nüfusun yüzde 98`i depremle yaşamaktadır. Bunlar biliniyor, ama biz bir şeyi daha biliyoruz: gerekli mühendislik, mimarlık hizmetleri ve yasal düzenlemelerle deprem zararları engellenebilir. Japonya`da 9,0`lık deprem sadece cam salladı. El âlemin ülkesinde başardıklarına bu ülkenin halkı layık değil midir? Soruyorum size" diye konuştu.
Depremin üzerinden 12 yıl geçtiğini ama hala gerekli yasal düzenlemelerin yapılamadığını belirten Soğancı, "Siyasi iktidarları hep uyardık. Uyarmaya devam edeceğiz: Doğa olaylarının afete dönmesini istemiyorsanız; yüzünüzü insanımıza dönün. Bilimin ve tekniğin gereğini yapın. Odalarımızın ve Birliğimizin sesine kulak verin" dedi.
Meslektaşlarına da seslenen Mehmet Soğancı, "Buraya gelen bütün arkadaşlarımız biliyor, burada anmalara katıldıktan sonra tekrar memleketin her bir yanına dağılınca, kendimizi yetiştirme, eğitme, uzmanlaştırma konusunda elimizden geleni yapacağız. Bizim halkımıza olan boynumuzun borcu budur. Depremi unutmadık sözü bunun için çok önemlidir" diye konuştu.

Harp: Kadere havale edilen depremin bir de pazarı oluşturuldu.

Serdar Harp konuşmasına 12 yıl önce yaşamını yitirenleri anarak ve etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek başladı. Yaşanan her felaketten sonra her şeyi unuttuğumuzu ve aynı felaketleri değişik biçimlerde yeniden yaşadığımızı belirten Serdar Harp bizleri yönetenlerin yıllarca toplumsal hafızamızı körelttiklerini ve kendilerinden hesap sorulmasını engellediklerini kaydetti.
Türkiye`nin 1900 yılından bu yana 18 büyük deprem yaşadığını ve bundan sonra da depremler yaşamaya devam edeceğine dikkat çeken Harp, önemli olanın depreme karşı gerekli önlemler alıp, riski en alt düzeye indirmek olduğunu söyledi.
Kadere havale edilen depremin son zamanlarda bir de pazarının oluştuğunu vurgulayan Harp, deprem riski karşısında büyük çaplı yıkımların ve ölümlerin yaşanması muhtemel bölgelerin üzerinde iktidar tarafından kentsel dönüşüm projelerinin oluşturulduğunu ve kamu yararı adı altında özel şirketlerin kasalarının doldurulduğunu belirtti.
Türkiye`nin deprem gerçeğini rakamlarla ifade eden ve tehlikenin ürkütücü boyutlarına karşılık gerekli önlemlerin alınmadığına dikkat çeken Serdar Harp "2011 Haziran genel seçimlerinde seçime giren siyasi partilerin seçim bildirgelerinde deprem konusu yok denecek kadar az yer aldı. Afetler konusunda geleceğe güvenle bakmamızı sağlayacak çözüm önerileri olmadığı gibi mevcut çözümlerin de ikna edici yanı da yok. Başta güçlendirme çalışmaları olmak üzere deprem tehlikesine karşı alınacak tüm önlemler önemlidir. Ancak asıl ihtiyaç mevzuatta gerekli değişiklikleri yaparak geleceğimizi güven altına almaktır. Mevzuatta yapılacak değişiklikler işleyişte de köklü değişiklik anlamına gelecek yasal dayanak ile depreme güvenli yapıların inşa edilmesi sağlanacaktır" dedi.

"Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı önemlidir ancak eksiklikleri giderilmelidir"
Yapı denetim sisteminde son on yılda yapılan değişiklikleri hatırlatan, depremin can ve mal kaybına yol açmaması için sağlıklı bir yapı denetim sisteminin uygulamaya konulması gerektiğini kaydeden Harp "Doğal afet riskinin en alt düzeyde olduğu Avrupa ülkelerinde bile yapı denetim konusunda gerekli düzenlemeler yapılmışken, büyük depremler yaşayan ve bekleyen ülkemizde yapı güvenliği iktidar nezdinde gerekli ilgiyi görememektedir. Gerekli değişiklilerin ve düzenlemelerin yapılması için siyasi irade kullanılması zorunluluktur. Eğer bu irade kullanılmaz kentleşmeye ve yapılaşmaya dair yasal düzenlemeler yapılmaz ve yapı denetim sistemi revize edilmezse ileride yaşayacağımız yıkımın şimdiye kadar yaşananlara göre kat kat fazla olacağı bilinmelidir" diye konuştu.
Ulusal Deprem Strateji ve Eylem Planı Taslağı`nı değerlendiren Serdar Harp, depreme yönelik bir strateji ve eylem planının olmasını önemsediklerini ancak taslakta bazı eksikler olduğuna dikkat çekti. Harp, "eğer planın kâğıt üzerinde kalması istenmiyorsa eksikliklerin önerilerimiz çerçevesinde giderilmesi gerekmektedir" dedi.
AKP`nin yürüttüğü politikaların Türkiye`ye vereceği zararların da altını çizen Harp "kamu yararı" ilkesinin önemine vurgu yaptı. Harp, kamu alanının tasfiye edilmesi siyasi iktidarın fay hattı olacaktır dedi. Fay hattının 12 Eylül sonrası uygulamaya konulan politikalarla şekillendiğini ifade eden Harp, bu fay hattında oldukça büyük bir enerji biriktiği ve yakın zamanda büyük bir depreme neden olabileceği uyarısında bulundu.
Harp ayrıca KHK`ler yoluyla TMMOB`ye ve Odalara yapılan sistemli saldırılara dikkat çekti ve konuşmasını şöyle sürdürdü: "Görevlerimiz ve sorumluluklarımız giderek büyüyor. Bir yandan çığ gibi büyüyen toplumsal sorunlara müdahale etmeye ve çözümler üretmeye çalışırken diğer yandan da ülkemizdeki baskıcı ve otoriter niteliğini giderek ezici yok edici bir güce dönüşen siyasi iktidara karşı mevzilerimizi savunmaya çalışacağız.
TMMOB tarihi, baskılara ve sindirme politikalarına karşı da bir mücadele tarihidir aynı zamanda. TMMOB`ye karşı, kurulan yeni bakanlıklar aracılığı ile büyük bir saldırının başladığı şu günlerde TMMOB`nin direngenliğini dosta düşmana yeniden gösterme zamanı da gelmiştir.

Çünkü TMMOB demek;
İnsan hayatı karşısında azgın kâr hırsının devre dışı bırakılması için mücadele demektir.
Piyasanın dizginsiz talanı karşısında kamu yararını savunmak demektir.
Baskının ve zulmün kol gezdiği koşullarda, eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi şiarını yükseltmek demektir.
TMMOB`ye sahip çıkmanın anlamı bugün burada toplanmamızın anlamıyla aynıdır.
Ülkenin dört yanından gelip burada toplandık. Bir gerçeğe işaret etmek, yetkilileri harekete geçirmek ve her şeyden önemlisi büyük bir acının unutulmamasına katkıda bulunmak için geldik. İktidar aygıtlarıyla uyuşturulmaya ve tepkisizliğe alıştırılmaya çalışılan bir toplumun parçaları olarak, körler ülkesinin gören gözleri olabilmek için geldik.
Bu anlamda bugün burada bulunmanın anlamı tahmin ettiğimizden daha büyüktür."
"Genç-İMO bilimin ve tekniğin halkın hizmetine sunulduğu bir ülke için mücadele ediyor"
Genç-İMO adına söz alan Engin Sakın, genç-İMO`nun doğal olayların afet olarak yaşanmaması, bilimin ve tekniğin halkın hizmetine sunulduğu bir ülke için mücadele ettiğini belirtti. Depremden zarar görmenin kader olmadığını, güvenli konutlarda oturmanın, güvenli kamu yapıları kullanmanın herkesin hakkı olduğunun bilincinde olduklarını vurgulayan Sakın konuşmasını "Depremi yaşayan tüm ülkemiz halkının acısını paylaşıyor, bir daha depremleri afet olarak yaşamama dileğiyle sizleri sevgiyle selamlıyoruz" diyerek tamamladı.   
Yürüyüşün ikinci bölümü için gece saat 02:00`da Demokrasi Parkı`nda toplanan mühendis, mimar ve şehir plancıları meşaleler, sloganlar ve dövizlerle Anıtpark`a yürüdü. Yürüyüş depremin yaşandığı saat olan 03.02`de Anıtpark`ta depremde yaşamını yitirenler adına yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla sona erdi.

 

 
TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası