İMO GELENEĞİ ŞUBE GENEL KURULLARIYLA PEKİŞTİ
İMOnun demokratik geleneğinin bir kez daha somutlaştığı şube genel kurullarımız, üyelerimizin duyarlı katılımıyla 26 şubemizde 23-24 Ocak 2010 tarihlerinde gerçekleştirildi.
Eklenme Tarihi: 08/09/2011
İMO Şube Genel Kurulları tamamlandı
İMO geleneği şube genel kurullarıyla pekişti
İMO`nun demokratik geleneğinin bir kez daha somutlaştığı şube genel kurullarımız, üyelerimizin duyarlı katılımıyla 26 şubemizde 23-24 Ocak 2010 tarihlerinde gerçekleştirildi.
İnşaat Mühendisleri Odası`nın, TMMOB ve bağlı odalara dönük saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde yapılan şube genel kurullarından mücadeleye devam kararı çıktı.
Şube genel kurullarından çıkan sonucun anlamı, İMO`nun hem meslek alanına hem de toplumsal yaşama ilişkin çalışma ve değerlendirmelerinde yatmaktadır.
Ekonomik kriz ve özelleştirme politikalarının faturasını ödemeye zorlanan çalışanların seslerini sokaklarda duyurmaya çalıştığı; Devlet Denetleme Kurulu eliyle TMMOB ve bağlı Odalarının toplumcu ve bilimsel anlayışından uzaklaştırılmak istendiği bir dönemde, şube genel kurullarında alınan sonuçlar İMO örgütlülüğünün başarısıdır.
Meslektaşlarının özlük haklarının korunmasından meslek alanının hukuki donanımına, yoksulluk sorunundan TEKEL işçilerinin haklı mücadelesine kadar tüm alanlarda, demokratik mesleki bir kitle örgütü olmanın gereklerini yerine getirmek için çalışan İMO örgütlülüğü, bu öncelik ve hassasiyetlerinin önemli bir ihtiyacı karşıladığını ve bu anlayışın geliştirilerek devam edeceğini şube genel kurullarından çıkan sonuçla bir kez daha göstermiştir.
Odamızın yürüttüğü kararlı, mücadeleci ve duyarlı tutum, gerek yönetim görevine devam eden gerekse de demokrasi anlayışımızın karşılığını bularak yönetimin yeniden oluştuğu şubelerimizde seçilmiş meslektaşlarımız eliyle güçlenerek sürdürülecektir.
Bazı şubelerimizin genel kurullarda birden fazla liste yarıştı. Bunlardan biri olan İMO Denizli Şubesi`nde yönetim el değiştirdi ve Çağdaş Mühendisler yönetimi devraldı.
İnanıyoruzki, İMO örgütlülüğünün şimdiye kadar izlediği mücadele çizgisinin büyük ölçüde genişlediği genel kurulların ardından, yeni oluşan şube yönetimleri yukarıda sıralanan görev ve sorumluklarını yerine getirmek üzere ellerinden geleni yapacaktır.
İMO Başkanı Harp: "Genel Kurullar İlerletici, Geliştirici, Öğretici Olacak"
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, İstanbul Şube Genel Kurulu`nda yaptığı değerlendirmede, İMO`nun geleneğinden, anlayışından ve çalışma prensiplerinden söz etti. Serdar Harp, iktidarın yanlış anlayış ve düzenlemelerinin çarpıklığına değinerek kent yönetimlerinin rant alanına çevrildiğini vurguladı. Harp, içilen sudan, teneffüs edilen havaya kadar her alanın sermaye gruplarına peşkeş çekildiğini kaydetti. Şube Genel Kurullarının yapıldığı 24 Ocak tarihinin aynı zamanda Türkiye`nin neo-liberal politikalara eklemlendiği bir tarih olduğunu belirten Harp, bugün yaşanan olumsuzlukların pek çoğunun 24 Ocak 1980 tarihinde alınan kararlardan kaynaklandığını vurguladı.
İMO II. Başkanı Duran: "TMMOB Mevzisi Korunacak"
İMO Yönetim Kurulu 2. Başkanı Aleattin Duran da İMO Ankara Şube Genel Kurulu`nda yaptığı konuşmada, Şube Genel Kurulların gerçekleştiği tarihlerin manidarlığına dikkat çekti. Duran, Ocak ayında fail meçhul cinayetler sonucu hayatını kaybeden Hrant Dink, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Metin Göktepe ve Muammer Aksoy`u andığı konuşmasında, İMO`nun da faili meçhullere yabancı olmadığını söyleyerek Teknik Güç dergisi Yazı İşleri Müdürü Zeki Erginbay`ın karanlık güçler tarafından 1977 yılında katledildiğini hatırlattı.
Tekel işçilerinin günlerdir Ankara`da sürdürdükleri direnişe vurgu yapan ve bu dönemde onları yalnız bırakmayan İMO üyelerine ve çalışanlarına teşekkür eden Duran, İMO`nun ve TMMOB`nin mücadele anlayışına değinerek, "Siyasi iktidar bilmelidir ki, TMMOB bir mevzidir; mevzi korunacak, TMMOB halktan yana olmaya devam edecektir" dedi.
Şube Genel Kurul seçimleri sonucu Şube Yönetim Kurullarına seçilen isimler şöyle:
İMO Adana Şube Abdullah Bakır Zekeriya Turan Bayburt Halil Çağdaş Kaya Emel Varkal Erkin Erinç Yalçınkaya Nazım Biçer Abdullah Ayaydın | İMO Erzurum Şube Kenan İba Özgür Bostancı Kürşat Genç Fatih Hattatoğlu Ahmet Ferhat Bingöl Kürşad Karabacak Kürşat Lütfi Karakaya | İMO Manisa Şube Musa Aynuru Cemil Kora Turgay Alan Arkın Şıktaşlı İsmail Hakkı Sözbilen Özgür Kırlı Fethi Nazım Obuz |
İMO Ankara Şube Nevzat Ersan Ferhat Yaşar Arıkan Haluk Ekinci Erdal Özbelen Selim Tulumtaş Murat Şahin Eylem Bilge Yazıcıoğlu Çıplak | İMO Eskişehir Şube Erman Gölet Fercan Yavuz Bülent Erkul Berrin Çiftçi H. Selim Şengel Mert Kaya Bektaş Çam | İMO Muğla Şube Alifer Atasever Burç Kıratlı Cem Şimşek Vedat Erdağı Hakan Kazım Aydın Ahmet Kılbey Ahmet Özkan |
İMO Antalya Şube Cem Oğuz Onur Günaydın Rıza Arslanbay Özgür Ata Haluk Selçuk Fatih İncir Durmuş Nar | İMO Gaziantep Şube Metehan Gündüz Önder Özberk Ahmet Ayhan Esen Abidin Demirkıran İlker Köseler Özgür Bozgeyik Dinçer Uğurluer | İMO Sakarya Şube Hüsnü Gürpınar Emre Yılmaz İlker Ergül Semih Uçar Tülün Baştürk Cemil Demirkan Adil Altundal |
İMO Aydın Şube Kazım Zeyrek Kemal Ünübol Ahmet Ünveren Mutlu Bilgin Metin Onat Tarkans Zorlu Koşar Ali Semerci | İMO Hatay Şube Cihat Mazmanoğlu Yusuf Kanatlı Metin Şerbetçioğlu Selim Harbiyeli Ali Hoca Hüseyin Kimyonoğlu Durmuş Görür | İMO Samsun Şube Hüseyin Tüfek Bekir Bora Kocabaş Sedat Kurnaz Tahsin Asan Ümit Eminoğlu Hüseyin Talak Teoman Livaneli |
İMO Balıkesir Şube Hikmet Cesur İsmail Eken Gülümser Hızal Zeki Büyükerdoğmuş İbrahim Güler Burak Sezginsoy Gökhan Tığ | İMO İstanbul Şube Cemal Gökçe Nusret Suna Temel Pirli İsmail Uzunoğlu Müfit Beşer Özkan Şengül E. Füsun Sümer | İMO Tekirdağ Şube Osman Taşseten Mehmet Sukut Görkem Çakır Soner Abdullah Ergin Özer Gökhan Hakan Okuş Emir Mehmet Toklun |
İMO Bursa Şube Necati Şahin Metin Yaran Doğan Tuğcu Ünsal Eser Basri Akyıldız Fatih Canbazoğlu Haluk Emre Akgün | İMO İzmir Şube Tahsin Vergin Ayhan Emekli Ali Fuat Günak Hülya Altun Necati Atıcı Sadık Can Girgin Şefika Seyhan Nas | İMO Trabzon Şube Mustafa Yaylalı Şenol Adanur Arslan Dilaver Muzaffer Aydın Yavuz Usta Erşan Keleş Mustafa Tiryaki |
İMO Çanakkale Şube İlyas Acar Özgür Sınmaz Meral Saraç Çavga Erhan Yelkenci N. Şebnem Karahan Mehmet Çarkıt Ali Genlik | İMO Kocaeli Şube Aykut Bozkurt Abdurrahman Çukdar İbrahim Taşkan B. Ender Kodal Necati Ceylan Sait Sancak Ziya Özhan | İMO Uşak Şube Ümit Alp Umut Öngel Emre Can İğdirsel Servet Kuş Muhammed Karagöl Himmet Fidancıoğlu Osman Çalıkuş |
İMO Denizli Şube Halim Ceylan Bülent Şahan Ümit Yörük Arif Çetinkaya Mehmet Çakmak Dilek Özer Erman Beşli | İMO Konya Şube Ali Çınar Faruk Ulular Nebi Özdöner Rifat Yüzbaşıgil Ali Kendirci Hasan Özgür Yetiştirici Cengiz Erpolat | İMO Van Şube Şemsettin Bakır Ünal Keser Fırat Engin Şafak Turan Kamuran Turgut Özgür Demirci Muhammet Hanifi Akşitkutay |
İMO Diyarbakır Şube Tansel Önal Nimet Taş Ahmet Kaşan Besrin Neval Bingöl İdris Bedirhanoğlu Harun Vural Şahin Kaya | İMO Mersin Şube Veysel Özkan Halil Deveden Ali Karaağaç Alp Buluklu Fadıl Çakıcı Cengiz Gökgün Hasan Hazar | |
İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp`in İstanbul Şube Genel Kurulu`nda yaptığı konuşma:
Değerli Başkan
Divan Kurulunun Değerli Üyeleri,
Değerli Meslektaşlarım,
Değerli Çalışma Arkadaşlarım,
Değerli Konuklar,
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi` nin 42. Olağan Genel Kurulu`na hoş geldiniz.
Sizleri, İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu adına saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Şubemizin Değerli Üyeleri,
Bu gün ülke genelinde 26 şubemiz Genel Kurullarını yapıyor, yarında seçimlerini yapacak. Biliyorumki şulerimizin Genel Kurulları ve seçimleri İnşaat Mühendisleri Odasına yakışan ve geleneklerine uygun bir şekilde, karşılıklı saygıya dayanan bir olgunlukta geçecek ve yeni dönem çalışmalarında Odamıza güç katacaktır
Elbette her şubemiz, kendine özgü özellikler taşımakta, her şubemizin genel kurulu Odamız açısından önem arz etmektedir.
Ancak İstanbul için ayrı bir parantez açılması kaçınılmazdır.
Tarih içinde dünden bugüne bir yolculuğa çıkarsak, her dönemeçte, bu yedi tepeli kentin tarihe tanıklığına şahit olacağız.
Devirler kapatmış devirler açmıştır. Bizans`tan Osmanlıya geçişi de insanlık için önem arz etmiştir, Osmanlı`nın son başkenti olması da.
Ulusal Kurtuluş Savaşı`na uzak hali, içinde isyanlar, itirazlar barındırmasına engel olmamış, idari yapılanma başka kentlere kaydırılsa da, yeni ve genç Cumhuriyetin en gözde, en baskın ve en belirleyici kenti haline gelmiştir.
Siyasette, ekonomide, kültürde, sanatta, sporda belirleyiciliği buradan kaynaklanmaktadır.
Sizler, bu yedi tepeli kenti imar edenler, bunun tanığı değil misiniz?
Sağlıksız kentleşmeden, sağlıksız yapılaşmadan söz edildiğinde ilk akla gelen hangi kenttir?
Hangi kentin ulaşımı bir kangren halini almıştır, hangi kentin yeşili, su havzaları, tarihsel dokusu ne işe yaradığı belli olmayan boğaz köprüleriyle, çevre yollarıyla yok edilmiştir?
Hangi kentte su taşkınları onlarca insanın canına kıymaktadır? Hangi kent, sessiz sedasız yüzbinlerce insanın hayatına mal olacak bir depremi beklemektedir?
Gelir adaletsizliğine, zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumun derinliğine dair ilk örnek verilen kent hangisidir?
Hangi kentte, çöpten ekmek toplayarak karnını doyuran insanlarla, akıllı binalarda ultra lüks hayat sürenler ana arterlerde yan yana gelmekte, oradan kendi dünyalarına dağılmaktadır?
İşsizlik, yoksulluk, suç işleme oranlarında her daim ilk sırada yere alan kent hangisidir?
Değerli Arkadaşlar,
İstanbul`un önemi sadece az önce sıraladığım olumsuzluklardan kaynaklanmamaktadır.
İstanbul, tarihin her döneminde bu eşitsiz, adaletsiz düzene karşı açığa çıkışın simgelerinden biri olmayı başarmış bir kenttir.
İlk işçi grevlerine, en uzun süren işçi direnişlerine, antiemperyalist gösterilere, 68 kuşağında simgeleşen antiemperyalizme, Dolmabahçe direnişine, 6. Filo`nun denize dökülmesine, yoksul halkın barınma hakkı için başlattığı mücadeleye, görkemli 1 Mayıs kutlamalarına ev sahipliği yapmıştır.
Değerli Meslektaşlarım,
Bu şehrin her karışıyla, her köşesiyle, her yapısıyla ilgili biz inşaat mühendislerinin sözü bulunuyor.
Takip ettiğinizden, katkı sağladığınızdan eminim. İstanbul Şubemizin basın açıklamalarına, etkinliklerine, hazırladığı raporlara dikkatinizi çekmek istiyorum.
İstanbul şubemizin faaliyetleri incelendiğinde görülecektir ki kentimizde yaşanan sorunlarla ilgili yapılan yanlışlar, yapılması gerekenler, atılması zorunlu adımlar bilimin ışığında ele alınmış ve çözüm önerileri kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Kent içi ulaşım, boğaz geçişleri, çevre yolları, deprem hazırlıkları İstanbul Şubemizin söz söylediği konular olmuş, söz söylemenin ötesinde, sorunların çözümüne dair alternatif öneriler geliştirilmiştir.
Yaşanılabilir bir kent, sağlıklı kentleşme, sağlam, güvenli,
Ekonomik, çevreci ve sosyal yapılar biz inşaat mühendislerinin hedefleri arasındadır.
Ve inşaat mühendisleri bilmektedir ki, yaşanılabilir bir kent için, rant ekonomisine karşı mücadele etmek gerekmektedir.
Bakın kentlerimizin değerlerini ranta çevirmek isteyenler neler yapıyor:
Bütün kentsel değerler sermayeye peşkeş çekiliyor.
Kentler kapitalizmin av alanları olacak şekilde yeniden düzenleniyor.
İçilen sudan, teneffüs edilen havadan bile rant elde edilmeye çalışılıyor.
Ulaşım, su, enerji, barınma gibi en temel haklar, paranın insafına bırakılıyor.
Dere yataklarında yapılaşmaya göz yumuluyor.
Yeşil alanlar, su havzaları imara açılarak talan edilmesi sağlanıyor.
Yerel kamusal hizmetlerin tamamı özelleştiriliyor.
Yerel yönetimler neo liberal politikaların uygulama alanı olarak görülüyor.
Kentsel dönüşüm projeleriyle, yoksullar kent hayatının dışına çıkartılıyor.
Kent merkezleri büyük alışveriş merkezlerine, çok katlı binalara teslim ediliyor.
Deprem önlemleri adı altında sadece kentsel dönüşüm projeleri öneriliyor.
Belediyeler ticarethane, kentliler müşteri görülüyor.
Değerli Meslektaşlarım,
İstanbul Büyükşehir Belediye yönetiminin uygulamalarına karşı, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından sürdürülen mücadelenin de kayıt altına alınması gerekmektedir.
İstanbul Şubemiz tarafından açılan davaların, hazırlanan raporların, gerçekleştirilen etkinliklerin ayrıntıları Çalışma Raporunda yer almaktadır.
Bu bilgilere göz atıldığında, şu açığa çıkmaktadır:
İstanbul şubemiz kente, kentliye karşı işlenen suçlarda taraf olmuş, kentini ve kendini savunacak cesareti göstermiştir. İstanbul`un yağmalanmasına göz yummamış, kişisel ve siyasi çıkarlar adına oluşturulmaya çalışılan ranta karşı yoğun bir mücadele sergilemiştir.
Çünkü bizim hesabımız, tüm kentlerimizin ve İstanbul`un yaşanabilir bir kent olması üzerinedir.
Çünkü bizim hesabımız, insanın mutluluğu üzerinedir.
Çünkü bizim hesabımız, bilim, mesleki bilgi ve aydınlanma üzerinedir.
Biz inşaat mühendisleri, biz bu ülkenin teknik insanları, biz bu ülkenin aydınları olarak şimdi hangi İstanbul`dan yana olduğumuzu, 42. Genel Kurulumuz aracılığıyla bir kez daha kamuoyuna deklere edeceğiz.
İnanıyorumki genel kurulumuz kentimizin değerlerini ranta çevirmek isteyenlere buradan gerekli yanıtı verecektir.
Değerli Dostlar,
Birinci Boğaz Köprüsü`nün yapılmasına o gün karşı çıkan inşaat mühendislerinin kılavuzu neyse, hangi saiklerle itirazlarını dayanaklı hale getirdilerse, bugün de sürdürülen tartışmalarda inşaat mühendisleri aynı yaklaşımı sergilemekte ve bilimden, kamusallıktan beslenen bu gelenek inatla ve ısrarla yoluna devam etmektedir.
İnşaat Mühendisleri Odası dün söylediklerinin haklılığıyla bugün kararlı yürüyüşüne devam etmektedir.
Nasıl 1969 yılında, "Boğaza değil, Zap Suyu`na köprü" şiarıyla, Hakkâri`ye giden grubun büyük kısmını inşaat mühendisleri oluşturduysa, bugün de inşaat mühendisleri su hakkı için, barınma hakkı için, güvenli yaşam hakkı için, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı için mücadele eden kent yoksullarının yanında yer almakta, kent yoksullarının mücadelesine mesleki-bilimsel katkı sağlamakta tereddüt göstermemektedir.
İşte İnşaat Mühendisleri Odası` nı güçlü kılan budur değerli arkadaşlar.
Değerli Konuklar,
Şubelerimiz genel kurullarını 23-24 Ocak tarihlerinde gerçekleştiriyor.
Bu tesadüfü, anlamlandırmak gerekiyor.
Çünkü, 24 Ocak ülkemiz açısından bir kırılma gününe işaret ediyor.
Bugün yaşadığımız olumsuzlukların pek çoğunun müsebbibi 24 Ocak 1980 tarihinde alınan kararlardır.
O kararlardır ki, sorunsuz, sıkıntısız uygulanması için 12 Eylül askeri darbesi gerçekleştirilmiştir.
O kararlardır ki, uzun soluklu olması için baskıcı, yasaklayıcı Anayasa ve yasalar hazırlanmıştır.
Grevler yasaklanmış, sendikalar kapatılmış, örgütlenme ve düşünce özgürlüğü rafa kaldırılmış, yüzbinlerce insan cezaevlerine atılmış, işkenceden geçirilmiştir.
Türkiye bir korku toplumu haline getirilmiş ve böylece 24 Ocak kararları hiçbir dirençle karşılaşmadan uygulanmıştır.
Değerli Katılımcılar,
24 Ocak kararlarıyla Türkiye, neo liberal politikalara eklemlenmiştir.
Türkiye`de özelleştirme sürecinin başlangıcı olarak 1980`li yılların ilk yarısı kabul edilir.
O tarihten bu yana kamusal değerlerin tamamına yakını ulusal ve uluslararası büyük sermaye gruplarına satılmıştır.
Tüpraş`tan Tekel`e, elektrikten kağıda, et balıktan Sümerbank`a özelleştirme kıskacı kamusal üretimi teslim almıştır.
Özelleştirmelerin işsizlik, verimsizlik, sendikasızlaştırma, kamunun vergi kaybı olarak yansıması ise zaten arzu edilen bir sonuç olarak kabul edilmiş, özelleştirme mağduriyeti yaşayan geniş kesimler ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bugün eylemleriyle siyasi iktidarı sarsan Tekel işçilerinin yaşadığı sorun, özelleştirme mağduriyetinin son halkasını oluşturmaktadır.
Siyasi iktidar Tekel direnişini kırabilirse, sırada şeker fabrikalarında çalışanların tasfiyesi var. 4-C olarak adlandırılan sistemle güvencesizliği iş yaşamının belirleyicisi haline getirmeye çalışıyorlar.
Odamız tarafından hazırlanan Özelleştirme Raporu incelendiğinde, özelleştirmelerin yarattığı vahim sonuçlar tüm çıplaklığı ile görülebilir.
Değerli Meslektaşlarım,
Devlet Su İşleri, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı gibi, en başat altyapı hizmetlerinin üretildiği kurumlarda, kısmi düzeyde gerçekleştirilen özelleştirmeler ve taşeronlaştırma, mesleğimizin uygulama alanlarını daraltmış, işsizliğe, sağlıksız çalışma koşullarına düşük ücretlere ve mesleğimizde nitelik kaybını yol açmıştır.
Siyasi iktidar neo liberal politikaların gereğini tam olarak yerine getirme hedefiyle karar ve uygulamalarına yön vermektedir.
Düşünün ki ülkemizde mühendislik, mimarlık alanları bile uluslararası sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda tanzim etmeye çalışılmaktadır.
İşte, dikkat çektiğimiz, mücadele ettiğimiz böyle bir anlayıştır.
Değerli Konuklar,
Değerli Meslektaşlarım,
12 Eylül`ün yarattığı olumsuz sonuçlar, salt ekonomik alanda karşımıza çıkmıyor elbette.
Son yıllarda yaşanan gerilimler, darbe ve demokrasi tartışması arasında biz hâlâ, 12 Eylül döneminin karanlık ilişkilerinin deşifre edilmesini ve 12 Eylülcülerin yargı önüne çıkartılmasını bekliyoruz.
Açıkçası bu gerçekleşene kadar, ülkemizde yaşanan karanlık ilişkilerin deşifre edilebileceğine inanmıyoruz.
Karanlık ilişkilerin, çetelerin açığa çıkarılmasını, darbecilerin yargılanmasını destekliyoruz.
Devlette gizliliğin değil şeffaflığın hakim olmasını istiyoruz.
Savaş kışkırtıcılarının karanlık tezgâhlarının afişe edilmesini talep ediyoruz.
Irkçı ve şoven yaklaşımların, düşmanlıktan beslenen anlayışların toplumsal hayatın dışına atılması gerektiğine inanıyoruz.
Türkiye`nin en büyük sorununun barış içinde kardeşçe birarada yaşama koşullarının oluşturulması olduğunu düşünüyoruz.
Ve bu doğrultuda atılacak adımları desteklemeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Buradan siyasi iktidara çağrı yapıyorum.
Ortaya çıkan inandırıcılık sorununu ortadan kaldırmayı istiyorsanız, 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını olanaksız hale getiren Anayasanın geçici 15. maddesini kaldırın.
Kenan Evren`i Çankaya Köşkünde ağırlamanın ne anlama geldiğini fark edin, demokrasinin gereğini yerine getirin.
Değerli Konuklar,
Odamızın son yıllarda mesleki alanımızın düzenlenmesine ve iç mevzuatımıza yönelik önemli mesafeler kaydettiğini, kurumsallaşma yönünde ciddi adımlar attığını belirtmek istiyorum.
Fiziki altyapımız geçmişle karşılaştırılmayacak oranda gelişmiş, Odamıza ve mesleğimize yakışır bir hale getirilmiştir.
Çıkartılan yönetmeliklerle, genel sekreterlikten, basın yayın faaliyetlerine, Serbest inşaat mühendisliği uygulamalarından personel ücretlerinin düzenlenmesine kadar hemen her konu mevzuata ve belli bir disipline bağlamıştır.
İMO, meslektaşlarımıza ve mesleki alanlarımıza dönük düzenlemeler gerçekleştirmiş, özellikle belgelendirme faaliyetleri Odamızın ayırt edici özelliği olmuştur.
Meslek içi eğitim, kurslar meslektaşlarımızın niteliğini yükseltmeyi hedefleyen uygulamalar olarak düşünülmüş ve yaygın bir biçimde hayata geçirilmiştir.
Sadece 2009 yılında Odamız 18 sempozyum, kongre, çalıştay düzenlemiştir.
İnşaat Mühendisliği Eğitim Sempozyumu`ndan Tarihi Eserler Sempozyumu`na, Yapı Denetim Sempozyumu`ndan Ulaştırma Kongresine kadar hemen bütün mesleki uygulama alanlarımızda bilimsel zeminler oluşturulmuş, İMO inşaat mühendisliği mesleğinin referans kurumu olmayı başarmıştır.
Değerli Meslektaşlarım,
Değerli Konuklar,
Değerli Çalışma Arkadaşlarım,
Konuşmama burada son veriyorum.
Biliyorum ki konuşmamda kısaca değindiğim bütün konular, benden sonra konuşacak arkadaşlarım tarafından ayrıntılı bir biçimde ele alınacak, genel kurulumuzda gerçekleşecek özgür tartışmalar, Odamız için ilerletici, geliştirici, öğretici olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle İstanbul Şubemizin 41. Yönetim Kurulu` na çalışmalarından dolayı teşekkürlerimi sunuyor başarı dileklerimi paylaşıyor, saygılar sunuyorum.
İMO Yönetim Kurulu II. Başkanı Alaettin Duran`nın Ankara Şube Genel Kurulu`nda yaptığı konuşma:
Değerli Divan Kurulu Üyeleri
Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli Konuklar,
Ankara Şubemizin 19. Genel Kurulunu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, sevgili Uğur Mumcu`nun, sevgili Hrant Dink`in isimlerini saygı ve özlemle anıyorum.
Yine, Ocak ayı içerisinde alçakça saldırılar sonucunda kaybettiğimiz sinemacı yazar Onat Kutlar`ı, gazeteci Metin Göktepe`yi, hukukçu Muammer Aksoy`u inşaat mühendislerinin unutmadığını ve hiç unutulmayacaklarını belirtiyorum.
Günlerdir Ankara sokaklarında, "ölmek ve dönmek yok" diyerek özelleştirmelere, işsizliğe, güvencesizliğe karşı mücadelenin simgesi haline gelen Tekel işçilerini selamlıyorum.
Tekel işçileriyle dayanışma gösteren tüm ilerici, yurtsever, emekten yana kurumlara teşekkür ediyorum.
TMMOB, Bağlı Odalar ve özelde de İnşaat Mühendisleri Odası Tekel işçilerine maddi, manevi her türlü desteği vermeye çalışmış, ihtiyaçlarını karşılamak için olanaklarını seferber etmiş, üye ve çalışanlarıyla destek eylemlerine katkı sağlamıştır.
Buradan Tekel işçilerini yalnız bırakmayan üye ve çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Tekel işçileriyle gösterilen dayanışma TMMOB ve İMO geleneğinin ne olduğunu, ne olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
TMMOB ve İMO, Teoman Öztürk`ten, Zeki Erginbay`dan bu yana emekten, emekçiden yanadır, emperyalizme karşı bağımsızlığı, faşizme karşı demokrasiyi savunur.
İnanıyorum ki bu gelenek bozulmayacak, şube genel kurullarında açığa çıkacak iradeyle daha da pekişerek geleceğe aktarılacaktır.
Değerli meslektaşlarım,
Türkiye`de ilk faili meçhul gazeteci cinayeti, Teknik Güç Yazı İşleri Müdürü Zeki Erginbay`ın karanlık güçler tarafından katledilmesidir.
Darbe ve demokrasi tartışmalarının yoğunlaştığı şu zaman diliminde, biz inşaat mühendisleri, Zeki Erginbay`ın katillerinin hâlâ yakalanmadığını, Malatya, Maraş, Sivas, Çorum katliamlarının aydınlatılmadığını, 1 Mayıs katliamının karanlıkta bırakıldığını, 12 Eylülcülerden hesap sorulmadığını biliyoruz.
Ülkemizin neredeyse son 30 yılına damgasını vuran kirli savaşın yaratıcısı ve kışkırtıcılarının korunduğu bilgimiz dahilinde.
Biliyorum ki, bu salonda bulunan pek çok insan, 12 Eylül döneminin mağdurları arasındaydı.
12 Eylül döneminde farklı toplumsal ve siyasal kesim gibi inşaat mühendisliği öğrencileri, inşaat mühendisleri, TMMOB ve İMO üye ve yöneticileri okullarından atıldı, işsiz bırakıldı, işkencelerden geçirildi, uzun yıllar cezaevinde tutuldu.
1970`li yılların karanlık odaları deşifre edilmeden, 12 Eylülcülerden hesap sorulmadan, Uğur Mumcu, Hrant Dink cinayetleri aydınlatılmadan darbe ve demokrasi tartışmalarının çekinceler, soru işaretleri eşliğinde devam edeceği açıktır.
12 Eylülcülerin yargı önüne çıkarılmasını engelleyen 1982 Anayasasının geçici 15. maddesini kaldırma, 12 Eylül`ün lideri Kenan Evren`i köşkte ağırla, sonra kalk demokrasi havarisi kesil.
Bu sahte demokratlığı, Türkiye`nin aydınlarının, ilericilerinin, yurtseverlerinin kabul etmesi mümkün değildir.
Değerli Arkadaşlar,
12 Eylül`ün politik, ekonomik, sosyolojik nedenleri analiz edildiğinde görülecektir ki, 24 Ocak kararları bir kırılmaya işaret etmektedir.
Türkiye`nin dahil edilmek istendiği neoliberal yönelim, 24 Ocak kararlarının uygulanmasını zorunlu kılmış, bu kararların önünde direnebilecek bütün toplumsal ve siyasal kesimler adeta bir buldozer gibi ezilmiştir.
Özelleştirme, kamu hizmetlerinin ticarileştirilme, eğitimin, sağlığın paralı hale getirilme sürecinin 12 Eylülle başlaması tesadüf değildir.
Şimdi neoliberalizm elbisesini toplumun üstüne giydiren bir siyasi iktidarın 12 Eylülden hesap sorması ne kadar inandırıcı değilse, AKP iktidarının uygulamalarına karşı direnen herkesin darbeci ilan edilmesi de o oranda inandırıcılıktan yoksundur.
TMMOB ve İMO`nun, darbelerden ve eşitsizlikten mağdur olmuş inşaat mühendislerinin örgütü olarak, tarafı bellidir.
TMMOB ve İMO, demokrasiden, adaletten, insanca yaşamdan, bağımsız ve onurlu dış politikadan, temel kamusal hakların bedelsiz kullanılmasından yanadır.
Dün böyleydi; yarın da böyle kalacaktır.
Siyasi iktidarın meslek odaları yasasıyla uğraşmasının, meslek odalarını mercek altına almasının, dayanaksız suçlamalara maruz bırakmasının nedeni budur.
Değerli Arkadaşlar,
İnşaat Mühendisleri Odası`nın şube genel kurulları bu açıdan her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir.
Şube genel kurullarından başlayarak, TMMOB genel kurulunu da içine alacak süreçte, mesleğimize, Odalarımıza sahip çıktığımız, geleneğimizi, mesleki ve politik hassasiyetlerimizi korumaya devam ettiğimiz, genel kurullar sürecinden daha da güçlenerek çıkma azim ve kararlığında olduğumuz dosta, düşmana gösterilmelidir.
Siyasi iktidar bilmelidir ki, TMMOB bir mevzidir; mevzi korunacak, TMMOB halktan yana olmaya devam edecektir.
Değerli Katılımcılar,
Son yıllarda İMO`da gözle görülür bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır.
Bu zaman zarfında, kurumsallaşma yolunda önemli adımlar atılmış, fiziki olanaklardan bilimsel-teknik etkinliklere kadar çok geniş bir yelpazede mesleki çıta yükseltilmiş, Odamız mesleğimizin saygınlığına uygun bir içerik ve görünüme kavuşma noktasında değerli mesafeler kat etmiştir.
Odamızın tanımlı bütün görev ve sorumluluklarıyla ilgili, yönetmelikler hazırlanarak kurumsallaşma sürecinin önemli bir ayağı sağlamlaştırılmış, örgütümüz bilimsel içerikli etkinlikler, araştırmalar ve yayınlarla referans kurum haline gelmiştir.
Mesleki niteliğin yükseltilmesi doğrultusunda çalışmalar son yılların belirleyici olmuş, SİM ve İTB uygulamalarıyla belgelendirme, denetleme faaliyetleri hız kazanmıştır.
Elbette eksiklikler, hatalar olması son derece doğaldır. Yapılması gerekenler tam anlamıyla yerine getirilmemiş olabilir. Bunlar önümüzdeki yıllarda bir program dahilinde ele alınıp sonuçlandırılmayı beklemektedir.
Zaten bilinir ki, "her şey eksiksiz, hatasız yapılmaktadır" şeklindeki bir yaklaşım hem bilime hem doğaya hem de kurumlarımızın gerçeği ile çelişecektir.
Gerçekçi olacağız, ancak hayallerimizi gerçekleştirme noktasında taviz vermeyeceğiz.
Yönetim anlayışı bu perspektifle hayata geçirilmelidir.
Değerli Arkadaşlar,
Değerli Meslektaşlarım,
Yarım asrı geride bırakan İMO örgütlülüğü şunu açığa çıkarmıştır ki, devamlılık önemlidir. Her geçen gün, her geçen yönetim dönemi yeni bir kazanım anlamına gelmektedir.
Ankara Şubemizin 19. Olağan Genel Kurulu`nun bu kazanıma tanık olacağından kuşku duymuyorum.
Sözlerimi bir özdeyişiyle bitiriyor ve saygılar sunuyorum.
"Taşı delen, suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir"