BAYINDIRLIK BAKANLIĞI`NCA TMMOB HAKKINDAKİ İNCELEMEYE DAİR YAPILAN AÇIKLAMA

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Bayındırlık Bakanlığı`nca TMMOB hakkında başlatılan incelemeye ilişkin 11 Mayıs 2010 tarihinde TMMOB Örgütlülüğüne yönelik bir mesaj yayımladı

Eklenme Tarihi: 09/09/2011


BAYINDIRLIK BAKANLIĞI TARAFINDAN BİRLİĞİMİZ HAKKINDA BAŞLATILAN İNCELEME ÜZERİNE TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜNE!

Sevgili Arkadaşlar,

8 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleşen TMMOB 40. Dönem 4. Danışma Kurulu toplantısında da görüştüğümüz üzere; Siyasi İktidarın, Birliğimiz ve diğer meslek örgütleri üzerinde bir süredir "inceleme ve araştırma" adı altında yürüttüğü, ancak amaçlarının ve nedenlerinin hepimizce çok iyi bilindiği baskıcı politikalarının sonu gelmemektedir.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği makamına gönderilen Birliğimiz hakkında "asılsız ve mesnetsiz" iddialarla dolu bir dilekçe, Genel Sekreterlikçe Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu‘na iletilmiştir. Kurul tarafından "ciddiye" alınan dilekçe, 12.01.2010 tarihinde gereği için Başbakanlığa gönderilmiştir. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı dilekçeyi 29.01.2010 tarihinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘na iletmiş, Bakanlık da, gereği için 03.02.2010 tarihinde konu ile ilgili olarak Bakanlık Teftiş Kurulu‘nu görevlendirmiştir. Konu Birliğimize "belge ve bilgi istemli" 06.05.2010 tarihli yazı ile aktarılarak "inceleme" başlatılmıştır.

Asılsız ve mesnetsiz iddiaları içeren şikâyet dilekçesinin Cumhurbaşkanlığı Makamı ve Başbakanlıkça, Birliğimizi denetim için gerekçe oluşturması ve şikâyet dilekçesinin Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan rapora atıf yapılarak gerekçelendirilmesi oldukça anlamlıdır.

Bir husus çok önemlidir: Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu tarafından hazırlanan rapor, yazıyla istememize rağmen "gizli" olduğu gerekçesiyle konunun muhatabı olan, raporun "konusu" olan Birliğimize verilmezken, nasıl olduysa "birilerinin" eline geçmiş, birileri söz konusu raporu bizden önce inceleyebilmiş, "eksiklerini" tespit ederek, "asılsız ve mesnetsiz" iddialarla Cumhurbaşkanlığına başvurabilmiştir.

Kamuoyu, devletin yönetiminde ve kurumların çalışmasında "gizli" olduğu ileri sürülen bilgi ve belgeler hakkında -bu ülkede genel uygulama haline geldiği üzere- kimi çevrelere yapılan servis sonucu bilgi edinebilmektedir. Demokratik hukuk devletinde bu yaşananların yeri olmayacağı açıktır.

Sevgili Arkadaşlar,

Hepimiz biliyoruz: Siyasi iktidarın, kendi yanlış icraatlarının önünde engel olarak gördüğü kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerini yeniden şekillendirmeye yönelik niyeti aşikârdır.

Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı, meslek örgütlerinin "etkin ve verimli şekilde hizmet yürütmelerinin ve geliştirilmesinin sağlanması" gerekçesiyle  "araştırma-inceleme" adı altında Devlet olanakları ile rapor hazırlattırarak, iktidardaki siyasal partiye "muhaliflik" yapamayacak şekilde tasarlanmasını önermemiştir.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu‘nun raporunda, meslek örgütlerinin bazılarının siyasetle uğraşarak hükümete muhalif güç olduğu, kimi meslek örgütlerinin de mali olarak çok büyüdükleri (bu bizim örgütümüz değil) tespitleri yapılarak; bu iki gücün yasal değişiklik ve denetim yoluyla nasıl bertaraf edilebileceğinin yol ve yöntemleri gösterilmiştir. Bu nedenle bugün yaşananlar tesadüf değildir. Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından altlık oluşturulmuş ve güncel deyimle "düğmeye basılmıştır". Bakanlıklarda yapılan yasa tartışmaları, Bakanların meslek örgütlerini kastederek "İki ya da bilemediniz üç maddelik bir yasa ile bitiririz işi" demeleri ve meslek örgütlerine yönelik başlatılan denetimler, demokrasinin olağan bir süreci olarak asla algılanamaz.

"Araştırma ve İnceleme Raporu", meslek kuruluşlarının muhalefetini susturmanın ince önermeleri ile bezenmiştir. Bu önermeler, ne DDK üyelerinin ne de Cumhurbaşkanı‘nın görevidir. Çünkü bu makam, Anayasa kuralı gereği ne aktif güncel siyaset yapabilir ne de üniversite kürsüsündeymiş gibi doktriner tartışma yapabilir. Bu rapor ile Cumhurbaşkanlığı makamı, siyasal iktidarın bir komisyonu gibi veri hazırlamış ve önermelerde bulunmuştur. İktidarın yardımcı organı gibi çalışmış ve siyasette taraf olmuştur.

Meslek örgütlerine siyaset yasağı darbeci rejimin hazırladığı 82 Anayasası ile yürürlüğe girmiş ve bu yasak daha sonra 1995 yılında kaldırılmıştır. Her fırsatta 82 Anayasası‘na karşı olduklarını söyleyip bu Anayasanın demokratik bir yönde dönüşümünü, hatta yeniden yazımını savunanların, 82 Anayasası‘nı aşan bir tarzda, anti-demokratik bir tutumla yetki kullanmaya yönelmeleri, demokrasiden ne anladıklarını yeteri bir açıklıkla ortaya koymaktadır.

Kamuoyu denetimi olmayan, baskı altına alınmış bir toplumda demokrasinin yeşermeyeceği ve gelişmeyeceği tarihin bir gerçeğidir. Siyasal iktidarı kamuoyu denetiminden korumak tehlikeli bir yoldur. Bu yolun gideceği yerin demokratik rejim olmadığı ise herkesin malumudur.

Sevgili Arkadaşlar,

TMMOB açık, şeffaf ve demokratik bir meslek örgütüdür. Bu örgüt 50 yılı aşkın tarihi ve 70‘lerde belirlenen yol haritasının doğrultusunda ve kendi iç dinamikleri ile oluşturduğu ilkeler ışığında çalışmalarını yürütür.

Tamamı tarafımıza iletilmeyen, iletildiği kadarı ile "asılsız ve mesnetsiz" iddialarla dolu sözlerin yanıtını da şüphesiz vereceğiz.

Bugüne kadar, emekten ve demokrasiden yana doğru bildiklerini söylemekten hiçbir koşulda vazgeçmeyen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ni ve bağlı odalarını bu tür baskı politikaları, bu tür "asılsız ve mesnetsiz" iddialara dayanan soruşturmalar asla yıldıramaz.

Sevgili Arkadaşlar,

Şimdi hepimize daha fazla görev düşüyor. Şimdi hepimizin örgütlülüğümüze daha fazla sahip çıkma zamanıdır. Bunun gereklerini yerine getireceğinize olan inancımız tamdır.

Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası