Sayı: MESLEĞİMİZİN İTİBARINI KORUMAK HEPİMİZİN ORTAK GÖREVİDİR

Danıştay’ın, Odamız tarafından uygulamaya konulan Sim Uygulama Esasları’nın bazı maddeleri hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermesi nedeniyle İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan basın açıklaması. 14 Aralık 2011
Danıştay 8. Dairesi 07 Ekim 2011 tarihinde aldığı kararla, İnşaat Mühendisleri Odası`nın "Serbest inşaat Mühendisliği Hizmetleri Uygulama, Tescil, Denetim ve Belgelendirme Yönetmeliği" kapsamında yayımlamış olduğu Uygulama Esaslarının önemi bazı maddelerinin yürütmesini durdurmuştur.

Bir meslek odasının kendi alanını düzenlemek üzere hazırladığı bir Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması konusunda neden bir basın açıklaması düzenleme gereği duyduğu merak edilebilir.

Aşağıda bunun nedenleri ayrıntılı olarak açıklanmaya çalışılacaktır.

Bugün artık sokaktaki vatandaşın dahi bildiği bir gerçek Türkiye`nin deprem gerçeğidir. Ülkemiz, yeryüzünün en aktif deprem kuşaklarından birisinin üzerinde bulunmakta olup topraklarının % 96`sı farklı oranlarda deprem tehlikesine sahiptir ve nüfusumuzun % 98`i de bu bölgelerde yaşamaktadır.

Ülkemizde hemen hemen her on yılda bir 7 ve üzerinde büyüklükte yüzlerce hatta binlerce insanın yaşamını yok eden depremler meydana gelmektedir. Dahası orta büyüklükteki depremlerde bile ne yazık ki yapılarımız yıkılmakta ve onlarca insanımız yaşamını kaybetmektedir. En son Van`da meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremde onlarca yapının yıkılması sonucu 44 kişi yaşamını kaybetmiştir.

Bu yıkımların nedenleri araştırıldığında; seçilen taşıyıcı sistemlerin hem tasarım hem de imalat açısından depreme dayanıklı yapı tasarımı ilkelerine uymadığı, kullanılan beton ve çelik yapı malzemelerinin "Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik"te öngörülen nitelikte olmadığı, imalat sürecinin denetlenmemesi nedeniyle bilinen en basit kuralların dahi uygulanmadığı görülmüştür.

Tüm bu olumsuzlukları tek bir cümlede özetlemek mümkündür; "Yıkılan ya da ağır hasar gören binalar kaçak veya nitelikli mühendislik hizmeti almamış binalardır."

Van depreminden sonra kamuoyunda ve medyada Meslek Odalarının da bu konudaki sorumluluğundan söz edilmeye başlanmıştır. Ancak kamuoyu meslek Odalarının sorumluluklarının gereğini yerine getirebilecek düzeyde yetkiye sahip olmadığını bilmemektedir.

Bu noktada bir kanundan söz etmek gerekiyor. 1938 yılında yürürlüğe giren 3458 sayılı "Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun" …

Bu Kanunun 1. Maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti hudutları dâhilinde mühendislik ve mimarlık unvan ve salahiyeti ile sanat icra etmek isteyenlerin, mühendislik veya mimarlık tahsilini gösteren Türk yüksek mekteplerinden verilen diplomaya haiz olmaları şarttır." denmektedir.

Yani, ülkemizde mühendislik hizmetleri yapabilme yeterliliğine haiz olmanın ölçütü olarak diploma sahibi olmak yeterlidir. Bir başka deyişle, Mühendis ya da mimar unvanlı bir kişinin o konuda eğitim almış olduğunu gösteren diploma, aynı zamanda o alandaki işi yetkinlikle yapabilmesinin de göstergesi sayılmaktadır.

3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun`un kabul edildiği dönem ile günümüz koşulları, ülkemizdeki mühendis sayısı, mühendislik okullarının durumu, uygulanan teknoloji ve benzeri konularda karşılaştırıldığında, diplomanın belgelediği eğitimin, her ne kadar çok önemli ve gerekliyse de, bir işi layıkıyla yapabilmenin tek ölçütü olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Bu bağlamda, imar ve inşaat faaliyetlerinde görev alan mühendislerin meslek yaşamları boyunca edinmeleri gereken bilgi ve deneyimlere ilişkin normların ve süreçlerin çağdaş gelişmelere uygun şekilde belirlenip düzenlenmesi önem taşımaktadır. Mühendislik hizmetlerinde sağlanacak iyileşme, kamunun hizmet alımında kaliteyi yükselteceği gibi, kaynakların verimli kullanılması suretiyle daha fazla hizmet ve katma değer elde edilmesini sağlayacaktır.

İnşaat Mühendisleri Odası, işte bu gerçeklikten hareket ederek meslek alanını düzenlemeye çalışmaktadır ve Danıştay tarafından yürütmesi durdurulan "Serbest inşaat Mühendisliği Hizmetleri Uygulama, Tescil, Denetim ve Belgelendirme Yönetmeliği Uygulama Esasları" bu anlayışın ürünüdür.

Odamız mevzuat çalışmalarını yürütürken İnşaat Mühendisleri Odası`nın tüm karar organlarıyla birlikte hareket etmektedir. Yönetmeliklerimiz Danışma Kurulu Toplantılarımızda Şubeler arası ortak toplantılarımızda, Şube Başkanları Toplantılarımızda tartışılıp değerlendirildikten sonra son şeklini almakta ve Genel Kurullarımızdan geçirilerek yürürlüğe girmektedir. Nitekim diğer pek çok yönetmeliklerimiz gibi SİM Yönetmeliğimiz de, Yetkin Mühendislik Yönetmeliğimiz de bu süreçlerden geçerek uygulamaya alınmıştır.

Danıştay 8. Dairesi söz konusu karar ile; Yönetmeliğin, serbest inşaat mühendisliği faaliyetini sürdürebilmek için iki yıllık periyotlarda asgari düzeyde katılımı zorunlu tutulan meslek içi eğitimlere ilişkin hükümlerinin yürütmesini durdurmuştur.

Bunun anlamı, bir inşaat mühendisi meslek hayatı boyunca kendini geliştirmek adına hiçbir çabası olmasa dahi mesleğini yapma hakkına sahip olabilecektir.

Her ne kadar Odamızın TMMOB yasası ve Anayasanın 124. maddesi çerçevesinde "mesleğin, meslektaşın ve kamunun yararına mevzuat oluşturma" yetkisi olsada Danıştay`ın mevcut yasalar çerçevesinde bu kararı aldığını biliyoruz. Nitekim Danıştay kararında "……Meslek odalarının Anayasada ve yasalarda belirlenen amaçlarını gerçekleştirmek üzere meslek mensuplarına yönelik eğitim ve etkinlik düzenlemesi mümkündür. Ancak bu çerçevede İnşaat Mühendisleri Odasınca serbest inşaat mühendisi belgesinde uzmanlık alanına yer verilerek bu alanın doldurulabilmesi için; meslek içi eğitime devam edilmesi, akademik unvan ve belli sayıda işin yapılması gibi kıstaslar ile belirlenecek puanlama uyarınca yasalarla tanınan serbest mühendislik yapma hakkını dolaylı da olsa engelleyecek düzenlemelerin yapılması hukuken mümkün olmadığından…" denmesi de bir zorunluluğu işaret etmektedir.

Bir yanda gerekli alt yapı oluşturulmadan açılan mühendislik fakülteleri ve her yıl aramıza katılan binlerce meslektaşımız, diğer yanda bilgi ve teknolojideki hızlı değişimler; bir yanda ülkemizin deprem gerçeği, yıkılan binalar, yaşanan can kayıpları, diğer yanda kamusal sorumluluklarımız…

Anayasa, TMMOB Yasası, İmar Yasası, Yapı Denetimi Hakkında Yasa vb. İnşaat Mühendisleri Odası`na birçok görev yüklemektedir. Ancak Danıştay 8. dairesinin karar gerekçesinden anlaşılacağı gibi bu görevlerin layıkıyla yerine getirilmesi için Odamız yetkilendirilmemiştir.

İnşaat Mühendisleri Odası; mesleki alanının insan hayatını doğrudan ilgilendiren bir alan olması sebebiyle, üyelerinin sadece kimlik bilgilerinin sicilini tutmakla kalmayıp mesleki değerlendirmeye esas sicillerini de tutarak mühendis hatalarını en aza indirgemeyi amaçlamıştır.

Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 01 Ocak 2006 tarihinden bu güne kadar gerek şube ve temsilciliklerimizce gerekse Oda merkezi tarafından yaklaşık 2600 adet kurs, seminer benzeri meslek içi eğitim etkinliği düzenlenmiş olup bu eğitimlere katılım 138.000 kişi civarındadır.

Bu noktada bir yanlış anlamayı önlemek için ifade etmek zorundayız ki, İnşaat mühendisleri Odasının üniversitelerin yerini alma gibi bir niyeti yoktur. Düzenlemekte olduğumuz eğitimler "mesleğin kazanılmasından sonraki süreçleri" kapsamakta olup, bu eğitimle inşaat mühendisliği eğitimi karıştırılmamalıdır.

Meslek içi eğitimlerimize katılma oranının yüksekliğinden de anlaşılacağı üzere üyelerimizin büyük çoğunluğu uygulamalarımızı içselleştirmiştir. Ne var ki her meslekte olduğu gibi bizim mesleğimizde de yüklendiği sorumluluğun farkında olan, mesleğini doğru icra etmek isteyen üyelerimiz olduğu gibi, edindiği diploma ile her şeyi yapmaya muktedir olduğunu varsayan, uygulamalarımızdan rahatsızlık duyan meslektaşlarımız da olabilmektedir.

Nitekim geçmiş yıllarda SİM Yönetmeliği`nin benzer maddeleri, yetkin Mühendislik Yönetmeliğimiz ve nihayetinde bugün SİM Yönetmeliği Uygulama Esasları bu anlayıştaki üyelerimizin açtığı davalar sonucunda iptal edilmiş ya da yürütmesi durdurulmuştur.

Sonuç olarak;

Mesleğimizin itibarını korumanın kurumsal olarak bize; bireysel olarak da üyelerimize ve meslektaşlarımıza ait olduğunu hatırlatıyor ve yönetmelik hazırlamaktaki amacımızın keyfi olmadığını, üyelerimize zorluk çıkarmak hiç olmadığını, aksine yaşam hakkına ve mesleğimizin saygınlığını korumaya dönük bir çaba olduğunu kamuoyunun ve üyelerimizin bilgisine sunuyoruz.

 
TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası