12 EYLÜL`ÜN 32.YILINDA...
Dün olduğu gibi bugün de 12 Eylül darbesi ve anlayışına karşı durmak, demokrasi ve barış şiarını yükselterek toplumsal umudun adresi olmak sorumluluklarımız arasındadır.
Eklenme Tarihi: 31/03/2014
12 EYLÜL 1980 DARBESİNİN 32. YILINDA...
Askeri darbeler seceresi son derece kabarık olan ülkemiz 1980 yılının 12 Eylül sabahına cuntanın ayak sesleriyle uyandı. Elbette hiçbir toplumsal olay bir gecede aniden vuku bulamazdı. Daha da gerilere götürmek mümkün olsa da, 1 Mayıs 1977`de Taksim meydanını kana bulayan katliamla birlikte askeri darbeye giden yolun taşları döşenmeye başlandı. 1978 yılının Aralık ayında tarihe "Maraş Katliamı" olarak geçen linç kampanyası, darbeden birkaç ay önce bu kez Çorum`da uygulamaya konuldu.
12 Eylül darbesi tüm halkımızın toplumsal hafızasına travmatik olaylarla kazındı ve adeta bir toplumsal travmaya dönüştü. İşkenceler, gözaltılar, idamlar, kayıplar neredeyse her eve uğradı ve korku tüm topluma egemen kılındı. 12 Eylül askeri darbesi yalnızca insanlık dışı uygulamalara imza atmadı. Türkiye toplumu 12 Eylül darbesi ile bir toplumsal dönüşüm projesinin nesnesi haline getirildi. Ondan; kolay yönlendirilebilir olması, düşünmemesi, sorgulamaması istendi...
12 Eylül darbesinin neoliberalizm ile ilgisi aşikârdı. 24 Ocak kararları Türkiye`nin neo-liberal politikalarla yeniden düzenlenmesinin yasal zeminini oluşturdu. 24 Ocak kararları ile açılan yolda Türkiye neoliberal ekonomi modeli doğrultusunda yönetilmeye başlandı.
Bugün;
•Kamusal ve sosyal tüm haklar tasfiye ediliyorsa,
•Güvencesizlik her kademede yaygınlaştırılıyor, çalışma koşulları emekçi sınıflar aleyhine her geçen gün daha da ağırlaştırılıyorsa,
•Her karış kent toprağının, suyun ve orman arazilerinin hızla metalaştırılması yönlü bir kalkınma modeli izleniyor ve bu da toplu iş cinayetlerine ve ciddi ekolojik tahribatlara neden oluyorsa, aynı zamanda bir toplum mühendisliği projesi olan 12 Eylül`ün sonlandığını söylemek mümkün görünmemektedir.
Darbenin 32. Yıldönümü olan bugün de; öğrencilerden, doktorlara, avukatlardan gazetecilere tüm toplum anti-demokratik uygulamalarla baskı altına alınmaya çalışılıyorsa, darbe döneminde ordu, şimdi ise sivil iktidarca "hukuk askıya alınıyor" ve "keyfiyet" egemen kılınıyorsa, 12 Eylül darbesi tarihe gömülmemiş aksine başka aktörlerce geliştirilerek devam ettiriliyor demektir.
Bu nedenle, dün olduğu gibi bugün de 12 Eylül darbesi ve anlayışına karşı durmak, demokrasi ve barış şiarını yükselterek toplumsal umudun adresi olmak sorumluluklarımız arasındadır.
İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu